Rekreasyon ve Bölgesel Kalkınma

Boş zaman kelimesinin eski Yunancadaki karşılığı “schole”dir. Bu kelimenin eski Yunancadaki karşılığı çalışma dışı zaman, kültür ve öğrenme süreci ile ilişkilidir. İngilizcede boş zamana karşılık gelen “leisure” kelimesi ise Latince kökenli olup izinli olmak manasına gelen “licere” kelimesinde gelmektedir. Boş zamanın kapsamlı tanımı ise şu şekildedir “ boş zaman yeme, içme gibi biyolojik ihtiyaçların karşılandığı, aynı zamanda yaşamsal ihtiyaçlara yönelik ekonomik gelir elde etme amacıyla çalışılan süre dışında kalan zorunlulukların olmadığı zamandır.” İş dışı zamanı kapsayan boş zaman bireyi yenileyen, rahatlatan, huzur veren, haz sağlayan değerlere ulaşabilme yeteneğidir.

Rekreasyon çalışma temposu içerisinde yorulan insanın bedensel ve ruhsal açıdan kaybettiği enerjiyi tekrar elde etmesini sağlayan İngilizce olarak “recreation” yeniden yaratma anlamına gelen boş zaman deneyimleme şeklidir. Rekreasyon etkinlikleri planlı ya da kendiliğinden oluşabilmektedir. Bu etkinlikler bireyin kendini tazeleme, sosyalleşme, keyifli ve sağlıklı bir ömür sürme gayesiyle tamamen kendi özgür iradesiyle seçimine karar verdiği faaliyetlerdir.

Turizm ile rekreasyonun ortak noktalarından biri boş zaman olgusudur. Rekreasyon etkinlikleri boş zaman içerisinde gerçekleştirilirken turizm hareketliliği de çoğunlukla boş zamanlarda gerçekleştirilmektedir. Turizmi rekreasyondan ayıran temel fark bazı turizm türlerinde zorunlulukların bulunmasıdır. Örneğin sağlık turizmine katılan bir kişi bunu doktor tavsiyesiyle yapmışsa, asıl amacı tedavi olmak ise bu bir rekreasyon aktivitesi değildir fakat sağlık turizmidir. İşi ile ilgili bir kongre veya seminer için yer değiştiren bir çalışan için bu seyahat iş turizmine girmektedir. Fakat mesleki amaçlı yani zorunlu olarak seyahat ettiği için bu bir rekreasyon aktivitesi değildir. Bunun dışında zorunluluk içermeyen turizm hareketleri rekreasyon etkinliği olarak kabul edilebilir.

Rekreasyonel turizm, bir rekreasyon etkinliği olarak ele alınırken, İnsanların sürekli yaşadıkları yer dışında kalıcı olarak yerleşmemek, ticari ve politik bir amaç taşımadan asıl amaç dinlenmek ve eğlenmek olan, boş zamanların değerlendirilmesine yönelik, farklı amaçlarla gerçekleştirdikleri seyahatlerden ve gittikleri yerdeki konaklamalarından doğan ihtiyaçlarını giderme ve insanları ağırlama sanatı olarak açıklanmıştır.

Turizm sektörü bölgesel olarak istihdam oluşturması, ekonomik büyüme ve refahın sağlanması açısından önemli role sahiptir. Bu nedenle çeşitli turizm kaynaklarına sahip olan ülkeler turizmin bu özelliklerinden yararlanabilmek için kalkınma hamlelerinde turizm sektörüne daha fazla pay verme eğilimlerindedirler.

Özellikle 1980’lerden sonra turizmin Türkiye’nin GSMH içerisindeki payı hızla artmaya başlamıştır. Turizm sektörü ülke ekonomisine ulusal ve bölgesel katkılarının yanı sıra, ülkeye döviz girdisi sağlayan, özellikle kriz dönemlerinde ödemeler bilançosunun dengelenmesinde ve işsizliği azaltmada payı büyüktür. Turizmin yayıldığı bölgelerde işgücü sayısında da artış olmaktadır. Böylece bölgesel anlamda gelir düzeylerinde de artış meydana gelmektedir.

Bölgesel kalkınma politikalarındaki asıl amacın bölgelerarası gelişmişlik farklılıklarını azaltarak küçük kentlerden büyük kentlere olan göçü engellemek ve kırsal yaşam alanlarındaki yaşam koşullarını geliştirmek olduğu belirtilebilir. Böylelikle bölgesel kalkınma ile birlikte bölgelerin hem ülke içerisinde hem de ülke dışında rekabet düzeyini artırarak ulusal refahın ülke içerisinde dengeli bir şekilde yayılması hedeflenmektedir.