Sanayileşme, Kapitalizm ve Toplumsal Sınıflar
Pek çok sosyolog, sosyal yaşamdaki sorunların büyük bir bölümünün aslında, toplumsal eşitsizlikler ile bu eşitsizliklerden kaynaklanan sınıfsal ayrım ve çatışmalardan doğduğunu kabul etmektedir.
Kapitalizmle birlikte yaşanan değişimler, sadece ekonomik üretkenlikte kitlesel büyümeye değil, fakat yeni eşitsizlik ve çatışma kalıplarına da yol açmıştır. Dolayısıyla kapitalist toplumda sınıflar, geçmiş dönemlerdeki kölelik, kast ve mülk sahiplerinden birçok bakımdan ayrılır.
Kapitalizme dair en etkili kuram, kapitalizmi, insanlığın toplumsal tarihindeki en son aşama olarak gören Marxist anlayıştan gelmektedir.
Karl Marx ve Sınıf Kuramı
Marx’a göre insanlar arasında belirgin bir biçimde gözlemlenen eşitsizliklerin kaynağında kapitalizm vardır. Marx, kapitalizmi izah etmek için, iki temel unsurundan hareket etmektedir: ilki; kapital ya da sermaye, ikincisi ise, ücretli emektir.
Marx'a göre kapitalizm özünde, sınıf ilişkilerinin çatışma ile nitelendiği bir sınıf düzenidir. Sermaye sahipleri ve işçiler karşılıklı olarak birbirine bağımlıdır, ancak, ilişkiler sömürü ve istismara dayandığı için, kapitalizmde sınıf çatışması daha şiddetli hâle gelecektir.
Tarihsel materyalizme göre maddi temel düşünceyi etkilediğine göre, her üretim İlişkisi farklı bir düşünce ve toplum düzeni yaratmaktadır. Üretim ilişkilerinin tümü, toplumun ekonomik yapısını, belirli sosyal bilinç şekillerine karşılık gelen hukuki ve siyasal bir üstyapının üzerinde yükseldiği somut temeli oluşturur.
Marx'a göre sınıf, üretim araçlarıyla ortak bir ilişki içinde konumlanan insan gruplarıdır. Söz konusu ilişkiyi belirleyen üretim araçlarına sahip olma ya da olamama durumudur. İnsanlar, toplum içinde yaşam tarzlarını belirleyen üretimin maddi güçlerinin mülkiyetine sahip olup olmamaları bakımından ayrımlanırlar. Bu, önceki üretim tarzlarında olduğu gibi, kapitalist üretim tarzının da belirli bir sınıf sistemini biçimlendirmesine yol açar. Kapitalist sistemde toplum, üretim araçlarının sahibi olan kapitalist (burjuvazi) ve hayatta kalmak için emeğini satmak zorunda kalan işçi (proletarya) olarak bölünür.
Max Weber'in Sınıf Kuramı
Weber, Marx’tan farklı olarak, yalnızca sınıf çözümlemesiyle yetinmemiş, konuyu statü, statü grupları ve yaşam olanakları gibi kavramlarla genişletmiştir. Weber, sınıfı belirleyen şeyin, salt üretim araçlarına sahip olmak anlamında sermaye olduğunu kabul etmez. Ona göre, insanın dini, eğitimi ya da politik grubu da, onun için bir başarı ve güç kaynağı olabilir.
Weber'e göre, bir sosyal sınıf, toplumda kendilerine mal ve hizmetler sağlayacak konumlara ulaşabilecek benzer güçlere sahip olan ve uygun bir hayat tarzı sayesinde onlara ulaşabilen insanlardan oluşur. Öyleyse bir kimsenin sınıf konumu, o kişinin mal, yaşam koşulları ve kişisel yaşantılara erişimiyle ifade edilir. Weber, eşitsizliğin 'sınıf', 'statü' ve 'iktidar' olmak üzere üç kategori içinde anlaşılması gerektiğini önermiştir.
Sınıf Analizine İlişkin Yeni Kuramlar
Erik Olin Wright’in Sınıf Kuramı
Erik Olin Wright, Marx ile Weber'in yaklaşımlarının her iki görünümünü de birleştiren etkili bir sınıf kuramı geliştirmiştir. Wright sınıf analizinde çelişik sınıf konumlarına vurgu yaptığı için, onun kuramı daha çok çelişik sınıf konumları kuramı olarak da bilinir.
John Goldthorpe’un Sınıf Şeması
Weberci bir modeli izleyen John Goldthorpe da uzun yıllar sınıf analizleri üzerine çalışmalar yapmış ve ampirik araştırmalarda kullanılması amacıyla bir sınıf şeması oluşturmuştur. Bu şemanın oluşturulmasındaki temel mantık, betimleyici sınıf şemasına karşı gelişen hoşnutsuzluktur.
Pierre Bourdieu’nün Sermaye Kuramı
Pierre Bourdieu toplumsal sınıflar arasındaki çatışmayı açıklayabilmek için farklı alanlar belirtir. Bu alanlar mevkiler arası ilişkilerden oluşur ve güce göre şekillenir. Bu gücün dağılımı da sermayelerin dağılımına göre değişir.