Eğitime Erişim Sorunu ve Toplumsal Eşitsizlik

Eğitimin amacı, bireyleri her gün değişen ve gelişen toplumsal yapıya uyarlamak ve bireylerin belirli toplumsal rolleri yerine getirmeleri için gereken bilgi ve donanımı sağlanmaktır.

Tabakalaşma, farklı inanç grupları arasındaki yapılaşmış eşitsizliklerdir. Daha çok tercih edilenin en üste, daha az ayrıcalıklı olanın da en alta doğru konumlandığı bir hiyerarşi kademelenmesidir.

İyi ya da yüksek bir eğitim günümüz modern toplumlarında tam bir garantisi olmasa da çoğunlukla iyi bir kariyer, meslek, statü ve orta -yüksek bir gelir vb. anlamına da geldiğinden çocukların eğitimi için de elverişli fırsatlar yaratacağı düşünülmektedir.

Ebeveynlerin eğitim düzeyi çocukların içinde büyüdükleri sosyal ortam, edindikleri fırsatlar ve çocukların yönlendirilmesi gibi pek çok konunun aracısıdır.

Neolberalizmin piyasa ilkeleri, eğitimin metalaşmasını da artırmıştır. Bu durum da eğitim hizmetinden belli bir satın alma gücüne sahip olanların yararlanmasına, yoksul ve dar gelirli ailelerinde eğitime erişim sorunu yaşamalarına neden olmuştur.

Yoksul aileler çocuklarının eğitim sürecinde kalabilmeleri için yalnızca maddi külfet ve ekonomik girdi ile sınırlı kalmayarak gerekli ilave yatırımlar da devreye sokmaktadır.

Okul çocuklarının geleceği için kritik bir araç, geleceğin kapısını açacak bir anahtar ve eğitim de yatırım yapılması gereken bir alandır.

Cinsiyet bağlamında eğitime erişim sorununa baktığımızda, kadının eğitim sürecine katılımını belirleyen iki temel değişken karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan birincisi kadınların daha okula başlama aşamasında ekonomik ve sosyo -kültürel yapılardan dolayı eğitim sürecine katılamamalarıdır. İkincisi ise, okula başladıktan sonra karşılaşılan eleme sürecidir.

Ekonomik farklılıkların kutuplaşma boyutuna uzandığı günümüz toplumlarında kimlik temelli ayrımcılıklar söz konusudur. Göçmenler gittikleri ülkede asimilasyoncu politika ve kültürel etkiler karşısında tutunmakta dahi güçlük çekmekte, düşük vasıflı işlerde, zor çalışma şartları ve dâhil oldukları toplumun standartlarının çok altında yaşamayı göze alarak geçimini sağlamaktadırlar.

Tüm dünyada çokkültürlü bir yapıya uygun öğrenim programlarının hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Eğime erişimde çocuk işçiler ve engelliler çok geniş bir dezavantajlı grubu oluşturmaktadır.

Hemen her ülkede zorunlu eğitimin geçerli olmasına rağmen çok sayıda çocuğun çok erken yaşlarda çalışma yaşamına katılmak zorunda kalması eğitim açısından önemli bir sorun alanıdır.

Eğitim sistemi ve okul aracılığıyla egemen sınıfların hâkimiyetindeki kültürel alanın yeniden -üretimi sağlanır. Okul kurumu aracılığıyla hem hakim ideoloji yeniden üretilir hem de yüksek sınıflardan gelen ailelerin çocuklarının alt sınıflardan gelen çocuklara göre daha avantajlı olmalarını sağlar.

Küreselleşmenin etki ve sonuçlarının yansıdığı önemli alanlardan biri de eğitim olmuştur. Küreselleşme hem rekabet hem de niceliği öne çıkarması ile eğitim ve okul sisteminin muhtevasında yeni anlayışları yaygınlaştırmıştır. Küresel düzlemde eşitsizliklerin derinleşmesi şeklinde cereyan eden gelişmeler, dezavantajlı kesimler ve bunlar arasında da refah arayışı içinde hareketli nüfusu oluşturan göçmenlerin eşitsiz piyasa ilişkilerine dâhil olmalarına neden olmaktadır.

Yeni ekonominin talepleri yüksek eğitimli bir işgücünü ortaya çıkarması kaliteli bir eğitimden yararlanmayı kritik hale getirmiştir.