Toplumla Çalışma

Toplum

İnsan sosyal bir varlıktır. Ancak bu sosyal olma durumunu içinde yaşadığı toplum, toplumsal yapı ve değerlerle bunu gerçekleştirir. Toplum, ortak bir yaşam biçimini paylaşan, belli bir coğrafi mekanda yaşayan, kendilerini bir bütün olarak gören, karşılıklı etkileşim içinde bulunan insanların oluşturduğu en geniş gruplaşmadır.

Toplumsal Yapı

Toplumsal yapı ise toplumu oluşturan başlıca öğeleri, bu öğelerin toplum içindeki yerlerini ve aralarındaki ilişkileri, işleyişlerindeki düzeni anlatan bir kavramdır.

Toplumsal Değerler

Değerler belirli durumlarda tercih edilen hayat tarzı ve davranışlar hakkında, seçimlerimizi veya olayları ve davranışları değerlendirmemizi yönlendiren, önem sıralamasına göre derecelendirilmiş görüş veya inançlardır. Toplumsal değerler, toplumların tarihsel gelişim sürecinde oluşur. Birey toplumsal değerleri, içinde doğduğu toplumda, gruplarda hazır bulur. Değerler, bir toplumdaki bireyler ve gruplar tarafından benimsenen, değerli kabul edilen düşünceler, kurallar, uygulamalar ve maddî nesnelerden oluştuğundan; maddî ve manevî niteliklere de sahiptir. Örneğin, maddî yapısı dışında ulusal bayraklar bağımsızlığın simgesi olarak manevî bir değere sahiptir.

Çağdaş Toplumsal Teoriler

Sosyal Teori: Sosyal teori, toplumsal hayatın kalıplarını açıklamak yerine toplumsal kalıp ve büyük toplumsal yapıları açıklayacak ve çözümleyecek özet ve çoğunlukla karmaşık kuramsal çatıların kullanımına başvurur.

Bilgi Toplumu: Bilgi toplumu, bilginin temel güç ve ana sermaye olduğu, toplumsal yaşamın her aşamasını aydınlattığı, yönlendirdiği ve başlıca güç olduğu bir yaşam biçimidir. Bilgi toplumu, temelde “bilgi insanı, bilgi organizasyonları, öğrenen birey ve öğrenen organizasyonların” varlığı ile gerçekleşmektedir. Bu doğrultuda, bilgi toplumunun temel karakteristiği de “öğrenen toplum” olarak şekillenmektedir. Sanayi toplumunun “bireyci ­ girişimci” insanı yerine; bilgi toplumunun insanı, bilgiyi paylaşan, her alan ve konuda etkin, sosyal bir insan modelidir. Etkin insan, çevresiyle sürekli etkileşim içindedir.

Postmodernizm: Postmodernizm, bir kişi ya da grubun öncülüğünde gelişen bir akım değil, yenidünya düzenine paralel olarak değişen, dönüşen sosyo ­ kültürel, siyasî, iktisadî yapının bir manifestosudur. Bu nedenle postmodernizm, yaratılan ya da oluşan yeni sosyokültürel ve sanatsal değerler bileşkesi etrafında toplanan birey ya da kitlelerden oluşan, etkileşimli bir bütünü ifade eder. İçerik olarak postmodernizm, Aydınlanma sonrası kapitalist sistemle oluşmuş modernizme, pozitivist akılcılığa, Batı’nın oluşturduğu emperyalist bilgi kuramına ve Batı kültürüne ciddi manada bir karşı koyuştur. Bu karşı koyuş kendisini ekonomik, kültürel ve toplumsal anlamda yaşanan dönüşümlerle göstermiştir; ancak bu dönüşümlerin, modernizmden tamamen farklı bir paradigmaya geçiş olmadığı da belirtilmesi gereken bir noktadır.

Özetle, Sosyal hizmetin gelişimi, üstlendiği roller ve yerine getirdiği görevler büyük ölçüde sosyal devlet anlayışı ile ilgilidir. Toplum, müracaatçıların, sosyal hizmet uzmanlarının ve içinde çalışılan kurumun sosyal çevresidir. Sosyal hizmet insanlarla iç içe olmayı gerektiren bir yapıdır. Pek çok kesimden sosyal hizmet uzmanlarına müracaatçı gelir ayrıca sosyal hizmet uzmanları bir toplumsal yapının içinde hizmet görürler. Sosyal hizmet uzmanları etkili hizmet vermesi için bulundukları, çalıştıkları yerdeki toplumsal yapıyı bilmesi gerekmektedir. Ayrıca müracaatçılarının hangi toplumsal yapı içinden geldiklerini bu toplumsal yapıların onları nasıl etkilediğini bilmesi gerekir.