Sanayi Devrimi ve Yeni Yazı Karakterleri

Sanayi Devrimi sonrası ortaya çıkan reklamcılık ile daha dikkat çekici yazı karakterlerine gereksinim duyulur. Aşırı harf yüksekliğine, genişliğine, çok büyük seriflere sahip; fazlasıyla genişletilmiş veya fazlasıyla darlaştırılmış yazı karakterleri ortaya çıkar. Bu yazı karakterlerine “Fat Face ” (Şişman Yüzler) adı verilir.

“Slab Serifs ” (Küt Serifliler) olarak bilinen yazı karakterleri “Egyptian ” olarak da tanımlanırlar.

Bu dönemde öylesine büyük puntolarda kullanılır ki hurufat dökümünde kullanılan kurşununun pahalı ve ağır olması nedeniyle ahşap tercih edilir.

Başlık yazı karakteri olan “Fat Face ”lerin metin yazı karakteri olarak düzenlenmesiyle Clarendonlar ortaya çıkar.

Sanayi Devrimi sonrasında ortaya çıkan, ucuz ve kalitesiz ürünlere karşı bir duruş olan Arts & Crafts Hareketi ’nin öncüsü William Morris, 1890 ’da tümüyle kaligrafik kaynaklı Golden Type yazı karakterini tasarlar.

Ticari anlamda tutarlı ilk dizgi makinesi 1884 yılında icat edilen Linotype ’tır. Linotype ile harfler, satırlar halinde dökülerek baskı kalıplarına dönüştürülür. El ile yapılan dizgi çok kısa sürede tamamlanır; gazete, dergi ve kitapların üretimi çok daha kısa sürede, düşük maliyetlerle gerçekleştirilir.

Linotype teknolojisi, harflerin uyumlanması (kerning) konusunda yetersizdir.

Linotype ’ın icadından hemen sonra Monotype icat edilir. Monotype ’ta karakterler satırlar halinde değil, tek tek dizilir. Bu sayede “kerning ” (uyumlama) işlemi gerçekleştirilebilir.

Linotype ve Monotype ’ın icadı ile yeni teknolojiye uygun yazı karakterlerine gereksinim duyulur; Gill Sans ve Times bu ihtiyaca yönelik olarak tasarlanır.

1884 yılında kalıp kesme makinesi icat edilir; harf kalıbı oluşturulurken harf biçiminin izi pantografik bir aparattan çıkartılır. Kalıp, çizimin direkt bir transkripsiyonu olarak oluşturulur.

Pantograf sayesinde, büyük boyutlu çizimler kullanılarak kalıplarda (punch) ve matrislerde daha kesin sonuçlar elde edilir, el işçiliğine gereksinim azalır. Tek bir tasarımdan yola çıkılarak çeşitli boyutlardaki kalıpların dökülebilr. Farklı boyutlardaki kalıplar için yapılan optik ayarlar ortadan kalkar.

1790 ’larda su ile yağın birbirini itmesi; su ve yağın karışmaması prensibine dayanan taş baskı (litografi) tekniği bulunur.

19. yüzyılın başında kâğıt yapımında makineler kullanılmaya başlanır.

1837 ’de, günümüz renkli ofset baskı tekniğinin atası sayılan renkli taş baskı yönteminin (chromolithography) patenti alınır. 19. yüzyılda afişlerin, resimli kitap ve dergilerin basımı için bu teknik tercih edilir. Baskı maliyetleri düşer, gazetelerin kitle iletişimindeki önemi artar.

Litografide metin kalıplarının oluşturulması için metal harf kalıpları dizilir; prova baskının ardından fotografik negatif hazırlanır. Bu süreçlerin verimsizliği yeni tekniklere yönelik arayışları hızlandırır ve fotodizginin ilk adımları atılır.

Litografi taşının üzerine yapılan çizimlerin çoklu transferine dayanan tekniğin geliştirilmesiyle ofset litografi tekniği doğar.

Tabaka kâğıt üzerine baskı yapan ofset baskı tekniğinin geliştirilmesiyle bobin kâğıt üzerine baskı yapan “web ofset ” tekniği ortaya çıkar.

Fotodizgi sistemi, bir yazı karakterindeki tüm karakterleri içeren fotografik negatif bir master diskin kullanımını temel alır.

Fotodizgide seçilen karakter fotografik kâğıda pozlanırken bir mercek aracılığı ile gerektiği kadar büyütülüp küçültülebilir. Pozlanan film şeritleri banyo edilmek üzere bir işlemciye aktarılır. Banyo sonrasında, istenildiği gibi kesilip yapıştırılarak metin tasarımı yapılır.

Fotodizginin tipografi alanında köklü değişikliklere yol açar. Hurufatın zorunlu kıldığı karakter aralarındaki boşluklar ortadan kalkar.

1960 ’lı yıllarda fotodizgi ile dizilen yazının monitor aracılığı ile görüntülenmesi sağlanır, sayfa düzenine ilişkin işlemler de aynı anda yapılabilir. “Fotokompozisyon ” adı verilen bu işlemler ile masaüstü yayıncılığın ilk adımları atılır.

Fotodizginin ortaya çıkışı ile “font ”un tanımı da değişir. Fotoklişenin ölçeklenebilmesi, boyutlarına bakılmaksızın, birbiriyle ilintili karakterlerin bir fontu oluşturmasını sağlar.

Fotodizgi, çok çeşitli kalitede ve yepyeni yazı karakterlerinin ortaya çıkmasına neden olur.

Fotodizgi ışığa duyarlı yüzeylere pozlama prensibini kullandığı için harflerin birleşim noktaları gibi bazı alanlarda ışığın yoğunlaşması aşırı pozlanmaya yol açar. Sıcak -metal yazı döneminin mürekkep tuzakları gibi benzer bir terim olarak ışık tuzağı terimi ortaya çıkar.Tasarımcılar ışık tuzaklarından kaçınmak için metal harf dönemi yazı karakterini fotodizgi prensiplerine göre yeniden düzenlerler.

Fotodizgi döneminde tasarlanan karakterlerde harflerin iç boşluklarını sınırlayan çizgiler incelir. Avant Garde yazı karakteri fotodizgi prensipleri temel alınarak tasarlanmıştır.

1816 ’da ilk serifsiz yazı karakteri tasarlanır. “Grotesque ” (grotesk) olarak da adlandırılan bu karakter, tarihsel serifli yazı karakterlerine karşı bir duruştur.

1900 ’lerin sonunda Grotesk yazı karakterlerinin alt bir türü olan, geleneksel yazı karakterlerinden uzak, son derece sade ve minimalist Neo -Grotesk yazı karakterleri ortaya çıkar. Serifsiz anonimler olarak da adlandırılan bu karakterlerin en bilinen örnekleri Helvetica ve Univers ’tir.

Helvetica çok sayıda ağırlık ve özelliklere sahip geniş bir yazı ailesi olarak dünyanın en geniş kullanım alanına sahip yazı karakterlerinden biridir.

Neo-Grotesk yazı karakterlerinin bir adım daha “ilerisinde ”, “Geometrik Sans ” yazı karakterleri ortaya çıkar. Futura ve Avant Garde, “Geometrik Sans ”ların en yaygın kullanılan örnekleridir.

Tasarımın ve sanatın sadeleşmesini savunan De Stijl Hareketi ’nin kurucusu Theo Van Doesburg, mekanik çağı yansıtan ve belki de bitmap fontların ilk örneği sayılabilecek bir alfabe tasarlar. Ancak bu tasarım mekanik çoğaltıma uygun değildir.

Bauhaus Dönemi ’nin seri üretimde kaliteyi savunan tasarım anlayışına uygun olarak Universal ’ı tasarlayan Herbert Bayer, bu yazı karakterinde yalnız minüskül harflere yer vererek basım aşamasındaki sürecin kısalmasını hedefler.