Teknolojik Gelişmeler ve Tipografiye Etkileri

Matbaacılık, Almanya’dan Avrupa’ya hızla yayılır.

15. yüzyılda Venedik’te Gotik yazı reddedilir. Rönesans’ın etkisiyle Antikiteye ilgi duyulur. Geniş ve açık formlara sahip “Lettera Antiqua”dan yola çıkarak daha yuvarlak, majüskül ve minüskül harf ayrımının belirgin olduğu Roman harf biçimleri oluşturulur.

Nicolas Jenson’un 1476’da Antik kökenli harflerin metal dökümünü gerçekleştirmesiyle ilk Roman yazı karakterleri ortaya çıkar. Elyazısı ile basılı harf arasındaki fark belirginleşir.

“Plain” veya “Regular” olarak da adlandırılan Roman yazı biçimi, bir yazı karakterinin en standart, en sade çeşididir.

İtalya’da ortaya çıkan italik harfler, gündelik elyazısı tipi olan kursivden kaynağını alır.

İtalik harfler daha az yer kaplayarak, kâğıttan tasarruf sağlar.

Günümüzde italik karakterler önemli sözcükleri, cümleleri belirtmek; eser isimlerini metnin bütününden ayrıştırmak amacıyla kullanılır.

İtalik karakterler, İtalyanlar tarafından Aldino olarak adlandırılır.

Temelleri daha resmi bir elyazısı stiline dayanan Chancery çoğunlukla başlık karakteri olarak kullanılan bir başka eğik yazı karakteridir.

16. yüzyılın başlarında henüz italik kapital harfler bulunmadığı için italik minüskül harfler dik majüskül harfler ile birlikte kullanılır.

İtalik harflerin x-yüksekliklerinin dik harfler ile uyumlu hale getirilerek yazı karakteri ailelerinin oluşması 16. yüzyılda gerçekleşir.

Matbaalarda her bir font için ayrılan iki çekmeceden alttaki minüskül harfler için; üstteki majüskül harfler için kullanılır. “Uppercase” (üst çekmece) terimi majüskül harfleri; “lowercase” (alt çekmece) terimi minüskül harfleri tanımlar.

Punto sisteminin geliştirilmesinden önce, yazı karakterlerinin boyutu “Great Primer” ve “Double Pica” terimleriyle ifade edilir.

Pierre-Simon Fournier “inch”in birimlere bölünmesini temel alan ilk birleşik yazı karakteri sistemini geliştirerek yazı boyutunu tanımlamada tutarlı bir dil oluşturulmasını hedefler; Avrupa’da punto sisteminin yaygınlaştırılmasına olanak tanır.

Rönesans dönemi sanatçıları gibi harf dökümcüleri de kusursuz harf oranlarını insan bedeninde ararlar.

Geofroy Tory 1529’da harfler ile insan anatomisi arasında bağ kuran diyagramlar basar.

Fransız sarayı için 1692 ila 1745 yılları arasında tasarlanan “Roman du Roi” (Kralın Roman Yazı Karakteri) Philippe Grandjean tarafından dökülür. Her bir karakter 48 birimden oluşan bir ızgara sistemine yerleştirilerek matematiksel bir zemin hedeflenir.

“Roman du Roi” geçiş dönemi yazı karakterlerinin ilk örneklerindendir.

Saray matbaasında kullanılmak üzere tasarlanmış olması nedeniyle “Roman du Roi” ilk kurumsal yazı karakteri olarak değerlendirilebilir.

Geoffroy Tory tarafından dökülen Champfleury, “Roman du Roi” gibi bir grid sistemi temel alınarak tasarlanan bir başka yazı karakteridir.

Ahşap el presi, 17 ve 18. yüzyıllar boyunca hemen hiç değiştirilmeden kullanılır.

Matbaacılık malzemelerindeki teknolojik yenilikler çok daha detaylı, harflerin birbirlerine daha fazla yaklaşabildiği, x-yüksekliklerinin artarken alt ve üst uzantıların kısaldığı yazı karakterlerinin tasarlanmasına olanak verir.

William Caslon düşey etkiye sahip, kalın ve ince çizgilerin aşırı kontrastlı ile dikkat çeken keskin harflerin dökümünü yaparak tipografi tarihinde önemli bir yer edinir.

18. yüzyıl İngiliz tipografı John Baskerville daha pürüzsüz baskı yüzeyleri elde ederek tasarımlarında tıpkı Caslon’unkilerde olduğu gibi, ince ve kalın çizgilerin dikkat çekici oranda kontrast olmasını sağlar.

Caslon ve Baskerville’in yazı karakteri tasarımları “old style” ve “modern” dönemler arasında bir geçiş görevi gören “transitional” dönem (geçiş dönemi) yazı karakterleri örneklerindendir.

19. yüzyılın başında, ahşap el presinin yerini alacak olan demir el presi Birleşik Krallığa tanıtılır.

Kaldıraç mekanizması bulunan preslerin kullanımıyla insan gücü daha ekonomik kullanılırken, baskılar daha keskin ve hassas olur.

Baskı teknolojilerindeki ve malzemelerindeki gelişmeler sayesinde, 18. yüzyıl sonlarında ve 19. yüzyıl başında Giambattista Bodoni, Firmin Didot ve Justus Erich Walbaum gibi tipograflar, aşara kontrastlığa sahip, kaligrafiden uzaklaşan tasarımlarıyla, modern yazı karakterlerinin en seçkin örneklerini verirler.

İlk buhar gücüne dayalı preslerden biri Londra’da, The Times Gazetesi bünyesinde 1984 yılında kurulur.

Teknolojik gelişmelerin baskı hızını ve verimini artırmasına karşın dizgi hâlâ emek yoğun bir el işçiliği gerektirmektedir.

Elle yapılan dizgi, sıcak metal harf (hot metal type) veya satır dizgi olarak adlandırılan teknolojinin yaygınlaşmasına kadar kullanılır.

Tipo baskı, günümüzde ise nostaljik bir baskı tekniği olarak yaşatılmaya devam etmektedir.