Yazının Doğuşu

Yazı, dili görsel veya dokunsal olarak temsil eden araçtır.

Yazının ilk örneklerinin somut objelerin basit temsilleri olan piktogramlar ile ortaya çıktığı düşünülmektedir. Bir diğer teoriye göre, sayı saymakta kullanılan kil nişanların yerini alan ve iki boyutlu işaretlerin kullanılmasıyla yazı ortaya çıkmıştır.

Yazının ilk görüldüğü coğrafya olan Mezopotamya’da öncelikle piktografik bir sistem kullanılır.

Mezopotamya’da kullanılan piktografik sistem zamanla işaretlerin fonetik değerler için de kullanıldığı daha kullanışlı bir sisteme evrilir.

Yazının ortaya çıkma nedenleri arasında, ürün miktadırını hesaplamak; ticari ilişkileri kaydetmek; hesaplamaları kaydetmek; takvim hesaplamaları yapmak; dini inançları, duaları kaydetmek; propaganda yapmak; geleceği tahmin etmek; sözlü kuralları değişmez kılmak sayılabilir.

Günümüzde yaşayan tek logografik yazı örneği olan Çin yazısının temelleri 3500 yıl öncesine dayanır. Varlıkları temsil eden sembol veya piktogramlar, zamanla varlıkların isimlerini temsil etmeye başlamıştır. Semboller dilbilimsel değerler kazanarak logogramlara dönüşmüştür. Bir logogram bir fikri, bir sözcüğü temsil eder veya bir sözcüğün parçası olarak işlev görür. Logografik yazıda her biri bir anlambirime karşılık gelen çok sayıda sembol kullanılır.

Logofonetik yazı sistemi, logografik sistemin daha kolay anlaşılır halidir. Bu sistemde, anlambirimler ve sesler için olmak üzere iki temel işaret tipi vardır. Çivi yazısı logofonetik bir yazı sistemidir.

“Syllabic” (Heceye Dayalı / Hece Sistemi Yazısı) yazı sisteminde çok sayıda işaret sadece fonetik değerleri için kullanılır. Logofonetik ve logografik sistemlere kıyasla daha az sayıda işarete kullanılır. Japon Katakana yazısı heceye dayalı bir yazı sistemidir.

“Consonantal” Alfabe veya Ebced sessiz harflere dayalı bir sistemdir. Bu sistemde ünlüler yazılmaz. Arapça ve İbranice bu yazı sistemiyle yazılır.

“Syllabic” Alfabe veya Abugida (Hece Alfabesi) hem heceye dayalı hem de alfabetiktir. Brahmi gibi Güney Asya yazıları hece alfabesine dayalı sistemlerdir.

“Segmental” Alfabe (Bölümlü Alfabe) sisteminde neredeyse tüm ünlü ve ünsüz sesler birer işaret ile temsil edilir. Günümüzde en yaygın kullanılan yazı sistemlerindendir. Latin, Kiril, Gürcü, Ermeni alfabeleri bölümlü alfabelerdir.

Dilin en küçük yapı taşlarına “fonem” (ses birim) adı verilir. Fonemler bir araya gelerek en küçük dil birimleri olan “morfem”leri oluşturur. Fonetik yazılar okundukları gibi yazılır ve yazıldıkları gibi okunur; fonetiktirler.

Çivi yazısı piktogramlara dayalı bir sistemdir. Piktogramlar, bir objeyi, bir işleyişi, bir eylemi, bir kavramı resmetme yoluyla temsil eden sembollere verilen isimdir. MÖ 2500’e doğru piktogramlara dayalı yazılar, dildeki bütün öğeleri içeren soyut bir yapıya dönüşür. Çivi yazısı pek çok farklı yazı sistemini kayıt etmekte kullanılan işaretler bütünüdür.

Yaklaşık olarak MÖ 3200’de ortaya çıkan Mısır yazısı hiyeroglif olarak adlandırılır. Yalnız kutsal metinlerin değil; gündelik hayat ve bilimsel belgeler gibi pek çok alanda kullanılmıştır. Çoğunlukla, sağdan sola okunur ancak soldan sağa, yukarıdan aşağıya veya satırın bir başından diğer başına ara verilmeksizin (bustrofedon) de okunabilir.

Hiyeroglife göre papirüs üzerine daha kolay yazıbilen “hiyeratik” (işlek yazı) yazının diğer ismi “papaz yazısı”dır.

MÖ 650 yıllarında sağdan sola okunan, çok daha kolay anlaşılan “demotik yazı” (halk yazısı) ortaya çıkar. Bugün kullanılan Kıpti yazısının kaynağı demotik yazı, dolayısıyla hiyerogliflerdir.

Brahmi yazısı, Doğu Asya’daki yüzlerce yazının atasıdır ve hece alfabesi sistemine dayanır. Her işaretin belli bir sessizi veya heceyi gösterdiği Brahmi, Sanskritçenin ve Hinducanın yazımında da kullanılır.

İndus yazısı, bugün Pakistan ve Kuzeybatı Hindistan'da bulunan Mohenjodaro kültüründen temellerini alır. Bu yazıya ait 400 farklı işaret tespit edildiği için alfabetik veya hece alfabesine dayalı bir sistem olamayacağı; karma bir sistem olduğu düşünülse de tam olarak çözümlenememiştir.

Proto Sinai (Erken-Sina) yazısının diğer adı Kenani yazısıdır. Sessiz harflere dayalı alfabelerin temeli olduğu düşünülür. Bir objenin resminin; o objenin isminin ilk sesinin işaretine dönüşmesi anlamına gelen “akrofonik prensip”e dayanır. Mısır yazısı ile Fenike yazısı arasındaki bağantı olduğu düşünülür.

Fenikeliler Proto Sinai yazıyı temel alarak MÖ 1000 yıllarında 22 sessiz harften oluşan ilk alfabeyi oluştururlar. Fenike alfabesinden kaynakla MÖ 800'lerde Aram alfabesi oluşturulur. Latin alfabesinin gelişiminde önemli rol oynayan Fenike alfabesi, Arap, İbrani ve Yunan yazılarının da temelidir.

Girit Medeniyeti tarafından geliştirilen Girit Yazısı Avrupa’nın bilinen ilk yazı sistemidir. Latin alfabesinin oluşumunda, “Linear A”, “Linear B" ve “Kıbrıs yazısı” ile birlikte etkili olduğu düşünülür.

Linear A, Miken dilinin kayıt edilmesinde kullanılan, yakyaşık 90 sembole sahip bir hece sistemidir. Tam olarak çözümlenememiştir.

Bugün anlaşılabilen en eski Avrupa yazısı olan Linear B, Yunan yazısının temelini oluşturur.

Kıbrıs Yazısı (Cypriot) Linear A’dan kaynağını alan ve Linear B ile benzerlik taşıyan bir hece sistemidir.

Faistos Tekeri, pişmiş kil bir daire üzerine mühürlerle yapılan 45 işaret içerir. Heceye dayalı bir sistemi olduğu düşünülse de çözümlenememiştir.

Dilden bağımsız, sembolik bir sistem olarak doğduğu; zamanla sembollerin dilsel değerler kazanarak logogramlara evrilerek geliytiği düşünülen Çin Yazısı, pek çok Doğu Asya yazısına temel oluşturur. Dünyanın en uzun süre kesintisiz kullanılan yazı sistemidir. Modern dünyada yaşayan tek logografik yazı sistemidir.

Orta Amerika yazıları, dünyadaki diğer yazı sistemlerinden işleyiş ve görünüm açısından ayrılan yazı sistemleridir. Resimseldirler ve “Hiyeroglif” sözcüğününden kaynakla “glif” olarak anılan işaretler içerirler. En iyi örnekleri Aztek ve Mixtek kültürlerine aittir. Son derece karmaşık olan bu sistemler ile kaydedilen belgeler arasında takvimler çok önemli bir yer tutar. Orta Amerika yazı sistemleri Güneydoğu yazı grubu ve Oaxacan yazı grubu olmak üzere iki ana başlık altında toplanır.