Tıbbi Dokümantasyonun Tarihçesi Ve Türkiye’deki Gelişmeler
Dokümantasyonlar, bilim ile ilgilenen insanlara yardımcı olduğu kadar, kaliteli hizmet vermek isteyen tüm kuruluşlara yönetim aşamalarında yardımcı olmaktadır. Tıbbi dokümanlarda birey ve toplum sağlığı ile ilgili her türlü bilgi kaydedilip saklandığı için daha sonra yapılabilecek tüm tıbbi araştırmalarda bu bilgiler kaynak niteliği taşımaktadır. Ayrıca bu bilgiler, sağlık hizmetleri dışında iş kazaları, trafik kazaları gibi durumlarda sigorta, tazminat işlemleri ve adli tıp ile ilgili işlemlerde de resmî belge olarak kullanılabilmektedir. Sağlık kuruluşu tedavi ettiği tüm hastalara ait bilgileri saklamak zorundadır. Verileri saklamak hukuksal ve yasal açıdan olduğu kadar, akreditasyon açısından da gereklidir.
Tıbbi dokümanlar, hasta tedavisinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Tıbbi dokümanlar; hastanın öyküsü, klinik bulgular, tanısal test sonuçları, preoperatif bakım, operasyon notları, ameliyat sonrası bakım ve hastanın ilerleme ve ilaç günlük notlarına ilişkin verileri içermektedir.
Yıllar içinde tıbbın gelişmesine paralel olarak belge tutma ihtiyacı giderek önem kazanmıştır. Sağlıkla ilgili ilk tarihî kayıtlar MÖ 2100 yılında Sümerlere ait kil tabletler ile günümüze ulaşmıştır. Tıbbi kayıtların tarihçesi tıp tarihi ile ilgili bilgi ve belgelerin geldiği ilk dönemlere kadar uzanır. Bu belgeler sayesinde günümüzün bazı hastalıkları ile ilgili en eski tedavi yöntemleri hakkında bilgi sahibi olabilmekteyiz.
Mezopotamya tıbbına ait belgelerin büyük bir çoğunluğu Asurbanipal Kitaplığı’nda bulunmuştur. Bu belgeler MÖ 7. yüzyıl dönemine aittir. Bu belgeler genellikle çok daha eski belgelerden kopya edilmişlerdir.
Hammurabi’nin yaşadığı dönem hakkında çeşitli araştırmacılar tarafından değişik tarihler verilse de genelde MÖ 2000 yılının başlarında hükümdar olduğu kabul edilir. Dünya tarihinde ilk kez bir bütün hâlinde yasa koyan kişidir. Yasada tıp alanında daha çok cerrahlar ele alınmıştır. Yasalar cerrah başarılı olduğunda cerrahı ödüllendir ve onurlandır, başarısız olduğunda da cezalandırırdı. Bu özelliği ile de en eski tıp yasasıdır.
Mısırlılar dönemindeki papirüsler de tıbbi kayıtlar tarihi için en önemli belgeler arasındadır. Mısır papirüsleri ve Eski Yunan mabetleri, hasta ve hastalıkla ilgili bilgilerin kayıtlandığı yerlerdir. Mısır papirüslerinden en önemlileri Kahun, Edwin Smith ve Ebers papirüsüdür.
Doğu dünyasındaki en önemli kayıtlar ise Razi (MS 864) ve İbni Sina (MS 980) tarafından yazılmıştır.
Yirminci yüzyılda George Wilson, 1905 yılında Amerikan Tıp Birliği'nin 56. toplantısında Küçük Hastanelerde Hasta Kayıtları için Klinik Plan isimli bir tebliğ sunmuştur. Eğitim ve öğretim yapan hastaneler 20. yüzyıldan önce kendilerine has metotlarla dosya tutarken diğer hastanelerin, özellikle de tıp ve hastane derneklerinin bu konu üzerine ciddiyetle eğilmeleri 20. yüzyıldan önce gerçekleşememiştir.
Yurt dışında oldukça eski bir geçmişe sahip olan tıbbi dokümantasyon ve sekreterlik mesleğinin Türkiye’deki gelişimi oldukça yenidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında sağlık hizmetleriyle ilgili ilk çalışma 1936 yılından itibaren başlamıştır.
Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik programı 147 üniversitede bulunmaktadır. Bunlardan kırk yedisi ikinci öğretim, on biri uzaktan öğretim, ikisi açıköğretim, otuz biri özel üniversitedir. Tüm bu yüksekokullardaki toplam öğrenci kontenjanı 2015 ÖSYM kılavuzuna göre 13.644'tür. Üniversitelerin Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Programlarına ÖSYM sınavları ile YGS3 puan türüne göre öğrenci alınmaktadır.