Tasarımın Yapısal Özellikleri V: Alan, Mekân
Canlı veya cansız varlıklar alan ve mekânla sınırlandırılmış konumdadır.
Genel olarak alan ve mekânın her türlü canlı ve cansız varlığı kapsadığı bir gerçekliktir.
Alan ve mekân olgusu her türden canlının sahip olmak ve ait olmak duygusuyla inşa ettiği alanlardır.
Tasarımdaki alan ve mekân olgusu, tasarım kurgusunun üstünde yapılandırılacağı temeldir.
Tasarımın varlığı, vücut bulduğu alan ve mekâna bağlıdır.
Alan ve Mekânın Yaşamdaki Etkinliği
Alan ve mekân, birbirini tamamlayan kavramlar olarak yaşamsal döngüde büyük önem taşımaktadır.
Görsel dünyada işittiğimiz ve gördüğümüz her şey, sınırlara bağlı olarak algılanabilen alan ve mekân içinde yer alır.
Evrenin boşluğundaki dünya kadar, kendi bedenimiz bile içinde farklı alanlar barındıran bir mekândır.
Algı dünyamızdaki etkinliği açısından alan ve mekân; günlük yaşantımızın merkezinde yer alır.
Kentsel yaşamda görmeye alışık olduğumuz park, bahçe, sokak, cadde, ulaşım araçları, tiyatro, müze ve sergi salonlar kadar sanat yapıtları tasarım ürünleri içinde alan ve mekân barındırır.
Alan ve mekân insanla anlam kazanır.
Tasarımda Alan ve Mekân
Tasarım düşüncesi var olacağı bir alan ve mekâna ihtiyaç duyar.
Tasarımcının içselleştirdiği alan ve mekân, görsel düşünme ve problem çözmenin merkezinde yer alır.
Alan ve mekân açısından tasarım sürecini ilgilendiren en önemli şey, tasarımın sınırlarıdır.
Tasarımdaki katmanlar, alan ve mekânın tasarımdaki başarısını belirler.
Boşluğun sınırlandırılması alan ve mekânı var eder.
Her bir tasarım fikri, alan ve mekânın değerlendirildiği bir tasarım sürecini kapsar.
Alan ve Mekânın Belirleyicileri
Sınır, boşluk ve ön-arka plan ilişkisi; bir tasarımdaki alan ve mekânın oluşturulması ve algılatılmasında büyük öneme sahiptir.
Tasarımcı bir alan ve mekân yaratırken bu öğeleri ancak doğru kullanırsa olumlu sonuçlar elde edebilir.
Sınır
Sınır, tasarımda belirleyici bir unsur olarak öne çıkar.
Sınırlar aracılığıyla var olan her tasarım ürünü kendine özgü yaşam alanına sahiptir
Tasarımın özerk yapısı olan sınırlandırma; tasarımcının düşünme biçimine bağlı olarak yaratıcı sürecin ilk aşamasını oluşturur.
Herhangi bir grafik ürününe yönelik tasarım fikrinde, öncelikle zihinsel süreç; ardından eskiz aşamasının ilk adımı olarak araştırma yapılacak kâğıt ve benzeri yüzeye, düşünülen tasarımın sınır hatlarını belirleyen çizgisel alan çizmekle işe başlanır.
Boşluk
Boşluk, tasarlanmaya ihtiyaç duyan alan ve mekânı niteler.
Tasarımda esas olan boşluğun nasıl kurgulanacağıdır.
Tasarım sürecinde sınır ve boşluğu doğru kodlarla görselleştirmektir.
Boşluğu tasarlamak, grafik öğelerin tasarımdaki vurgusunu güçlendirir.
Ön-Arka Plan İlişkisi
Ön-arka plan ilişkisi, alan ve mekâna bağlı olarak tasarımın iskeletini oluşturur.
Ön-arka plan ilişkisi, katmanlı bir yapı içerir.
Tasarımda ön-arka plan ilişkisini kurgulamak, esasında boş bir alan ve mekânı kurgulamaya benzer.
Tasarımda “hiyerarşi” denilen kavram, ön-arka plan ilişkisiyle çok yakından ilişkilidir.
Her tasarım fikri özünde ön-arka plan ilişkisi barındırır.
Ön-arka plan ilişkisi, anlam üretmenin başlıca yoludur.
Alan ve Mekânın Değerlendirilmesi Açısından Sınır, Boşluk ve Ön-Arka Plan İlişkisinin Tasarımdaki Etkinliği
Sınır, boşluk ve ön-arka plan ilişkisi; tasarımcının bilgi birikimi ve geçmiş deneyimlerine bağlı olarak, her zaman zihinsel sürecinde var olan ve yaratıcı sürece dahil edilen kavramlardır.
Tasarımın içeriğine göre belirlenen yöntem; sınır, boşluk ve ön-arka plan ilişkisinin tasarımdaki etkinliğini temelden etkilemektedir.