Tasarımın Yapısal Özellikleri III: Doku, Ton, Renk

Dokuyu, dokunarak ve görerek ayırt edebiliriz.

Doku, duyusal etkileşimde benzer ya da farklı algılamalara neden olabilir

işitme ve görme duyumuzu aynı ya da farklı uyarabilir, hatta yanıltabilir.

Doku

Doku, görsel dünyanın her bir ayrıntısında mevcuttur.

Dokunun yaşantılarımızla olan etkinliğini “doğal doku” ve “yapay doku” olarak temelde ikiye ayırabiliriz.

Bir bütünün parçaları olarak benzer birimlerin yan yana dizilişi, bizlere bütünsel bir algılama ile dokunun varlığını gösterir.

Görsel dünyadaki dokunun varlığını iki farklı şekilde algıladığımız düşünülebilir.

Tek bir form veya şekille sınırlanan dokuları algıladığımız gibi çok sayıda form veya şekillerin tekrarı ile algıladığımız dokular da obabilir.

Doğal ve Yapay Doku

Doku, bulunduğu yüzeyde birbiriyle uyumlu bir yapıda ardı sıra devam eden ve bu sayede birbirini tamamlayan biçimlerin yan yana dizilişiyle oluşur.

Doğal dokular, evrenin içinde barındırdığı işlevsel olan organik dokulardır.

Yapay dokular, insan eklentisi olarak bilim ve tasarımın devreye girmesiyle çeşitlendirilen dokulardır.

Forma nitelik kazandıran doku, yüzeyin parça bütün ilişkisine bağlı olarak algılanır.

Evrende bulunan doğal dokuların yaşantılarımızdaki etkinliği biyoloji, tıp, kimya, fizik, mühendislik, tarih, coğrafya, felsefe ve edebiyat gibi pek çok alanın inceleme konusu olmuştur.

Dokunarak algıladığımız dokuyu, görerek de ayırt edebiliriz.

Dokuyu ışık -gölge, form yüzeyi ve kimyasal tepkimeye göre algılarız.

Doğadaki her bir formun yüzeyini kaplayan doku görsel açıdan benzerlik içerse de bir diğerinden farklı yapısal özelliklere sahiptir.

Temel Tasarımda Doku

Temel Tasarım öğretisi açısından doku odaklı araştırmalar yapmak, yaratıcı süreci geliştiren bir olgudur.

Doku de neysel süreçte tek ya da benzer birimlerin tekrarı ile çeşitlendirilebilir.

Doku araştırmaları tasarım ilkelerini çok yönlü kavramaya katkı sağlar.

Deneysel araştırma dokunun pek çok kavramla ilişkilendirilme sürecini başlatır.

Dokuları kavramlarla ilişkilendirmek, beynimizin çok duyulu bir etkileşimle yürüttüğü bir süreçtir.

Dokuları kavramlarla ilişkilendirmek entelektüel bir bakış gerektirir.

Sanat Odaklı Doku

Doku Resim, Heykel, Seramik, Geleneksel Türk Sanatları ve İslam Sanatı açısından işlevsel bir tasarım elemanıdır.

Doku bulunduğu yüzeyde izleyicisiyle duyusal bir bağ kurar.

Dokunun her türden tasarım sürecindeki etkinliği, görsel iletişime değer katar.

Tasarım Odaklı Doku

Dokunun tasarımcı duyularındaki etkinliği tasarımın farklı kavramlarla ilişkilendirilmesini etkiler.

Doku tekrarı tasarımda yanılsamaya neden olabilir.

Doku yer aldığı tasarım yüzeydeki şekil ve formlara değer katar.

Yapay dokular iki boyutlu düzlemde üç boyutlu algılamaya neden olabilir.

Yapay dokular tasarımda aynı zamanda matematiksel bir temele dayandırılır.

Doku tasarım ilkeleriyle de ilişki içindedir.

İçerikle bağ kurduğu sürece bir tasarım ürününde gerçeklik izlenimi uyandıran taklit dokulara yer verebilir.

Tasarımda dokunun fiziksel gerçekliğinden hareketle izleyicinin dokunma duyusuna hitap eden yüzeyler tasarlanabilir.

Dokuda Ton ve Renk

Görsel dünyanın doğal dokuları, içinde ton ve renk barındırır.

Ton bir rengin açıklık/koyuluk değeridir.

Ton değerine bağlı olarak renklerin görsel dünyadaki etkinliği doğal dokulara nitelik kazandırır.

Tasarımcı yüzeyin görsel hiyerarşisi, derinliği ve üç boyut özelliği gibi etkenleri güçlendirmek için ton değerini kullanmaktadır.

Ton ve renk, yüzey değerlendirmeyi kapsayan açıklık -koyuluk, ışık -gölge, uzaklık -yakınlık gibi kavramlarla etkileşim halindedir.

Ton değeri, ışık ve gölgenin devreye girmesiyle tasarım yüzeyinde yer verilecek şekillere form algısı oluşturur.

Rengin beyaz tonları bir dokudaki renge ışık kazandırırken, siyah tonlar ise dokunun gölge katmanlarını oluşturur.