Gestalt Algı Kuramı
Gestalt Kuramı tasarımda kullanılan tüm grafik ögelerin uyumlu birlikteliğinin sonucu olan bütüne odaklanmaktadır.
Genel bir tanımla algının örgütlenmesi olarak ifade edeceğimiz bu kurama göre, grafik öğelerin toplamı bambaşka bir bütünü ortaya getirmektedir.
Görsel Algı
Algısal deneyimler, zihinsel süreçte anlamlı hâle gelir.
Göz ve zihin arasındaki etkileşimin ürünü olan görsel algı, bilginin görsel yolla analiz edilerek anlamlandırılmasına olanak tanır ve bu doğrultuda belleğe ihtiyaç duyar.
Algı sürecinin Alıcı Süreç, Simgesel Süreç ve Duyusal Süreç olmak üzere üç bölümü vardır.
Gestalt Kuramı
Görsel algıyı etkileyen en önemli teorilerden biri 20. yüzyıl başlarında Avusturya ve Almanya’da dile getirilen Gestalt kuramıdır.
Gestalt kuramı Almanca “stellen”(yerleştirmek, düzenlemek) fiilinden türemiştir.
Gestalt terimi Christian von Ehrenfels tarafından çağdaş felsefe ve psikolojiye tanıtılmıştır.
20. yüzyıl başlarında ise, Alman psikolog Max Wertheimer, Wolfgang Köhler ve Kurt Koffka’nın araştırmaları ışığında geliştirilmiştir.
Gestalt Psikoloji Okulu’nun en önemli varsayımı, görsel dünya uyarılarının nasıl algılandığıdır.
Gestalt kuramını öğretisine göre; “bütün, parçaların toplamından daha büyüktür”.
Gestalt Algılama İlkeleri
Gestalt algılama ilkeleri tasarım sürecini ilgilendiren pek çok grafik öğe arasında bağlantılar kurmayı sağlayabilir.
Tasarımın görsel hiyerarşisini bütünsel bir sistemle değerlendirmeye katkı sunabilir.
Tasarımın vurgusunu olumlu yönde etkileyebilir.
Tasarımın içerik ve biçim dili arasındaki etkileşimi güçlendirebilir.
Şekil ve Zemin İlkesi
Şekil ve zemin ilkesine göre görsel alana yoğunlaştırdığımız yer şekil, odak noktamızda olmayan tüm yüzeyler ise zemindir.
Şekil ve zemin algısı, tasarım yüzeyinde fiziksel olarak değişkenlik gösteren bir yapıya sahiptir.
Görme sistemimiz şekil ve zeminin aynı anda algılanmasına olanak tanımaz. Önce birini, sonra diğerini algılayabiliriz.
Şekil ve zemin algısını örnekleyen bir tasarım, içinde “yanılsama” barındırır.
Algı yanılması olarak adlandırılan yanılsama, görsel dünyanın duyularımızla algılanması ile ilgili olup, uyaranların farklı biçimde tanımlanmasıdır.
Yanılsama kavramını “görsel yanılsama” ve “optik yanılsama” olarak farklı iki kategoriye ayırabiliriz.
Görsel yanılsama zihinsel uyaranlarla ilgili, optik yanılsama ise fiziksel uyaranlarla ilgilidir.
Yakınlık İlkesi
Yakınlık ilkesi öğretisi, görsel uyaranların birbirleriyle olan konumlarının bu öğeleri bütünsel bir yapıda algılatabileceğini işaret eder.
Yakınlık ilkesi, tasarımcının içerikle bağını düşündüğü algı dünyasındaki çağrışımlara göre farklılık gösterebilir.
Benzerlik İlkesi
Beynimiz benzer görüntüleri algısal olarak gruplama eğilimindedir.
Geçmişteki deneyimlerden de etkilenen bu özelliğimiz, bizlere görüntüyü organize etme yetisi kazandırmıştır.
Benzerlik ilkesi öğreti modelinin amacı, imajları özelliklerine göre sınıflandırıp, kolay algılanır kılmaktır.
Tamamlama İlkesi
Gestalt psikologları, beynimizin eksik bilgi parçalarını tamamlama eğilimine dikkat çeker.
Beynimizin bu türden bir faaliyeti görsel alanımızda bulunan imajların parçalara ayrılmış ya da tamamlanmamış eksik kısımlarını varmış gibi algılatır.
Süreklilik İlkesi
Süreklilik ilkesi, aynı yöndeki uyarılarının bütün olarak algılandığını işaret etmektedir.
Göz ve algı sistemimiz aynı doğrultuda bulunan öğeleri bütünsel bir yapıda değerlendirir.