Fotoğrafta Kompozisyon: İçsel Ögeler
Fotoğrafta kompozisyon bir çerçeve ya da kadraj içerisinde görüntüyü oluşturan nesnelerin genel estetik kurallara bağlı olarak yerleştirilmesidir. Fotoğraf kompozisyonunda genellikle resim sanatı için geçerli olan klasik kompozisyon uygulamalarını kullanılmaktadır.
Bunun yanı sıra fotoğraf sanatı sahip olduğu mekanik avantajlar sayesinde kendine özgü kompozisyon biçimlerini geliştirmeyi de ihmal etmemiştir. Özellikle baskı ve sergileme teknikleri, fotoğrafçılara çekim sonrasında da sınırsız bir kompozisyon alanı sunmaktadır.
Fotoğraf kompozisyonunda içsel ögeler anlaşılmayı kolaylaştırdığı gibi üst düzey zevk ve beğenileri görüntüye yansıtmak ve böylece daha etkili sunum biçimleri gerçekleştirebilmek için de gereklidir. Fotoğrafta kompozisyon oluşturmakta kullanılan bazı içsel ögeler şu şekildedir: Altın oran ya da üçte bir kuralı, arka plan (fon) kullanımı, ilgi merkezi oluşturma, açık ve kapalı kompozisyon ve duygusal vurgu.
Altın oran kuralı, üçte bir kuralı ya da altın kesim olarak da adlandırılan bu kural, fotoğrafçılıkta en fazla vurgu yapılan ve uygulanan kompozisyon kurallarından biridir. Fotoğrafa yeni başlayanların ilk öğrendiği ve uygulaması kolay sayılabilecek bir kuraldır. Bu kuralın esası fotoğrafı oluşturan kadrajın yatay ve dikey olarak hayali çizgilerle üç eşit parçaya bölünmesidir.
Fotoğrafı oluşturan kadrajın bu şeklide yatay ve dikey olarak üç eşit parçaya bölünmesiyle hem yatayda hem dikeyde ikişer adet altın kesim hattı-çizgisi elde edilmektedir. Buna ilaveten bu çizgilerin de kendi aralarında kesişmesiyle dört adet nokta ortaya çıkmaktadır. Altım kesim hatlarının kesişmesi ile ortaya çıkan bu noktalara da altın noktalar denilmektedir.
Bir fotoğrafta ana konunun yer aldığı ön plan ne kadar önemli ise arka plan yani fon da o kadar önemlidir. Çünkü fotoğraf kadrajı içerisinde yer alan ana konu dışındaki diğer nesneler ana konuyu destekleyecek nitelikte olmalıdır. Bu sayede fotoğrafta bir anlam bütünlüğü oluşur ve başarılı bir fotoğraf ortaya çıkar. Bir fotoğrafın bir ana konusu olur ve diğer nesneler bu ana konuyu desteleyerek anlatıma katkıda bulunur.
Fotoğrafta arka plan farklı şekillerde tasarlanabilmektedir. Bunlardan ilki, düz fonlardır. Özellikle portre fotoğraflarında tek renkten oluşan düz ve temiz arka plan ilgiyi portre üzerinde toplayarak etkiyi arttırmaktadır.
Bir diğer fon kullanma biçimi de fonun bulanık (flu) bırakılmasıdır. Fotoğrafta arka planın bulanık olması ana konuyu arka plandan ayırarak daha belirgin olmasını sağlar.
Fonun bir diğer kullanım biçimi ise ana konunun doğrudan tamamlayıcısı olarak kullanıldığı durumlardır. Özellikle işle ve mekanla bütünleşik portre fotoğraflarında fon, anlatımın ana unsuruna dönüşür. Fotoğrafta anlam, egemen öge ile birlikte fondaki ayrıntılar üzerinden oluşur.
Müdahalesiz doğal çekimlerde fon genelde sınırlıdır. Arka planda bazen bir çizgi, bazen bir doku veya renk değişimi fonun bittiği hissi uyandırır. Bunun yanı sıra özellikle tasarımlanmış fotoğrafçılıkta sonsuz fonlar da kullanılmaktadır. Sonsuz fon aslında bir illüzyondan ibarettir. Arka planın herhangi bir noktada bittiği izleniminin olmadığı bütün fotoğraflar sonsuz bir fona sahiptir.
Fotoğrafta kompozisyon uygulamalarının en önemli konulardan biri de ilgi merkezidir. Fotoğraf kadrajı içerisinde yer alarak ön planda olan ve izleyici tarafından birinci derecede en çok dikkati çeken bir nesne olmalıdır.
Fotoğrafta ana konunun sınırlılıklarını belirleme bağlamında açık ve kapalı olmak üzere iki tür kompozisyon uygulaması vardır. Fotoğrafın resim sanatından aldığı bu uygulamalar, fotoğrafçının kişisel tercihlerini ve sanatsal eğilimini de ortaya koymaktadır. Her iki kompozisyon çeşidi de birer yorumlama ve sunma biçimidir. Her iki kompozisyonun da kendine özgü bir anlatım şekli vardır. Açık kompozisyonun kullanıldığı bir fotoğrafta, kompozisyonu oluşturan ögeler kadrajın içerisinde başlamakta ve kenarlara doğru giderek kadrajın dışına çıkmaktadır. Egemen ögenin sadece bir parçası kadraja alınarak gerçekliğin fotoğrafın dışında devam etmesi sağlanır. Bir anlamda fotoğrafa bakacak olan kişinin şekli ve anlamı tamamlaması beklenir. Bu şekilde görüntünün kadrajın dışına çıkan kısmının nasıl olduğu izleyicinin hayal gücüne bırakılmaktadır. Fotoğrafın enformatik anlamındansa bırakacağı etkinin önemsendiği durumlarda kullanılan bir kompozisyon biçimidir.
Çekilen fotoğrafın türü ve konusu ne olursa olsun her görüntü duygusal bir katman barındırmaktadır. Dersin birinci ünitesinde bir iletişim formu olarak fotoğrafın özelliklerinden bahsedilirken, görüntünün duyguları harekete geçiren yönüne değinilmişti. Bir kez daha belirtmek gerekir ki fotoğrafın gücü, içinde barındırdığı enformasyonun ötesinde duyguları harekete geçirebilme ve gerçeğe dokunabilme potansiyelinde saklıdır. Öyleyse ister doğa fotoğrafı olsun ister portre, ne çekilirse çekilsin görüntüye o duygusal katmanın da eklenmesi gerekmektedir.