Fotoğrafta Kadraj: Biçimsel Ögeler

Fotoğrafçılık kişinin kendini iki alanda geliştirmesiyle mümkün olabilecek bir konudur. Bunlardan ilki, teknik bilgiyi önceleyen fotoğraf makinesini tanıma, bilme ve kullanma becerisi; ikincisi, fotoğrafik açıdan kişinin belli estetik ve sanatsal olgunluğa ulaşmasını hedefleyen kadraj ve kompozisyon bilgisidir. Fotoğrafta kadraj ve kompozisyon aslında hem teknik bilgiyi hem de estetik bilinci oluşturan görüntü tasarım ve düzenleme işinin bütününü kapsayan bir konudur. Kadraj, kelime anlamıyla çerçevelemek demektir. Bir yazar nasıl ki aktaracağı herhangi bir konuyu yazı ya da metin ile sunarken, fotoğrafçı da mesajını bir çerçeve ya da kadraj içerisinde izleyicisine sunmaktadır. Kadrajda yer alan konunun izleyici tarafından anlaşılması için belirli bir düzen içerisinde sunulması gerekmektedir. Kadrajın içerisindeki düzene de kompozisyon diyoruz. Kompozisyon oluşturmanın resim, heykel, mimari gibi görsel sanatlarda bazı kuralları vardır. Fotoğraf sanatı da bu sanat dallarında uygulanan kompozisyon kurallarını esas almaktadır. Görsel bir sanat olan fotoğrafta kadraj ve kompozisyon; biçimsel, içeriksel ve anlatı biçimleri olarak üç kategoride ele alınabilir. Biçimsel açıdan kadraj ve kompozisyon fotoğrafın görsel dilini oluşturan çizgiler, şekiller, biçimler, renkler, dokudesen, ışık ve perspektiftir.

Bir fotoğrafa izleyiciyi çekmenin en etkili yollarından biri çizgilerdir. Aslında etrafımızda sonsuz sayıda çizgi bulunmaktadır. Çizgiler hem doğada hem de mimari yapılarda ve nesnelerde bulunmaktadır. Çizgilerin fotoğraf üzerindeki etkisi son derece önemlidir. Farklı çizgiler izleyicide farklı etkiler uyandırabilir. Çok sayıda farklı çizgi tipi olmasına rağmen en yaygın olan çizgiler yatay, dikey, eğik ya da s-şekilli ve kavisli olabilirler.

Kadraj biçimsel ögeleri arasında yer alan şekiller iki boyutlu, derinliği olmayan bir nesnenin taslağı olan kapalı alanlardır. Hem doğada hem de mimari yapılarda ve etrafımızda her yerde birçok farklı şekiller bulunmaktadır. Bu kapalı şekillerin birçoğu herkesin bildiği üçgen, kare, daire, altıgen vb. geometrik şekillerdir. Bu şekillerin üç boyutlu hali ise üç boyutlu biçimleri yani formları oluşturmaktadır. Bir fotoğraf kadrajı içerisinde yer alan nesnelerin ya da bir manzara fotoğrafının bütünlüklü yapısının izleyici tarafından anlaşılmasına yardımcı olan en önemli öge, biçimdir. Biçim şeklin üç boyutlu halidir. Genişliği, yüksekliği ve derinliği vardır. Üç boyutlu biçimsel vurgular ile en ve boydan oluşan iki boyutlu fotoğrafta derinlik hissi veya hacim duygusu oluşturulur. Fotoğrafta üç boyut hissi uyandırmanın en eski ve bilindik yollarından biri, ışık kullanımıdır. Işığın yanı sıra konuya bakış açımız ve kullandığımız objektiflerin odak uzaklığı ile diyafram değerleri de son derece etkilidir. Kadrajın önemli biçimsel uygulamalarından biri de renklerdir. Renkler, görüntüyü oluşturan unsurların ayrılmaz bir parçası ve değişmez özelliğidir. Renklerin sıcaklığı ya da soğukluğu insanlar üzerinde farklı etkiler oluşturmaktadır. Renklerin tonu, parlaklığı, doygunluğu ve aralarındaki ilişkiler insanlar üzerinde farklı tepkiler uyandırır. Dolayısıyla fotoğrafçı kadrajını oluştururken renklerin özellikleri ve birbirleri ile olan etkileşimleri hakkında bilgi sahibi olmalıdır.

Doku ve desenler de fotoğrafik etki yaratmada son derece önemlidir. Doku bir yüzeyi oluşturan şeklin, maddenin veya malzemenin yapısının yüzey bilgisini vermektedir. Bundan dolayı doku ister doğal ister insan eliyle düzenlenmiş olsun pek bir önemi bulunmamaktadır. Desende oluşan görüntü ise insan eliyle düzenlenmiş görüntülerdir.

Işık fotoğrafın en temel malzemesidir. Işık olmadan fotoğraf olamaz. Fotoğraf kelimesi de photo yani ışık ve graph yani çizgi anlamına gelmektedir. Dolayısıyla fotoğraf demek ışık çizgisi demektir. Her fotoğrafın ışığı, her ışığın da etkisi farklıdır. Fotoğrafta görüntüyü ışık biçimlendirir. Işık dokuyu, mekânı, rengi, biçimi ortaya çıkarmaktadır.

Perspektif etkisi ile iki boyutlu bir düzlem olan fotoğraf kadrajında bir derinlik etkisi oluşturarak izleyicide üçüncü boyut olan derinlik hissini uyandırabiliriz. İster fotoğraf makinesi ile ister çıplak gözle bakalım, yakınımızda olan nesneler uzakta olan nesnelere göre daha büyük gözükür. Nesneler gözümüzden ya da fotoğraf makinesinin objektifinden uzaklaştıkça küçük gözükür. Gerçekte nesnelerin boyutları değişmez. Sadece bize küçük gözükür. Buna perspektif etkisi denilmektedir.

Fotoğraf çekimlerimizde farklı bakış açıları kullanarak da perspektif etkisi oluşturabiliriz. Alttan veya yer seviyesinden yukarıya doğru çekim yapmak, bir nesnenin gerçekte olduğundan daha büyük görünmesini; yukarıdan aşağıya doğru çekmek ise daha küçük görünmesini sağlamaktadır. Bakış açısı nesnenin önemini anlatmanın iyi bir yoludur. Bakış açısı ile izleyicinin nesneyi biçim ve nesne olarak nasıl gördüğü üzerinde derin bir etkisi oluşturabiliriz.