Görsel Bir İletişim Biçimi Olarak Fotoğraf

Görsel bir iletişim biçimi olarak fotoğraf, eski çağlardan beri iletişimin önemli bir unsuru olarak kullanılmıştır. Günümüzün medya merkezli küresel dünyada ise fotoğrafın insan için taşıdığı anlam çok daha önemli hale gelmiştir. İnsanoğlunun ilk iletişim dili olarak kabul ettiği görsel iletişim örnekleri, tarihte İlk Çağ olarak adlandırılan dönemde mağara duvarlarına çizilen resimlerden oluşmaktadır. Işıkla yazı yazmak anlamına gelen fotoğraf, yüzyıllar süren çabaların bir ürünü olsa da teknolojinin fotoğraf makinesine dönüşmesi 19. yüzyılda gerçekleşmiştir. Teknolojik bir uygulama olarak kendini gösteren fotoğraf kısa sürede hem sanatsal hem de toplumsal bir işleve bürünerek toplumsal gerçekliği yeniden inşa etmiştir. Bugün fotoğraf kitlesel bir eğlence ve iletişim aracıdır. Peki fotoğrafın gücü nereden kaynaklanmaktadır? Fotoğraf her şeyden önce diğer görsel formlar farklı olarak gerçeklikle çok daha iddialı bir etkileşim içindedir. Gerçeğin kendisi olmasa da o şeyin varlığına delildir fotoğraf. Bu nedenle hala pek çok yerde bir kanıt olarak kullanılmaktadır. Fotoğrafın ikinci önemli özelliği, diğer görsel formlar gibi duyguları harekete geçirebilme gücüdür. Görüntüler duygu dünyamızı harekete geçirme noktasında çok etkilidir. Fotoğrafın diğer bir özelliği, olayların akılda kalmasına yardımcı olmasından kaynaklanmaktadır. Akılda tutma ve hatırlamanın en etkili yollarından biri fotografik belleği harekete geçirmektir. Fotoğrafın ayrıca tek kare, sabit bir form olduğu gibi somut olarak sergilenmesi, saklanması ve değerlendirilmesi onu avantajlı kılmaktadır.

Fotoğrafın genellikle "anı ölümsüzleştiren bir form" olarak değerlendirilmesi bu yüzdendir. Dolaysız düşünmeyi sağlayan fotoğrafı sadece teknik bir görüntü olarak görmemek gerekir. Çünkü kullanıldığı alanlara özellikle dikkat edildiğinde toplumdaki ihtiyaçlara cevap verdiği görülecektir.Fotoğraf, ortaya çıkmasıyla birlikte gazete, dergi, broşür gibi çeşitli iletişim kanallarının vazgeçilmez unsuru haline gelmiştir. Böylelikle olayların inandırıcılık ve anlaşılırlığını kolaylaştırmak için yoğun şekilde kullanılması görsele olan ihtiyacı da arttırmış ve bu süreci hızlandırmıştır.

Özellikle ticari amaçlı ve tüketicilerin davranışlarını yönlendirmede bilinçli olarak kullanılan fotoğraf, bir taraftan görsel etkiyi arttırırken öte yandan belli bir ürün hakkında zihinsel bir algı oluşturabilme gücüne sahiptir.

Tarihsel dönemler içerisinde de insanların kullanmış olduğu resimler, simgesel işaretler ve sembolik öğeler, bugünkü anlamda yazının kullanıldığı döneme kadar kayıt tutma ve bir ifade biçimi olarak kendini göstermiştir.

İnsanın tüm duyuları arasında önemli bir özelliğe sahip görme duyusu, kitle iletişim araçlarının sınırsız bir görsellik sunduğu ve teknolojinin sürekli ilerleyen yapısına paralel olarak bir kültür olarak belirmesine de imkân sağlamıştır. Bu kültürün oluşmasında önemli katkı sunan fotoğraf da kendine has bir dil ile görsel bir iletişim aracı olarak ortaya çıkmıştır.

Fotoğrafın bir iletişim biçimi olarak kullanılması, onun sadece teknik bir gelişme sonucunda gerçekleştiği anlamına gelmez. Birbirini besleyen süreçler olan; ilkçağ mağara resimleri, yazı, matbaa, baskı teknikleri gibi birçok kültürel faaliyet çalışmaları ve icatları fotoğrafın ortaya çıkması ve yaygınlaşmasında tetikleyici bir rol oynamıştır.