Tekstil Boyamanın Tarihçesi
Giriş
Tekstil Renk Kuramları
17. yüzyılda yapılan ilk renk çalışması Sir Isaac Newton (1643 -1727) tarafından yapılmıştır. Newton’a göre doğal ışık sarı, kırmızı, mavi, yeşil, turuncu, mor ve beyaz olmak üzere 7 renge ayrılır. Newton daha sonra yaptığı yayınlarda renkleri açıklamak için bir çember etrafına renkleri sıralayan ilk biliminsanı olmuştur.
Johann Heinrich Lambert (1728 -1777) Çıkarımsal renk sistemi olarak renk kuramını kurgulayan Lambert, yazmış olduğu kitabında en üstte beyazın olduğu tabanı üçgen olan bir piramit üzerine renkleri yerleştirmiştir.
1810 yılında Johann Wolfgang von Goethe (1749 -1832) tarafından “Renk Öğretisi Üzerine” (Zur Farbenlehre) adlı kitap yayınlanmıştır. Goethe aydınlığı Newton gibi ışığın varlığı, karanlığı da ışığın yokluğu olarak tanımlamaz. Newton’un beyaz ışığın bölünebilen heterojen yapıda olması görüşüne karşın, Goethe, ışığın bölünemez homojen bir yapıda olduğunu savunmaktadır.
Runge’nin renk küresinde siyah ve beyazın yanı sıra mavi kırmızı ve sarı da temel renkler olarak yerleştirilmiştir. Ekvator çevresinde mavi, kırmızı ve sarı olmak üzere saf renkler bulunurken, kürenin kutupları siyah ve beyaz renkleridir. Runge renk modeli ilk 3 boyutlu renk modeli 6 primer 6 sekonder renk içermektedir.
Chevreul renk çemberi konusunda yapmış olduğu detaylı çalışmalar ve araştırmaları sonucunda kullanılabilen 14.400 farklı ton ortaya koyması ile tanınmıştır. Chevreul‟ün “Renklerin Eş Zamanlı Kontrastı Kanunu” çalışmasından etkilenen Empresyonistler, doğadan duyumlarıyla edindikleri izlenimleri resimlerine aktarmışlardır. Bu kanunun ilk dönemlerinde ortaya konan en temel prensip; “bir renk komşusundaki renge bir nebze tamamlayıcı (renk) katmaktadır.”
Türk Kırmızısı
O dönemlerde ışığa maruz kalma (ışık haslığı yüksek) ve ağır yıkama şartlarına (yıkama haslığı yüksek) karşı mukavemetleri ile tanınan parlak kırmızı renkli pamuklu dokuma kumaşın özgün rengi İngilizce’de Turkey red ya da Adrianople red, Fransızca’da rouge de turc ya da rouge d’Andrinople olarak ün kazanmıştır. Türk kırmızısı yağ ile yapılan terbiyelerin de arasında olduğu çok karmaşık mordanlama prosesleri ile kök boya kullanılarak boyanan ve çok parlak rengi ile tanınan bir turuncu kırmızı tonudur. Türk kırmızısı terim olarak hem parlak kırmızı tonun ve bu rengin elde edilmesine imkân veren boyama işleminin adı olmuştur.
Boyama prosesi, iklime ve su kaynaklarına bağlı olduğundan pek çok çalışma farklı sonuçlar vermiştir. Bunun dışında Türkiye’de yapılan geleneksel boyama süreci o kadar uzundu ki bazen bir aydan daha fazla süren boyamalar yapılmıştır.
Sentetik Boyaların Keşfi
William Perkin de kömür katranını kullanarak sıtma tedavisi için ihtiyaç duyulan kinin isimli maddeyi evindeki laboratuvarında sentezlemeye çalışırken, potasyum bikromat ile tepkimeye giren anilinin siyah bir çökelti oluşturduğunu, bu çökeltinin sıvandığı şişeyi etanol ile temizlerken oluşan bu koyu mor renkli maddenin elindeki ipekli kumaşı boyadığını ve kumaş yıkansa da mor rengin kumaşta kaldığını farketmiştir.
Anilin pek çok endüstriyel kimyasal madde için başlangıç materyali olmuştur. Bu buluştan sonraki yirmi yıl içinde sentetik boyaların hemen her tonunun sentezlenmesi mümkün olmuş, bu beraberinde bir moda devrimi yaratmıştır. 19. yüzyılda Avrupalı ülkelerde büyük bir çevresel problem olan taşkömürü katranının başlangıç materyali olmasından dolayı boyaların sentezlenmesinin olumlu çevresel sonuçları da olmuştur.
Perkin bu renge “Mauve” ve boyaya “Mauveine” adını verdi. Bu adı verirken hatmiçiçeğinin Latince ismi olan “Malva” dan esinlenmişti . 26 Ağustos 1856’de de bu önemli buluşu için patent aldı .
20. Yüzyılda Boyalar
20. yüzyıl, 19. yüzyıldan farklı olarak iki büyük dünya savaşının etkisini duyarak yaşanan buna karşın kimya alanındaki gelişmelerin engellenemediği bir yüzyıl olmuştur. 1901 de sentetik küp boyarmaddeler Rene Bohn (BASF) tarafından keşfedilmiştir. 12 yıl içerisinde BASF, Indantren boyarmadde sayısını 182’ye çıkartmış ve boyarmadde üretiminde lider pozisyona ulaşmıştır.
1915 yılında Rene Bohn tarafından Neolan boyalar bulunmuştur. 20.yüzyılın başında pek çok işletme yeni boyarmaddeleri pazara sunmuştur. 20. yüzyılın ikinci yarısında İngiliz menşeili Imperial Chemical Industries (ICI) şirketinin boyarmadde alanında pazarı domine ettiği görülür.
Boya Endüstrisine I. ve II. Dünya Savaşlarının Etkisi
1914 yılında İngiliz boyama sanayinin büyük bir kısmı yok olmuştur. Savaş sırasında bu kimyasallar konusundaki dışa bağlılık pek çok Avrupa ülkesini kimya sanayiine yapılan yatırımlarını gözden geçirmeye itmiştir. Askeri talep arttıkça boya şirketleri bu renkler ve haslık üzerine araştırmalar yapmış ve bu alanda kimyasal gelişmeler elde etmişlerdir.
1856'dan 20 yüzyılın ilk çeyreğine kadar geliştirilen renklerin sayısı çoktu ancak hastalık gibi teknik sıkıntılardan dolayı büyük bir kısmı pazara sunulamadı. Bazı renklerin farklı şirketlere ait renk defterlerinde ayrı isimlerle ifade edilmiş olduğu durumda bunları bir düzen altına almak amacıyla 1920'nin başlarında the Society of Dyers and Colourists bilinen renkleri ve üreticileri bir araya getirmek amacıyla bir yayın yapmıştır. Bu yayına The Color index adı verilmiştir. İlk edisyonu 1924 yılında yayınlanan bu listeye dünya genelinde 150 üretici şirket renk numuneleri ve içerik bilgileri ile katılmış, toplamda 1230 sentetik renk listeye kaydolmuştur.
20. Yüzyılda Yeni Materyaller
20 yüzyıla kadar kumaş üretiminde temel olarak dört lif kullanılmıştır: yün, ipek, keten ve pamuk. Buna rağmen keşfedilen sentetik boyalar organik kimya alanında yeni kapılar açtıkça sentetik liflerin gelişmesine de katkı sağlamıştır.