Doğal Boyamacılığın Tarihçesi

Doğal Boyamacılık Nedir?

Doğal boyamacılık doğadaki farklı bitki ve böceklerdeki boyarmaddelerin elde ediliş işlemine denilmektedir. Bitkilerin özellikle kök, gövde, yaprak ve çiçekleri boyamacılıkta kurutulur veya taze olarak kullanılmaktadır.

Ülkemiz çok eski yıllardan bu yana boya bitkilerinin bol olduğu, yetiştirilip tarımının yapıldığı bir coğrafyadır. Bitkisel boyacılık, Türk halı ve kilim sanatıyla ve dokuma ürünlerinin boyanmasında gelenekli bir yer teşkil etmektedir. Anadolu’nun her köşesinde bilhassa halı, kilim ve kumaş dokunan yörelerde bu zanaatlarla birlikte bütün olarak değerlendirilmiştir.

Doğal Boyamacılığın Tarihçesi

İlk renk örneği M.Ö. 13.500’e tarihli İspanya’da Altamira mağarasının duvarındaki bizon resmiyle karşımıza çıkmaktadır.

M.Ö. 6000-7000 yıllarında Çatalhöyüklüler duvarları renkli freskler ve toprak boyalı resimlerle, süslü pişmiş toprak-tuğla evlerde yaşamışlar. Evlerinin içini vazolar ve toprak çömleklerle dekore etmişlerdir. Sonuç olarak boyama sanatı Anadolu’daki Uygarlığın doğuşu kadar eskiye dayanmaktadır.

Avrupa kıtasında ilk doğal boya kullanımı ise M.Ö. 2000 yıllarında Zürih Gölü çevresinde yaşamış insanlardır. M.Ö 15. Yüzyıllarında Fenike boya endüstrisini kurmuşlardır. Tir kenti kabuklu deniz hayvanlarından elde edilen eflatun rengiyle ün salmış ve boyacılık konusunda gelişim göstermiştir. Fenike boya endüstrisinin faaliyeti istilacı orduların işgaliyle M.S. 638 tarihiyle sona ermiştir.

Pazırık kurganından çıkarılan örneklerden Orta Asya’daki Türklerin boyacılık sanatıyla ilgileri ortaya çıkmaktadır. M.Ö. 3. – M.S. 2. Yüzyıllara ait dokunmuş kumaş parçalarından motiflerin kırmızı, koyu kırmızı, yeşil, sarı, mavi ve mor gibi renkli ipliklerle işlendiği ve aplike edildiği görülmüştür. Aynı renk ve kompozisyonlar Nil nehri kenarında Suriye ve İran’ın Susa kentinde yaşayan toplumların örneklerinde de görülmüştür. Bu kumaşların renk analizlerine göre Hun Türkleri mavi ve yeşil renkler için indigoyu, kırmızı ve mor renk için ise alizarin ve purpura gibi doğal maddelerden elde ettikleri boyaları kullandıkları belirlenmiştir.

Deniz salyangozlarından elde edilen mor renk kullanımı M.Ö. 1800 ile 1600’lerde Akdeniz sahillerinde başlamıştır. M.Ö. 13. Yüzyıla ait Knosos’ta bulunan tablette ilk defa “Kraliyet moru” ifadesi geçmektedir. M.Ö. 1. Yüzyılda Orta Doğu’ya hâkim olan Asur Uygarlığında mor renk önemli bir yer tutmaktadır. Mısır’da mor renk Helenistik dönemde gücü temsil etme amacıyla kullanılmıştır

Anadolu’da Doğal Boyacılık

Boyacılık sanatı Orta Asya’dan Anadolu’ya yapılan göçlerle birlikte Osmanlı döneminde en yoğun ve zengin dönemini yaşamıştır. Bu dönemde Bursa, İstanbul, Edirne, Tokat, Kayseri, Konya ve hatta Teselya gibi yöreler boyacılık sanatının geliştiği önemli merkezlerdir.

1700’lü yıllarda dünya kökboya ihtiyacının üçte ikisi Anadolu’dan sağlanmıştır. 1875 yılına dek İzmir limanında ihraç olan kökboyanın toplamı 5.000.000 altındır. Kökboyacılık tarihinde Türk kırmızısı, Edirne kırmızısı ve alizarin isimleri meşhur olmuştur.

Osmanlı döneminde Anadolu’da kullanılan boyarmaddelerden en çok çivit’ in ismi geçmektedir. Aynı zamanda bu boyanın oldukça pahalı olduğu kaynaklarda ifade edilmektedir. Örnek olarak, 1552-1553 tarihlerinde 7 kg düşük kalitede çivit 360 akçe, yüksek kalitede çivitin ise 540 akçe olduğu görülmüştür.

Tarihi günümüzden 5000-6000 yıl öncesine kadar uzanan doğal boyamacılık 1856 yılında William Henry Perkin’in kimyasal boyaları buluşuna kadar süregelmiştir. 19. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren yeni boyarmaddeler bulunurken diğer yandan bitkilerdeki boyarmaddelerin sentezi oluşturulmuştur. Boyarmaddelerin çok miktarda üretilmesi ve az maliyetli oluşu 19. Yüzyılın sonu itibariyle doğal boyacılığı hemen hemen bitirme noktasına getirmiştir.

Günümüz modern yaşamında insanların bilinçlenmesiyle toksik madde içeren kimyevi boyaların kullanıldığı ürünler tercih edilmemektedir. Doğal yaşama ve doğal ürünlere dönüş sağlanan çağımızda doğal boyamacılığında gerek resmi kurum-kuruluşlarca gerekse de üniversitelerde kurulan laboratuvarlar vesilesiyle geri dönüşü sağlanmaya çalışılmaktadır.