Teknoloji Kullanımının Oluşturabileceği Riskler

İçinde bulunduğumuz yüzyılda, bilgi ve iletişim teknolojilerinde gerçekleşen gelişmelerle birlikte, yetişkinlerin teknoloji kullanımındaki artışa paralel olarak, çocukların kullanma ve maruz kalma süreleri de artış göstermeye devam etmektedir. Küresel anlamda artış gösteren internet kullanım yoğunluğu, mobil cihazların erişilebilirliği ve mobil uygulama sayılarının artması ile birlikte her yaştan bireyin kullanım sıklığında artış olması kaçınılmaz hale gelmektedir. Kullanım sıklığının artması ile birlikte karşılaşılabilecek riskler de aynı oranda artmaktadır. Okul öncesi dönemde dijital teknolojilerin kullanılması, çocuğun zihinsel ve fiziksel sağlığı için güvenli, gelişimi için yararlı, yaşına ve bireysel ihtiyaçlarına uygun elektronik cihazların seçilmesi, uygun içeriklerin kullanması, çocuğun risklerle ilgili bilgilendirilerek doğru kullanım davranışları geliştirmesi ile sağlanabilir. Dijital medyanın okul öncesi dönem çocukları için, risk oluşturması konusunda endişe duyulan konular beş kategoride ele alınmaktadır:

(a) zararlı fiziksel etkiler;

(b) çocukların bilişsel, sosyal, duygusal ve dil gelişimine olumsuz etkileri,

(c) zararlı içeriklere maruz kalma,

(d) diğer önemli öğrenme ve oyun etkinliklerinin yerini alma,

(e) Uzun süre kullanmaya bağlı bağımlılık.

Küçük yaşlardan itibaren aile bireylerinin kullanımı ile dijital medya sürecine dahil olan çocuklar, kademeli olarak aktif kullanıcı haline gelmektedir. Bu süreçte, risklerin türü değişmekte ve risklerle karşılaşma oranı da artmaktadır. Çocuğun bakımını üstlenen kişilerin dijital medyaya karşı tutumu çocuğun risklerden korunmasında oldukça önemlidir.

Okul öncesi çocukların, çevresel uyanların düşmesi ve uzun ekran süreleri nedeniyle algısal ve dikkat sorunları yaşadıkları bildirilmektedir. Ekran süresi artan çocukların gerçek hayatta da aynı tempoyu araması ve durağan uyaranları algılayamaması; çocuklarda konuşma gecikmesi, dikkatte azalma, komut almama gibi belirgin gelişim özelliklerinin kaybına ya da hiç gelişememesine neden olmaktadır. Uzun ekran süresi; çocuklarda fiziksel sorunları da beraberinde getirmektedir. Özellikle mavi ışığın uykuya geçişi etkilemesi, uzun süre hareketsiz kalma ve görme bozuklukları gelişim çağında olan çocukların fiziksel olarak gelişimini etkileyen riskler arasındadır.

Dijital ortamda uzun süre keyifli zaman geçiren bireylerde meydana gelen aşırı kullanım isteği dijital bağımlılık olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağımlılıklar; internet bağımlılığı, telefon bağımlılığı, dijital oyun bağımlılığı ve sosyal medya bağımlılığı gibi farklı kategorilerde gruplandırılmaktadır.

Televizyon, akıllı telefon ve tabletlerde çocukların maruz kaldığı içerikler ve kullanıma bağlı sorunlar; bilişsel, sosyal -duygusal ve bedensel gelişim üzerinde etki bırakmaktadır. Çizgi film veya video gibi, çocuğun pasif kaldığı içerikler, çevresel aktivitelerin önüne geçtiğinde çocuklardan beklenen bilişsel gelişimin gerçekleşmesi zorlaşmaktadır. Günümüz çocukları ve gelecek nesiller için dijital teknolojinin aşırı kullanımıyla ilgili genel endişe, sol beyin aktivitesine çok fazla odaklanmaları nedeniyle duygusal zeka gelişimlerini ve empati hissetme yeteneklerini kaybedecekleridir. Uzun süre teknolojik araç kullanımı vücut duruşu açısından ergonomiyi riske atabilecek bazı durumlar ortaya çıkarabilmektedir. Kullanım sırasında; uzun süre aynı pozisyonda kalmak, boyun ve kolun hareketlerinin kısıtlanması, sırt kaslarının duruş bozukluğu nedeniyle zarar görmesi gibi birçok fizyolojik etkiyi ortaya çıkarmaktadır.

Dijital ortamda çocukların kullandığı uygulamalar, karşılaştığı kişiler, izledikleri videolar kontrolümüz dışında sundukları bilgiler ve çocuklarımızdan alacakları bilgilerle risk unsuru oluşturmaktadırlar. Bazı uygulamalar ve web siteleri tarafından gönderilebilecek kötü niyetli yazılımlar genel adlarıyla virüsler kullandığımız cihazları güvensiz hale getirmektedir. Bunun yanı sıra çocukların dijital ortamda gördükleri tüm bilgileri gerçek olarak kabul etmeleri ile birçok risk karşımıza çıkmaktadır. Gerçek bilgiyi ayırt etme konusunda yetişkinler dahi yeterince dikkatli değilken, çocukların bu konuda farkındalık kazanması oldukça önem taşımaktadır. Bir diğer risk ise kişisel bilgilerin dijital ortamda paylaşılması konusunda ortaya çıkmaktadır. Çocukların dijital ortamda iletişim kurdukları yabancı kişiler tarafından kandırılması oldukça yaygın bir problem olarak ebeveynleri kaygılandırmaktadır. Bu konuda yine çocukların yeterince bilgilendirilmesi, gerekli dijital önlemlerin alınması ve şüpheli durumlarda polise başvurulması önerilmektedir.