Deniz Yolu ile Eşya Taşımacılığı

Ticari faaliyetler zorunlu olarak insanların birbirleri ile temasları üzerinden yürümektedir; uluslararası ticarette bu temas daha karmaşık ve sorunlara gebe hâlde karşımıza çıkmaktadır. İnsanların, gelir elde etmek amacıyla mal ve hizmetleri bir noktadan diğerine götürmeye başlaması ticari anlamda taşımacılığın başlangıcı olmuştur. Devletler, gelirlerini arttırabilmek için özellikle uluslararası ticareti kolaylaştırmak için tarih boyunca çaba sarf etmişlerdir. Bu çabaların bir boyutu da uluslararası unsurlu taşımaların kolay ve güvenli hâlde gerçekleşmesini sağlama yönünde olmuştur. Sanayi Devrimi ile birlikte üretilen malların uzak pazarlara taşınarak gelir elde edilmesi daha da önem kazanmıştır. Uluslararası ticaretin gelişimi taşımacılığın gelişimi ile paralel bir seyir izlemiştir.

Taşıma çeşitlerinin en eski türlerinden biri de deniz taşımacılığıdır. İnsanlığın ilk zamanlarından beri deniz üzerinde taşımacılık yapılagelmektedir. Yelkenin icat edilip geliştirilmesi ile deniz üzerinde büyük çaplı taşımalar ekonomik şekilde yapılmaya başlanmıştır. Zaman içerisinde gemi inşa teknikleri gelişmiş, denizlerin ve meteorolojik şartların zorluklarına tahammül derecesi yüksek olan gemiler yapılmaya başlanmıştır. Buhar makinesinin gemileri uygulanması ile gemilerin hacmi iyice büyümüş; gemi inşasında metal kullanımı ile de sağlamlıkları artmıştır. Taşınan yükün güven içerisinde varma noktasına ulaşması, taşıma sürecinin tabi olduğu hukuk kurallarının o taşımanın bütün ilgilileri tarafından bilinmesi ve hakkaniyete uygun olduğunun kabul edilmesi ile mümkündür. Bu amaçla deniz taşımacılığını taşıma işinin bütün ilgilileri tarafından kabul edilebilecek bir rejime tabikılmak maksadıyla pek çok uluslararası düzenleme yapılmıştır. 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nda, taşıyanın sorumluluğu ile ilgili uluslararası düzenlemelerin önemli etkisi bulunmaktadır. Visby Kuralları ile Hamburg Kuralları taşıyanın sorumluluğu ile ilgili olarak Türk hukukunda kabul edilen yeni rejimi önemli ölçüde etkilemiştir.

Denizde eşya taşımayı konu edinen sözleşmeler Ticaret Kanunu’nda üç ana gruba ayrılarak düzenlemeye tabi tutulmuştur.

Gemi Kira Sözleşmesinde kiraya veren belirli bir süre için geminin kullanılmasını kira bedeli karşılığında kiracıya bırakmaktadır. Gemi, kiraya verilirken gemiyi idare etmekle görevli personelin de kiracıya tahsis edilebilmesi mümkündür.

Zaman çarteri sözleşmesinde, donatılarak işletilmeye hazır hâle getirilmiş bir geminin ticari yönetimi, ücret karşılığında çarterere tahsis edilmektedir. Geminin kullanımının kendisine bırakıldığı kişiye tahsis edilen (çarterer) adı verilir. Uluslararası uygulamada Zaman Çarteri Sözleşmesi'ne “Time Charter” adı verilmektir. Bu sözleşmede ayırt edici unsur, belli bir süre için geminin sadece ticari yönetiminin çarterere bırakılmasıdır. Geminin teknik yönetimi donatanda kalmaktadır.

Navlun Sözleşmesi (contract of affreightment), Ticaret Kanunu’nda tanzim edilmiş deniz taşımacılığına özgü bir sözleşme türüdür. Navlun sözleşmesi; taraflardan birinin (taşıyan) bir gemi ile deniz yolu ile eşya (yük) taşımayı üstlendiği, diğer tarafın (taşıtan) da bunun karşılığında navlun adı verilen bir ücreti ödemeyi taahhüt ettiği sözleşmedir. Uygulamada Navlun Sözleşmesi iki şekilde karşımıza çıkabilir. Birincisinde yük geminin bir kısmının veya tamamının taşıyana tahsis edilmesi suretiyle yapılan Yolculuk Çarteri Sözleşmesi (Voyage Charter), ikincisi ise Kırkambar Sözleşmesi adı verilen önceden belirlenen yükün taşınmasını konu alan sözleşme tipidir.

Taşıyan, kural olarak taşımak maksadıyla teslim aldığı yükü, varma yerinde aldığı şekilde teslim etmekle yükümlüdür. Taşıyan, Navlun Sözleşmesi'nden kaynaklanan borçlarını hiç veya gereği gibi veya kararlaştıran sürede ve yerde yerine getirmemesinden dolayı ortaya çıkan zararlardan sorumludur. Bu sorumluluğa Türk Ticaret Kanunu’nda taşıyanın sorumluluğu hakkında yer alan özel hükümler tatbik edilecektir.