Taşıma Hukukuna Giriş

İnsanların bir noktadan bir noktaya hareketi ve malların dünya üzerinde bir yerden başka bir yere götürülmesi insanlığın eski zamanlarından beri sosyal ve ekonomik hayatta özel bir önem arz etmiştir. Üretilen malların daha elverişli pazarlara götürülerek ticarete konu edilmesi tarihin eski zamanlarından beri yapılagelmiştir. Taşıma işlerini düzenleyen kurallar sadece özel hukuku değil, kamu hukukunu da ilgilendirebilmektedir. Taşıma alanındaki işçi işveren ilişkileri, çalışma şartları, çevrenin korunması, yardımcı hizmet sunanlarla kurulan ilişkiler vs. de taşıma hukukunun konusunu oluşturmaktadır. Kamu hukuku mahiyetindeki kuralların varlığına karşılık, özellikle taşımacılık işlerinde faaliyet gösteren kişilerin birbirleri ile ilgili olan ilişkilerinde uygulanan kurallar özel hukuka ilişkindir. Toplum hayatı içerisinde taşımacılıkla ilgili işleri icra edenlerle yük taşıtanlar veya yolcular arasındaki ilişki, kural olarak özel hukuk sözleşmeleri üzerinden gerçekleşmektedir. Kitapta, taşıma hukuku kavramı kullanılırken kural olarak, özel hukuka dair taşıma ilişkileri kastedilmiştir. Örneğin, yolcu taşıma sözleşmelerinden doğan ihtilaflar, ev eşyası taşıma sözleşmesinde tarafların borçları ve hakları vs. Günümüzde taşımacılığın geleneksel metotlarına ek olarak boru hatlarıyla, teleferik sistemleriyle, enerji nakil hatlarıyla yapılan taşımalar da taşıma hukukunun gündemine girmeye başlamıştır. Bu husustaki en ilginç gelişme ise henüz emekleme aşamasında olsa da uzaya yapılan yolcu ve yük taşımalarının başlamış olmasıdır. Taşıma hukukunun çoğu kez uluslararası özellik arz etmesi, bu alanda devletlerarası düzenlemelerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu düzenlemelerin bir kısmı Birleşmiş Milletler tarafından yapılırken bir kısmı da taşımacılığın değişik türlerinde faaliyet gösteren organizasyonlar tarafından yapılmaktadır. Bunlar örnek olarak IMO-Uluslararası Denizcilik Örgütü; CMI- Uluslararası Denizcilik Komitesi, Uluslararası Kara Yolu Taşıma Birliği (IRU), Uluslararası Hava Yolu Taşımacılar Birliği (IATA), Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO), Uluslararası Demir Yolları Birliği (UIC), Avrupa Demir Yolları Birliği (CER), Uluslararası Kombine Taşıma Şirketleri Birliği (UIRR) sayılabilir. Bu gibi örgütler taşımacılığın uluslararası alanda hukuki alt yapıya kavuşmasında önemli çabalar göstermişlerdir. Kara yolları üzerinde uluslararası boyutta yük taşımaları, Türkçe resmî çeviride “Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı İçin Mukavele Sözleşmesi” olarak ifade edilen, Türkiye Cumhuriyeti’nin 1995 yılında taraf olduğu (RG. 04.01.1995/22161) Konvansiyon tarafından düzenlemiştir. Bu Konvansiyon, ticaret ve hukuk camiasında Fransızca orijinal ismi olan “Convention Relative Au Contrat De Transport International De Marchandises Par Route” şeklindeki ifadenin ilk harfleriyle kısaca CMR olarak anılmaktadır. Hâlihazırda kara yoluyla uluslararası yolcu taşımalarını düzenleyen bir konvansiyon bulunmamaktadır. Milli mevzuatımız bakımından bu husustaki en temel kanun olarak; Türkiye’de kara yolu taşımalarının genel hukuki, rejimi esas itibarıyla 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) Dördüncü Kitabı karşımıza çıkmaktadır. Burada yolcu taşımaları ile yük taşımaları düzenlenmiştir. Bu alandaki ikinci önemli kanun Karayolu Taşıma Kanunu’dur. Üçüncü olarak; Karayolları Trafik Kanunu’nun (RG. 18.10.1983/18195) amacı, kara yollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemektir. Türkiye içerisinde deniz yolu ile yapılan taşımalar esas itibarıyla Türk Ticaret Kanunu’nda yer alan “Deniz Ticareti” kısmında düzenlenmiştir.

Taşıma işlerine ait uluslararası düzenlemeler ilk olarak deniz taşımacılığında ortaya çıkmaya başlamıştır. 1924 tarihli Lahey Kuralları olarak anılan “Konişmentoya Müteallik Bazı Kaidelerin Tevhidi Hakkındaki Milletlerarası Sözleşme; 1978 yılında Hamburg’ta imzalanan “Birleşmiş Milletler Denizde Eşya Taşıma Konvansiyonu” ile 2008 yılında, tam adı “Kısmen veya Tamamen Deniz Yoluyla Uluslararası Yük Taşınmasına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Konvansiyonu” olan kısaca Rotterdam Kuralları olarak anılan Konvansiyon bu alandaki uluslararası sorunları düzenlemeye çalışmaktadır. Türk hukukunda demir yolu taşıma sözleşmelerine ilişkin temel düzenleme, 08.05.1872 tarihli “Rumeli Demir Yollarının Umur-u Nakliyesi Hakkında Nizamname”dir (Rumeli Demiryolları İşletme Nizamnamesi-RDN). Demir yollarındaki ticari faaliyetlerin hukuki rejimi 2013 yılında çıkarılan Türkiye Demir Yolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun’un kabulünden sonra, demir yollarında özel sektöre yol açan yeni bir döneme girmiştir. Hava taşımaları bakımından; 14.10.1983 tarih ve 2920 sayılı “Türk Sivil Havacılık Kanunu (TSHK) ülkemizde hava yolu taşımalarının temel kaynağını oluşturmaktadır. Bu kanunda sadece özel hukuka (taşıma sözleşmesine) ilişkin kurallar değil, aynı zamanda hava yolu trafiği bakımından ihtiyaç duyulan idari kurallar da yer almaktadır. Hava taşımalarında uluslararası düzenlemelerden ilk olarak, 1929 “Uluslararası Hava Taşımalarına İlişkin Bazı Kuralların Birleştirilmesi Hakkında Konvansiyon (Varşova Konvansiyonu)” ve bu konvansiyon üzerinde değişiklik yapan protokollerdir. Bu Konvansiyon’u değiştiren protokoller; 1955 Lahey Protokolü, 1961 Guadalajara Protokolü, 1971 Guatemala City Protokolü ve 1975 Montreal Protokolleri’dir (toplam dört adettir). Varşova Konvansiyonu sisteminin yerini almak üzere 28.05.1999’da Montreal’de 1999 Montreal Konvansiyonu (Hava yolu ile Yapılan Uluslararası Taşımalar İçin Bazı Kuralların Birleştirilmesi Hakkında 28 Mayıs 1999 Montreal Konvansiyonu) imzalanmıştır. Yükün tek bir taşıma sözleşmesi ile farklı tür taşıma araçlarında ve farklı ortamlarda taşınması son yıllarda ortaya çıkarak gelişmeye başlamıştır. Konunun önemine binaen 1980 tarihinde Multimodal Taşımalar Üzerine Birleşmiş Milletler Uluslararası Taşıma Konvansiyonu imzaya açılmıştır.