Hareketli Tipografi
Yazının icadından itibaren yazı ile teknoloji arasında çok önemli bir ilişki bulunmaktadır. Tarih boyunca yazıyı biçimlendiren en önemli etkenlerden bir tanesi teknolojidir. Yazının ne ile ve nereye yazıldığı, yazının biçimiyle doğrudan ilişkilidir.
20. Yüzyılın başında karşımıza çıkan görsel işitsel medyalar ile aynı yüzyılın sonunda karşılaştığımız dijital medyalar yazı için farklı olasılıkların ortaya çıkmasını sağlamışlardır.
İlk hareketli tipografi örnekleri film jeneriklerinde karşımıza çıkmaktadır. 1990’ lı yılların ardından dijital teknolojilerin ve internetin ortaya çıkmasının ardından, bilgisayar, akıllı telefon, tablet bilgisayar gibi dijital ekranlar yazı ve tipografi için önemli mecralar haline gelmişlerdir.
Animasyon yazılımlarının gelişmesi, metropollerde bulunan büyük boyutlu led ekranların artması, sosyal medya mecralarının video dosyalarını desteklemeye başlaması gibi gelişmeler hareketli tipografinin daha görünür hale gelmesini sağlayan diğer gelişmelerdir.
Hareketli Görüntü ve Yazı
Hareketli görüntünün kayıt altına alınması ve gösterilebilmesi ilk olarak 1895 yılında gerçekleşmiştir.
Bilinen ilk film gösterimi Lumierre Kardeşler tarafından 1895 yılında Paris ’te gerçekleştirilmiştir. Bu gösterimde fabrikadan çıkan işçiler ve istasyona yaklaşan tren gibi kayda alınmış bir dizi video arka arkaya ekranda görünmektedir.
Sinema ve filmler, hareketli tipografi açısından da oldukça önemlidir. İlk hareketli tipografi örnekleri film jeneriklerinde karşımıza çıkmıştır.
Yazı erken dönem sinema filmlerinde yazı çok önemli bir rol oynamaktadır. Sinemanın ilk yıllarında görüntü ile ses aynı anda kaydedilemediği ve gösterilemediği için, yazı sessiz filmlerin içinde önemli bir iletişim aracı olarak işlev görmüştür.
Sinemadaki ilk hareketli tipografi örnekleri ise film jeneriklerinde görülmektedir. Bu jeneriklerde çoğunlukla ekrana yakınlaşan ya da uzaklaşan, sağdan sola ya da soldan sağa hareket eden tipografik kompozisyonlar karşımıza çıkmaktadır.
Film Jenerikleri, Saul Bass ve Hareketli Tipografi
Film jenerikleri ve filme bir başlık ekleme pratiği, filmin icadından kısa süre sonra, eser sahibinin kendi ismini ve eserine verdiği adı izleyiciye iletme isteğiyle ortaya çıkmış, günümüzde ise sinemanın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir.
1950’ li yıllardan itibaren grafik tasarımcılar film ekiplerinin ayrılmaz bir parçası olarak görülmeye başlanmıştır. Bu alandaki öncü isim ise Saul Bass ’dır. Bass, ilk jeneriğini Otto Preminger ’in filmi olan “Altın Kollu Adam ” için tasarlamıştır. Bass ’ın hem jeneriğini hem de afişini aynı görsel dille tasarladığı bu film, modern grafik tasarım ile sinemanın birleştiği ilk yapımdır.
Televizyon ve Hareketli Tipografi
Televizyonun geniş kitleler tarafından kullanılmaya başlamasıyla sinema sektöründeki jenerik mantığı televizyon ekranlarına da aktarılmıştır.
Hareketli tipografi özellikle reklam sektöründe oldukça sık kullanılan işlevsel bir yöntemdir.
Hareketli tipografi ve animasyon teknikleri ile tasarlanan reklamlar maliyet açısından oldukça önemli avantajlar sağlayabilmektedir.
Dijital ve Etkileşimli Tipografi
İlk etkileşimli tipografi örnekleri bilgisayar teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte karşımıza çıkmaktadır.
Bilgisayar teknolojileri açısından en önemli gelişme ise 1995 yılında internetin genel kullanıma açılmasıdır. İnternet tipografiyi de oldukça etkilemiştir.
İlk değişen metnin kendisi olmuştur. Daha önce basılı durağan metnin yerini, “hiper metin ” (hyper text) adını verdiğimiz, etkileşimli bağlantılar (link) ile birbirine bağlanabilen, güncellenebilen, hareket edebilen dijital metin türü almıştır.
Hiper metinler birbirleri arasında verilebilen sonsuz sayıda bağlantı ile örümcek ağına benzer bilgi ağları ortaya çıkartırlar. Bu sayede okuyucular benzer metin ve bilgilere kolaylıkla ulaşabilirler.
Hareketli Afiş ve Tipografi
Hareketli afiş alanında ilk örnekler İsviçreli tasarımcı Felix Pfaffli (Studio Feixen) tarafından tasarlanmıştır.
Pfaffli ’nin 2010 yılında tasarladığı “Random Walk” afişi, hareketli afişin ilk örneklerinden biri olarak karşımıza çıkar.
Pfaffli, 2014’ de Dünyanın en büyük led ekranının bulunduğu Shanghai ’deki bir gökdelenin cephesi için “Shanghai ” çalışmasını tasarlamıştır. En bilinen çalışmalarından bir tanesi ise 2017 yılında bir müzik festivali için tasarladığı “Oto Nove Swiss ” afişidir. Bu afiş hareket, ses ve etkileşimin izleyiciye bir arada sunulduğu ilk çalışmadır.
Ülkemizde ise ilk hareketli afiş çalışmaları 2017 yılında yapılmıştır. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Grafik Bölümü tarafından “Tasarım Eğitiminde Açılımlar ” başlığıyla düzenlenen Grafist 21 etkinliği için, Erman Yılmaz ve Sarp Sözdinler tarafından tasarlanan, hareketlendirmesini ise Kağan Kaya’ nın yaptığı çalışma ülkemizdeki ilk hareketli afiş tasarımı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Aynı yıl Gökhan Pahlı ’nın İzmir Kültür, Sanat ve Eğitim Vakfı, Müziksev Sahnesindeki etkinlik için tasarlanan “ İkisi Bir Arada ” afişi; yine Erman Yılmaz ve Kağan Kaya tarafından tasarlanan “ Kadıköy Mural İstanbul Street Art Festival ” afişi; Sarp Sözdinler tarafından tasarlanan “istype ” etkinlik afişi; Zafer Lehimler tarafından tasarlanan “Reggae Müzik, Kral Serisi ” afişi ülkemizde tasarlanmış ilk hareketli afiş örnekleri olarak karşımıza çıkmaktadır.