Tasarım Düşüncesine Yaklaşımlar
Homo sapiens (bilge insan) nesline kazınan ilk bilişsel yazılımın izlerinden günümüze uzanan ve İnsanlık tarihinde gittikçe daha hızlı ilerleyen buluşlar en yeni fikirleri besleyerek bir yenileştirim (inovasyon) toplumuna dönüştüğümüz fikrini besliyor.
Tarihsel yenilikler bize net bir tablo çiziyor: artık büyük yenilikler arasındaki zaman hızla daralıyor.
Nesiller arasındaki bilgi birikimi aktarımı yollarının tekilleşmesi toplumsal ve bireysel anlamda “düşüncemiz” yani “bilincimiz” üzerinde gittikçe daha etkili oluyor.
Günümüzde tasarımcılar artık, değişim eylemlerini planlarken kendi proje sınırlarını yaratıcı strateji ve yönelimlerden daha çok teknoloji ve pazar kullanımına, hatta organize üretim sistemlerinin evrimi ile sosyal ve kültürel tüketim piyasasının dinamikleriyle bağlantılı görüyor.
Tasarım terimi zaman içinde planlamayı, görsel stili, işlevi, problem çözmeyi vb farklı durumları ifade etmek için kullanılmıştır.
Tasarım artık daha geniş bir anlam ifade ediyor. Steve Jobs'un sonra söylediği gibi, Tasarım "sadece bir şeyin nasıl göründüğü ve hissettirdiği" değildir, onun "nasıl çalıştığı" anlamına da gelir.
Tasarım’ın Türkçedeki karşılıkları düşünce, maksat, niyet, plan, zihindeki canlandırma, biçim, zihinsel temsil, ilk taslak gibi kavramlarda ifade bulabilir.
İngilizcesi olan “design” ise özellikle niyet, planlama, estetik, yöntem, meslek gibidir.
Tasarım “anlamlı” bir düzen için ortaya konulan bilinçli ve sezgisel bir çabadır.
Tasarım 21. Yüzyıl ortası küresel toplumsal hareketlerin etkisiyle ve dijital teknolojinin yükselişiyle birlikte, “insan merkezli” şeyler yapmak anlamına gelmeye başlamıştır.
Tasarım düşüncesi dediğimiz şey: geleneksel olarak tasarımın kapsamı dışında kalan sorunları çözmek için belirli bir dizi tasarım yöntemini kullanmaktır.
Tasarım düşüncesinin beş adımı “Empati Kurma(Empathize)”, “Tanımlama”, “Düşünme”, “Prototip” ve “Test” adımlarıdır.
1946'da MoMA'da, yeni zanaatları için standartları, ilkeleri ve eğitim gerekliliklerini benimseyebileceklerini tartışmak üzere “Endüstriyel Tasarım, Yeni Bir Meslek Konferansı” için bir araya gelmiştir.
Tasarım düşüncesinin ve tasarımın, herhangi bir nesneden, ortamdan veya çıktıdan kopuk, yüzen bir gösteren olarak tanrılaştırılmasına nasıl ulaştığının öyküsü, II. Dünya Savaşı ile başlar.
II. Dünya Savaşından sonra Grafik tasarım ayrı bir zanaat olarak kabul edildi.
Savaştan sonraki yirmi yıl boyunca, Amerikalı ve İngiliz entelektüeller tasarımın ne olduğu hakkında sorular sormaya başladılar. Kelime ne anlama geliyordu? Ne tasarım sayılırdı ne değildi?
Berkeley'de Churchman, “tasarımın hemen hemen herkes tarafından, en azından bazı zamanlar, her yerde ve her yerde uygulanan bir faaliyet olduğu ve insanların bu konuda nasıl hareket ettiği hakkında genelleştirilebilir gözlemler olabileceği”fikrini ortaya attı.
Christopher Alexander, 1964'te Formun Sentezi Üzerine Notlar'I yayınladı. 60'ların başında Alexander ve Churchman “metodolog” meslektaşları tasarım sürecinin tamamen kataloglanabileceği, tanımlanabileceği ve rasyonelleştirilebileceği inancını paylaştı.
Rittel'in West'in 1967'deki seminerinde paylaştığı makaledeki ifadesiyle “öncelikle asıl sorunun her zaman belirsiz olmasıydı. Bu problemlerin de doğru veya yanlış cevapları yoktu, sadece daha iyi veya daha kötü çözümleri vardı.”
1987'de Peter Rowe, Design Thinking adlı tasarımcıların etnografik bir çalışmasını yayınladı. Rowe’a göre aslında hiç kimsenin “tasarım odaklı düşünme” içinde olmadığı ve tasarım yapmanın tek bir yolunun olmadığı yaygın bir kanı haline gelmişti.
Tasarım odaklı düşünme, genellikle, bir kişiyi deneme, modeller oluşturma ve prototip oluşturma, geri bildirim toplama ve yeniden tasarlama fırsatlarına dahil eden analitik ve yaratıcı bir süreç olarak tanımlanır.
Tasarım ister problem çözme ister problemi yeniden çerçeveleme veya diyalojik bir süreç olsun, tasarımı "eylemdeki yansıma" modunda mı yoksa orijinal alışılmış düşünce, eylem ve davranış biçimleriyle mi yaptığımızın farkında olmamız gerekir.
Yakınsak düşünme, bilgi ile yakından bağlantılıdır. Açıkça tanımlanmış bir soruya en iyi veya doğru cevabı elde etmeye yöneliktir.
Iraksak düşünme ise mevcut bilgiden çoklu veya alternatif cevaplar üretmeyi içermektedir
Tasarım kültürünün kademeli olarak geliştirilebilmesi, bir öğrenen ekip ve organizasyonda tasarım düşüncesinin ve sistem düşüncesinin geliştirilmesi yoluyla olur.
İleriye dönük tasarım yaklaşımını benimseyen kullanıcı -tasarımcılar, tasarım ve sistemler hakkındaki düşüncelerinin içsel devrim geçirdiği bir tasarım sürecine dahil olabilirler. Böyle bir iç devrim, dış öğrenme, öğretim ve eğitimsel dönüşümle dinamik olarak etkileşime girecektir.
İç devrimimizi geliştirmek için, iç sistemlerine gerçekten bütünsel, sistemik bir bakış açısı getirmeli ve iç sistemlerimizi dış sistemlerle ilişkilendirmeli ve ayrıca aradaki sınırı çözmeliyiz.
Geriye doğru tasarım, amaca yönelik olarak yapılan bir iş analizi olarak da düşünülebilir.
İnsan Odaklı Tasarım tasarım sürecinde insanı odak noktasına koyan, doğrudan ya da dolaylı olarak insandan elde ettiği psiko -sosyal ve fiziksel hareket eden bir yaklaşım ortaya koymaktadır.