Yeni Çağ Tarihi’nin Kapsamı ve Kaynakları

Arşiv Kaynakları

Yeni Çağ tarihi alanına ait arşiv vesikalarının büyük çoğunluğ İstanbul'da Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivleri ’nde bulunmaktadır. Ayrıca Ankara Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşivleri ile yine Ankara'da Vakıflar Genel Müdürlüğü ’ne ait arşivler Osmanlı Devleti'nden kalan arşiv vesikalarını barındırırlar. Bu kurumlara ait arşivler Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı çatısı altında faaliyet yürütmektedirler.

Bu arşivlerde muhtelif şekillerde tasnif edilmiş birçok döneme ait milyonlarca belge bulunmaktadır.

Osmanlı Tarihinin Kaynaklarında Resmî Tarih Yazıcılığı

Osmanlı Devleti'nde resmî tarih yazıcılığı her ne kadar akla ilk önce vakanüvistliği getirse de resmî tarihçilik açısından vakanüvislik, Fatih zamanında ortaya çıkıp XVII. yüzyılın başlarına kadar devam eden ve Kanunî Sultan Süleyman döneminden itibaren de bir memuriyet haline dönüşen şehnâmecilik geleneğinin bir devamıdır. Bu nedenle Osmanlı Devleti'nde var olan resmî tarih yazıcılığını; şehnâmecilik ve vekâyinüvislik olarak iki ayrı dönemde incelemek gerekir.

Osmanlı tarih yazıcılığı içerisinde Şehnâme yazıcılığı, Fatih Sultan Mehmet döneminde başlar. Fatih, devrin müelliflerinden Şehdî ’yi, tarihi hadiseleri yazması için görevlendirmiş ancak müsbet bir sonuç alınamamıştı. II. Bayezid devrinde şehnâmecilik ilk ürünlerini İdris -i Bitlisî ve İbn -i Kemal'in kaleme aldığı eserlerle vermiştir. II. Bayezid'in emri ile kaleme alınan Heşt Bihişt adlı Farsça eserinde İdris -i Bitlisî, ilk 8 Osmanlı padişahını anlatır.

XVI. yüzyılda vakanüvis unvanı tarih yazıcıları için kullanılmaya başlamış olmakla beraber, Divân -ı Hümâyûna bağlı ilk görevli Naimâ olmuş, Raşid ile beraber bu devamlılık kazanmıştır. Halepli Mustafa Naimâ vakanüvis olarak 1574 -1660 yılları arasında cereyan eden olayları yazmıştır. Naimâ'dan sonra gelen Şefik Mehmet Efendi de bürokrasi kökenlidir ve Edirne Vakası ’nı ağır ve ağdalı bir dille kaleme almış, bu nedenle eser için birçok şerh yazılmıştır.

Osmanlı Devleti ’nde resmî tarih yazıcılığı dışında döneme ait bütün olayları anlatmak yerine belli bir savaş veya kişiyi anlatan eserler de verilmiştir. Bir veya daha fazla sefer ve savaşın konu edildiği eserler gazanâme, zafernâme, sefernâme, fetihnâme gibi isimler de almakta, seferlerle ilgili ayrıntılı bilgiler ihtiva etmektedirler.

Osmanlı Tarihi ile ilgili sefernâmeler, Osmanlı Devleti ’nin ilk yıllarından itibaren yazılmıştır. Seferlerle ilgili tafsilatlı bilgiler vermeleri nedeniyle Osmanlı Tarihi araştırmalarında önemli bir yere sahiptirler. II. Bayezid devri müelliflerinden Safayî ’nin Fetihnâme -i İnebahtı ve Moton adlı eseri, kendisinin de katıldığı İnebahtı ve Modon Seferleri'ni konu eder.

Osmanlı Tarihi'nde, padişahların dönemini müstakil olarak anlatan eserlerin ilk örneklerine I. Selim döneminde görmekteyiz. Dönemin padişahına izafeten Selimnâme olarak adlandırılan bu eserler, resmî tarih yazıcılığının dışında özel tarihler içerisinde değerlendirilir. Bu türde yazılan eserlerin en önde gelen müelliflerinden biri İdrisî Bitlisî ’dir.

Sultan Selim ’den Sonra Osmanlı tahtına geçen Kanunî Sultan Süleyman ve döneminde yaşanan olaylarla ilgili hususi eserler de yazılmıştır. Belgrad ve Rodos fetihleri üzerine yazılan tarihler, dönemin ilk eserleridir. Tabib Ramazan, er -Risale el -Fethiyye es -Süleymaniyye isimli eserinde, bazı Macar kaleleri ile Belgrad'ın fethini anlatmaktadır. Sa'yî'nin Feth -i Kal'a -i Belgrad'ı, Kanunî'nin 1521 'de Belgrad'ı fethini anlatan kısa bir eserdir.

XVIII. yüzyılın ilk çeyreğinde Osmanlı tarihçiliğinin en önemli eserlerinden bir kısmı kaleme alınmıştır. Abdullah bin İbrahim el -Üsküdârî'nin Vâkıat -ı Ruzmerre'si 1688 -1693 yılları arasını, Silahtar Fındıklık Mehmed Ağa, Kâtip Çelebi'nin Fezlekesine zeyl olarak hazırladığı Silahtar Tarihi isimli eseri, 1654 - 1694 yılları arasını anlatmaktadır.

XVIII. yüzyılda padişahın günlük gündeminin aktarıldığı rûznâmelerde onun resmî hayatıyla ilgili bilgiler yer alır. Belirli bir plan içerisinde saray içi veya dışındaki faaliyetler ve mekânlar kısaca açıklanır. Ruznâmelerde imparatorlukta ve İstanbul’da, kışlık veya yazlık saraylarda cereyan eden çok önemli gelişmeler, kabuller, politik gelişmeler, merasimler, doğumlar ve doğal afetlerden de bahsedilir.

Osmanlı elçilerinin yazdığı ilk elçilik raporu Fatih Dönemi'nde Avusturya'ya elçi olarak giden Hacı Zağanos'a aittir.

Türk dünyasının en değerli seyahatnâme ürünü, dünyadaki emsalleri içerisinde de oldukça seçkin bir yere sahip olan Evliya Çelebi'nin Seyahatnâme’sidir. Evliya Çelebi'nin 1630'lu yıllarda İstanbul'dan başlayarak 1681 yılına kadar Osmanlı topraklarında yaptığı seyahatleri içeren eser, Evliya Çelebi’nin çeyrek yüzyıla yakın bir zaman içerisinde gezdiği yerlerde yaşayan insanlarla ilgili her türlü muhtevayı içinde barındırır.

Osmanlı Devleti'nde Nişancılar tarafından tedvin edilen kanunnâmeler, ihtiyaç duyulan birçok alanda padişahın emir ve fermanı ile çıkarılmış olan kanun ve nizamların bir araya toplanması suretiyle oluşmaktaydı. Osmanlı Devleti siyasi açıdan hızla büyüdüğü kuruluş yıllarında fethedilen bölgelerin kanunlarının bir müddet daha uygulanmasına izin vermekteydi.

Surnâme, Osmanlı döneminde padişah çocuklarının doğum ve sünnet törenleriyle padişah kızlarının düğün törenlerini anlatan edebî eserlere verilen isimdir. Bu türün ilk örnekleri XVI. yüzyılın ikinci yarısına ait olup İntizâmî Sûrnâmesi'nde, III. Murad'ın şehzadesi III. Mehmed için 1582 yılında yapılan sünnet düğünü anlatılmaktadır.

Münşeat mecmuaları, tarih incelemeleri için önemli kaynak malzemelerini içinde barındırır. Bu mecmuaların bir kısmı Divan -ı Hümayun veya kadılık müesseselerinde kâtip olarak çalışacaklara eğitim amacıyla hazırlanmış olan yazışma derlemeleri olmakla beraber önemli bir kısmı siyasi ve idari yazışmaların toplandığı eserlerdir.

Osmanlı Tarihi kaynakları içerisinde biyografi çalışmaları kendine has bir yere sahiptir. Her ne kadar ilk biyografiler kuruluştan sonra geç bir tarihte yazılmış olsalar bile kendilerine ait bir üslup ve süreklilik kazanmışlardır. 1538'de Sehî’nin Heşt Bihişt’i, Osmanlı şairlerinin biyografilerini toplayan ilk tezkiredir.

Kitâbeler, câmi, medrese, hastahâne, çeşme ve köprü gibi mimarî eserlerin görülebileceği yerlerine genellikle celi hat ile yazılan veya kazılan yazılardır. Bu yazılar, devrin san’at ve estetiği bakımından önemli oldukları gibi, üzerinde yazılı bulundukları eserlerin bânileri hakkında bize bilgi verirler.