Dünyada ve Türkiye’de Tarih Yazıcılığının Gelişimi

Dünyada Tarih Yazıcılığının Gelişimi

Dünyada tarih yazıcılığı, Antik Yunan ve Roma tarih anlayışı ekseninde gelişti.

Antik Yunan ve Roma'da Tarih Yazıcılığının Gelişimi: Homeros’la başlatılan ve Herodotos ile Thukydides’in çalışmalarıyla sonlandırılan Antik Yunan tarihçiliği, Roma Dönemi tarih yazıcılığının da temelini oluşturdu. Roma’da tarih yazımı “annales”lerle başladı.

Orta Çağ Avrupası’nda tarih yazıcılığı; "Kilise tarihçiliği" şeklinde devam etti.

Orta Çağ İslam Dünyasında Tarih Yazıcılığı

Ortaçağ İslam dünyasında ise Hz. Muhammet’in hayatını ve faaliyetlerini konu alan siyer ve megazi türünde eserler kaleme alındı.

İslam dünyasındaki tarih çalışmaları, İbn Haldun’un eserleriyle doruk noktasına ulaştı.

Rönesans, Reform ve Aydınlanma Dönemleri Tarih Yazıcılığı

Rönesans Dönemi'nde eskiçağ düşünürlerine dayalı “hümanist tarih anlayışına” bağlı olarak, insan eylemleri önemsenmiş ve insandan hareket ederek tarihe yaklaşımda yeni bir anlayış oluşmuştur.

Reform Dönemi'nde tarih, hümanistlerden farklı yorumlanmış ve tarih yeniden “Tanrının yapıtı” olak görülmüş, tarih yazıcılığında da “Hristiyan ahlakı ve eğitimi açısından niteliği” üzerinde durulmuştur.

Aydınlanma dönemlerinin anlayışı ise sonraki süreçte gelişecek olan tarih yazıcılığını önemli ölçüde etkilemiştir. Voltaire, Vico, Kant, Hume, Gibbon gibi isimler Aydınlanma tarihçiliğinin büyük isimleri olmuştur.

Modern Tarih Yazıcılığının Gelişimi

Aydınlanma Çağı ile birlikte tarih düşüncesinden dinî unsurlar kaldırılarak XIX. ve XX. yüzyıllarda tarih yazımında önemli değişimler yaşandı.

Daha önce felsefe ve edebiyatın içinde kendine yer edinmiş olan tarih, XIX. yüzyıl itibarıyla ayrı bir disiplin hâline geldi.

XIX. yüzyılda tarih yazımını yönlendirenlerin başında Alman tarihçi Leopold von Ranke gelmiştir. Ranke Devrimi olarak nitelendirilen Ranke’nin modern kaynak temelli tarih yazıcılığı ortaya çıkmıştır.

XIX. yüzyılda tarih yazıcılığında ciddi bir değişim yaşanması sonucu, artık tarihçiler, tarihî olayları incelerken daima “Neden ve nasıl oldu?” sorularıyla “araştırıcı tarihçilik” anlayışını geliştirdi.

Sosyal Tarih Yazıcılığının Gelişimi

XIX. yüzyılın sonlarına doğru geçmişin tarihçi tarafından “tarihin olduğu gibi yeniden inşa edilmesi” düşüncesine yönelik eleştiriler ortaya çıktı.

XX. yüzyıla gelindiğinde tarih yazımını en çok etkileyen oluşum, 1920’lerde Fransa’da Annalles Okulu’nun kurulmasıyla gerçekleşti.

March Bloch ve Lucien Febvre öncülüğündeki kurulan Annales Okulu, Toplumsal ve İktisadi Tarih Dergisi ile sosyal tarih anlayışını başlattı.

Türkiye'de Tarih Yazıcılığının Gelişimi

Türkiye'de tarih yazıcılığının gelişiminde önceki dönem kaynakları önemli ölçüde etkili oldu.

Orta Asya Türk tarihinin kaynakları, Türkiye'de tarih yazıcılığının başlatıldığı Osmanlı Devleti için örnek teşkil etti.

Osmanlı Devleti'nde Tarih Yazıcılığının Gelişimi

Osmanlı Devleti’nde tarih yazıcılığı, devlet politikası doğrultusunda yöneticilerin yaşamları, başarıları, siyasi ve askerî olayların anlatılması şeklinde bir gelişme gösterdi.

XV. ve XVIII. yüzyıllar arasındaki Osmanlı Devleti’nin geleneksel anlayışı ile ilk başlangıçta menakıbname, gazavatname ve şehname eserleri ortaya çıktı.

XVIII. yüzyılda Divan -ı Hümayun’a bağlı vakanüvislik teşkilatı kurularak resmî tarih yazıcılığı başladı.

XX. yüzyılda “Tarih -i Osmanî Encümeni” kuruldu ve bilimsel tarih yazıcılığının temelleri atıldı.

Cumhuriyet Dönemi ve Sonrasında Tarih Yazıcılığının Gelişimi

Cumhuriyet Dönemi tarihçilik anlayışı Türkiye tarihini, dünya tarihi ile bağlantılı olarak incelemek esasına dayandırıldı.

"Türk Tarih Tezi" çerçevesinde Türk Milleti’nin kimliğini tanıtmak, Türk tarih ve medeniyetini bilimsel yöntemlerle araştırmak için 1931’de “Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti”ni kuruldu.

Tarih eğitimi de önemsenerek ders kitapları hazırlandı.

1960 Darbesi’nden sonra ise hümanist tarih anlayışı ve yoğun batıcılık görüşünün aksine Türk -İslam Sentezi fikri benimsendi.

Dünyada gelişen sosyal tarih anlayışı Türkiye’yi de etkiledi. Bu anlayış, Fuat Köprülü, Ömer Lütfi Barkan, Mustafa Akdağ ve Halil İnalcık gibi Türk tarihçileri tarafından temsil edilmiştir.