Suçlu Davranışı: Bireysel, Psikolojik ve Biyolojik Yaklaşımlar

Suç, insanlık tarihi kadar eski ve evrensel bir olgudur. Her toplumda görülen suç olgusu geçmişten günümüze varlığını devam ettirmektedir. Ancak suçun tanımı, içeriği ve suç teşkil eden davranışlar zaman içinde ve toplumdan topluma değişmektedir.

Suç, olumsuz bir sapma biçimidir ve toplumun sürekliliği ve varlığını tehdit eder. Suç, toplumda var olan düzeni bozar ve tehlike arz eder.

Geçmişten günümüze suçun ne olduğu, bireyleri suç işlemeye iten davranışların ne olduğu ve suçun nasıl önleneceği konusunda pek çok düşünce ortaya atılmıştır. Suçun bilimsel bir olgu olarak incelenmesi ise modern döneme rastlar.

Geleneksel toplumlarda daha çok yazılı olmayan kurallar çerçevesinde ele alınan suç, modern çağla birlikte bilimin konusu olmuştur.

Suç, toplumdan topluma ve zamana bağlı olarak değişir ama suç her dönem var olan bir olgudur. Toplumlar değiştikçe suç davranışları da değişmekte ve günümüze doğru artmaktadır. Bu nedenle suçlu davranışının altında yatan nedenleri bulmak farklı bilimsel disiplinlerin konusu olmuştur.

Suç davranışını açıklamaya yönelik geliştirilen teoriler; bireysel, biyolojik, psikolojik ve sosyolojik olmak üzere dört ana başlık altında toplanmaktadır

Bireysel teoriler; Klasik Ekol, Neo-klasik Ekol, Pozitif Ekol ve Coğrafi Ekol olmak üzere dörde ayrılır.

Klasik Ekole göre; suç, bireyin bilerek ve isteyerek yaptığı bir eylemdir ve kâr-zarar hesabına dayanır. Suçu önlemenin yolu cezayı artırmaktır.

Neo-klasik okulda suçun bireysel bir tercih olduğunu söyler. Ancak suçu önlemenin yolu suçu oluşturan şartları ortadan kaldırmaktır.

Pozitif ekole göre; suç, bilimsel metod ve deneysel araştırmalarla ele alınmalıdır. Bu okul, suçlu davranışın biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin bir sonucu olarak ortaya çıktığını iddia etmektedir.

Coğrafi Ekole göre coğrafi etmenler suçlu davranışı üzerinde etkilidir. İklim, topoğrafi, doğal kaynaklar, yerleşim yeri gibi coğrafi etmenlerin suç üzerinde etkisi vardır.

Biyolojik teoriler, suçu bireyin kontrolü dışında ortaya çıkan bir durum olarak görürler. Biyolojik teorilere göre; suçlu birey, biyolojik ve genetik bakımdan sahip olduğu kusurlar yüzünden suça yatkındır.

Erken dönem biyolojik yaklaşımlar, fizyolojik kusurlarla suç ilişkisini araştırıken çağdaş biyolojik yaklaşımlar, daha çok, genetik ve kalıtımsal faktörlere odaklanmıştır.

Psikolojik teorilere göre bireylerin sahip olduğu psikolojik özellikler doğrudan ya da dolaylı olarak suça neden olabilir.

Psikolojik teorilere göre suça neden olan şey bireyin içinde meydana gelen çatışmalar ve çalkantılardır. Bu problemler çocukluk döneminde ortaya çıkar ve yaş ilerledikçe karakterin bir parçası olur. Bu nedenle problemi çözmek için bireyin yaşadığı sorunlara yoğunlaşmak gerekir.

Psikanalitik teoriye göre id, ego ve süperego arasındaki dengenin bozulması suça neden olur.

Yapılan araştırmalar zekâ ile suç arasında doğrudan bir ilişki bulamamıştır.

Hiperaktivite, saldırganlık, kendini kontrol edememe gibi bazı kişilik özellikleri suça neden olabilir.

Ahlaki gelişim kuramına göre suçlular ahlaki gelişimini tamamlayamamışlardır.