Beceri Öğrenimi ve Bilişsel Gelişim
Hafıza kısaca bir şeyi hatırlama yeteneği olarak tanımlanmaktadır. Hafıza, stratejilerinin yaşla birlikte geliştiğini ve bellek performansının bellek stratejilerinin kullanımıyla yakından ilişkili olduğunu ortaya koymuştur.
Bilmek ve yapmak arasındaki ilişkinin bir başka yönü de bilginin rolüdür beceri edinimine eşlik eder. Uzmanlar uzun yıllardır iyi öğrenilmiş becerilerin beceriler otomatik hale gelir.
Bilişsel gelişim, bilinçli olarak anlama, anlama ve anlayışlarını yetişkin terimleriyle ifade etme yeteneğinin ortaya çıkması olarak tanımlanır. Bilişsel gelişim, bir kişinin genetik ve öğrenme faktörlerinin ilişkileri yoluyla dünyasını nasıl algıladığı, düşündüğü ve anladığıdır.
Piaget'in teorisinin merkezinde, bilişsel gelişimin, her biri giderek daha karmaşık ve soyut düşünce düzeyleriyle karakterize edilen dört farklı, evrensel aşamadan meydana geldiği ilkesi yer alır. Bu aşamalar her zaman aynı sırada gerçekleşir ve her biri bir önceki aşamada öğrenilenlerin üzerine inşa edilir. Bunlar duyusal motor dönemi, işlem öncesi dönem, somut işlemler dönemi ve soyut işlemler dönemi olarak ayrılmıştır.
Değişen çevre koşullarına uygun olarak beklenilen davranışın sergilenmesi bilişsel gelişim süreçleri sonucunda ortaya çıkan öğrenme kavramının doğru ve sistemli bir şekilde hayata geçirilmesi ile mümkündür.
Piaget, çocukların çevrelerine nasıl tepki verdikleriyle ilgilenerek bir çocuğun bilgisini şemalardan, geçmiş deneyimleri düzenlemek için kullanılan ve yenilerini anlamak için bir temel olarak kullanılan temel bilgi birimlerinden oluştuğunu öne sürmüştür.
Vygotsky sosyal ortamların ve öğrenmenin yakından iç içe olduğunu iddia etmiştir. Bu nedenle, sosyal bağlamda etkili olan stratejiler belirlenmeli ve uygulanmalıdır. Her bireyin kültürünün, benzersiz güçleri, dili ve önceki deneyimleri tarafından yaratıldığını da belirtmek önemlidir. Öğrencilerin bilgi edinme yollarından biri, problem çözme becerilerini ve gerçek hayattaki görevleri içeren etkinliklerde akranları veya danışmanlarıyla işbirliği yapmalarıdır.
Vygotsky’e göre bu iki durum arasında ortaya çıkan fark çocuğun yakınsal gelişim alanıdır. Bu kavramın diğer bir adı da gelişmeye açık alandır. Bir rehber veya çevre desteği ile çalıştığında çocuktaki öğrenme daha fazla olacak potansiyel beceri bilgi daha fazla ve rahat biçimde ortaya çıkacaktır.
Bruner’e göre baba, anne, öğretmen ve toplumun diğer üyeleri çocuğa bilgiyi öğretmelidir. Sadece bir kültür içine doğmak, tam bir bilişsel gelişim için yeterli değildir. Öğreticiler, kültürü yorumlayarak çocukla paylaşmalıdır. Bu nokta, Vygotsky’nin kuramında da önem taşımaktadır. Bruner’e göre öğrencinin öğrenmeye aktif katılımı ancak buluş yoluyla öğretim ile mümkündür. Buluş ya da keşfetme yaklaşımı belli bir problemle ilgili verileri toplayıp, analiz ederek soyutlamalara ulaşmayı sağlayan, öğretimde öğrenci aktifliğine dayalı, güdüleyici bir öğretim yaklaşımıdır.
Bruner’e göre öğretmenin rolü paketlenmiş bilgiyi öğrenciye sunmaktan çok, öğrencinin kendi kendine öğrenebileceği ortamı oluşturmaktır.
Beynimiz hayatın her alanında bilişsel becerileri kullanarak dışarıdan gelen bilgileri ele alır ve işler. Yani, dışarıdan gelen bilgileri kullanabilme gücümüzü, bilişsel becerilerimiz belirler.
Bilişsel Beceri, sürdürülebilir ve aktarılabilir. Yani, çalışma kazanımları öğrencinin gündelik ve akademik hayatına transfer olur. Böylelikle, okul sistemiyle beraber müdahalenin etkisi de devam eder.
Bilişsel Beceri, öğrencilere gelişim zihniyeti aşılar. Böylelikle öğrenciler zorluklar karşısında pes etmek yerine gelişim odaklı ilerler. Bu da psikolojik sağlamlık ve öz güven kazandırarak, onların duygusal gelişim alanında da güçlenmesini destekler.