Sportif Aktivitelerin Kökeni ve İlk Çağ Uygarlıklarında Spor
Sportif Aktivitelerin Kökeni
İlk fiziksel aktiviteler beslenme, barınma ve korunma amaçlı vücudun uzuvlarıyla yapılanlardır. Yürüme ve koşu en temel hareket formlarındandır. İnsanın saldırı ve savunma biçimleri güreş ve boksun ilk evreleri olarak kabul edilebilir. Hayvanların insanlara üstün olduğu dönemde bedensel aktiviteler, ön uygulamaları yapılmadığı ve bedeni geliştirme düşüncesi olmadığından sportif eylem olarak nitelendirilemez.
Avcı-Toplayıcı Topluluklar (MÖ 70 bin – 7 bin)
Mızrak ve zıpkın gibi aletlerin icadı, av veriminde artış ve savunma güvenliği sağlanmıştır. Kemik ve fildişinden yapılan mızrak uçlarının kullanımı zihinsel gelişimin göstergesidir. Süreç, mızrak atacağı (atlatl) gibi aletlerin geliştirilmesini sağlamıştır. Antik mağara resimlerindeki mızrak izleri, av öncesinde antrenman olarak hayvan resim ya da kabartmalarına atışlar yapıldığını göstermektedir. Son Buzul Çağı’nın ardından ortaya çıkan küçük, hızlı ve hareketli hayvanlara karşı mızrakların ağır ve yavaş kalması, ok ve yayın icadına neden olmuştur. Avcı-toplayıcı toplulukların uygulamalarından hangisinin spor olduğu bir tartışma konusudur. İdealist görüşe göre dans, materyalist görüşe göre ise mızrak (cirit) atma ilk sportif aktivitelerdir.
Neolitik Çağ (MÖ 10 bin – 5200)
Neolitik Çağ’ın tarıma dayalı yeni yaşam tarzının en önemli özelliği yarattığı serbest zamandır. Şehirleşmeyle ortaya çıkan mülkiyet kavramı, toplulukların birbirleriyle mücadelesinin yolunu açmıştır. Toplumlar mülkiyeti ve serveti korumak veya yağmalamak için savaşmaya başlamıştır. Böylece savaştaki becerilere yönelik faaliyetleri açığa çıkmıştır. Bu dönemde sportif uygulamalar savunma ve saldırıya hazırlık amacıyla yapılmıştır.
İlk Çağ Uygarlıklarında Spor
Vücut kültürüne ilişkin ilk izleri Ön Asya’da bulmak mümkündür. Bu uygarlıklar sosyal, kültürel, ekonomik ve sportif alanlardaki pek çok uygulamanın ilk örneklerini barındırmaktadır. Asya’daki uygarlıklar ise Mezopotamya’dan bağımsız kendi kültürel gelişimlerini sürdürmüşlerdir.
Ön Asya Uygarlıkları
Mülkiyet anlayışı ve devlet yapısının gelişmesi sportif aktivitelerin öncelikli olarak savaşa yönelik egzersizler olarak gelişmesine neden olmuştur. Yerleşik hayatın yarattığı serbest zaman sonucu spor eğlence kültürünün bir parçası hâline gelmiştir.
Sümerler
Çivi yazısı barındıran kil tabletler sportif aktivitelere ilişkin ilk yazılı kaynaklardır. İlk yazılı destan olan Gılgamış Destanı sportif uygulamalar içermektedir. Sümerler’de koşu, kuşak güreş, jimnastik, hokey ve polo benzeri oyunlar; binicilik, at arabası yarışları, boks, eskrim gibi sportif aktivitelere rastlanılmaktadır.
Asurlar ve Babiller
Sümer kültüründen etkilenmişlerdir. Fiziksel uygulamalar savaşa hazırlık tabanında yapılmıştır. Okçuluk, binicilik, mızrak ve cirit atıcılığı, boks, güreş, yüzme ve atlı araba etkinlikleri düzenledikleri bilinmektedir. Su altı dalgıçlığı ilk kez Asurlar tarafından uygulanmıştır.
Hititler
Binicilik, atlı sporlar ve at, Hitit kültüründe oldukça önemlidir. Dünyanın ilk antrenman kitabı olan Kikkuli Tabletleri’nde at bakımı ve antrenmanına dair gereken tüm detaylar ayrıntılı biçimde anlatılmıştır. Hititlerin savaşçı yaşam tarzı sportif aktivitelere yansımıştır. Okçuluk, eskrim, boks, güreş, jimnastik, gülle atma, yüzme başlıca sporlardır.
Urartular
Doğu Anadolu’da yaşayan Urartular’da maden işçiliğinde ileri seviyededir. Sportif izler özellikle çeşitli madenlerden yapılan eserlerden izlenmektedir. Urartu sanatında en çok betimlenen hayvan attır. Hipodromlarda at yarışları düzenledikleri, okçuluk alanında uzman oldukları bilinmektedir.
Antik Mısır
Üstün seviyede bir vücut kültürüne sahiptirler. Hiyerogliflerde jimnastik, atlı sporlar, avcılık, boks, güreş, sopa eskrimi, su sporları, dans ve top oyunları, önde gelen faaliyetleri oluşturmaktadır. Bazı mezarların duvarlarında sadece güreşe ilişkin yüzden fazla tutma ve bükme hareketi tasvir edilmiştir. Mısır’ın kurak iklimi bazı top örneklerinin günümüze kadar kalmasını sağlamıştır.
Asya Uygarlıkları
Çin, Hint ve İran uygarlıkları bin yıllar boyu aynı coğrafya üzerinde varlıklarını sürdürmüşlerdir. Böylece çağlar boyu süregelen birikimin bir sonucu olarak kendilerine özgü vücut kültürleri oluşturmuşlardır.
Çin Uygarlığı
Çin, beden eğitimi tarihinin en eski uygulamalarını barındırmaktadır. Çin vücut kültürü üç başlık altında toplanabilir: askerî sporlar, sağlık amaçlı egzersizler, halka yönelik aktiviteler. Askerî amaçlı olarak wushu, atıcılık, boks, güreş, eskrim, atıcılık ve yüzme egzersizleri yapılmıştır. Sağlık yönelimli olarak ortaya çıkan kung-fu adındaki Çin boksu Budizm’in Çin’de yaygınlaştığı dönemde yoga kültürü ile harmanlanmıştır. Çin’deki eğitim sistemi içinde beden eğitiminin önemli bir yeri vardır. Çinliler, komşuları Türkler ile ulusal okçuluk yarışmaları yapmışlardır. Futbol benzeri oyun olan T’su-Chu, MÖ 3. yüzyıldan itibaren yalnızca ayakla oynanmaya başlamıştır. Çin kroniklerine göre oyunun ustaları Türklerdir.
Hint Uygarlığı
Beden eğitimi araçları öncelikli olarak askerî amaçlarla kullanılmıştır. Askerî sınıfın piyade egzersizleri, binicilik, atlı araba ve fil sürme faaliyetlerinin yanında polo oynandığı, kano yarışları yapıldığı bilinmektedir. Ayrıca koşu, okçuluk, güreş, ağırlık kaldırma, yüzme, avcılık, hokey, badminton, boks, eskrim gibi sporların uygulamaları yapılmıştır. Hint kültürünün en önemli ögelerinden biri yogadır. Yoga kültürünün binlerce yıllık pratiğe dayanan bir geçmişi vardır. Yoga egzersizleriyle ruhu eğitmek amaçlanmaktadır. Temel olarak yoga, bir ruh disiplini tekniğidir.
İran Uygarlığı
İran’da beden eğitimi başlangıçtan itibaren askerî hedefler doğrultusunda yapılmıştır. Eğitimin temel ögelerini binicilik, polo, mızrak atma, güreş, boks, okçuluk ve eskrim gibi uygulamalar oluşturmaktadır. İran’ın beden eğitimi sistemi Sparta eğitim sistemi ile benzerlik göstermektedir. Polo sporunun ilk formu olan çevgan en yaygın ve geleneksel atlı spor uygulaması olmuştur.