Spor Felsefesi
Spor, tarih öncesi dönemlerden beri varlığını göstermekle birlikte, felsefenin yeni bir alanı sayılabilir. Akademik bir disiplin olarak spor felsefesinin başlangıcı 1970'lere dayanmaktadır. Felsefe kendi özelliklerine uygun olarak bir bilgi üretme alanıdır.
Spor ve Felsefi Düşünme
Felsefe: Yunanca sevgi anlamına gelen “philo” ve bilgi veya bilgelik anlamına gelen “sophia” kelimelerinin birleşiminden oluşmaktadır. Philosophia kelimesi “bilgi sevgisi” ya da “bilgelik sevgi” anlamına gelmektedir. Felsefenin temeli evreni ve insanı anlamaya yöneliktir.
Spor Felsefesi: Spor felsefesi spora özgü konuların ve sporun doğasının belirli felsefi düzen içerisinde sistematik olarak tartışılması şeklinde tanımlanmaktadır.
İnsan toplulukları, eğlence, dinî inançlar ve siyasi istikrarın sağlanması gibi pek çok nedenle spor yapmıştır. Türklerde ise spor ilk dönemlerde, özel günlerde gösteri olarak yapılmış, sonraki dönemlerde ise savaş hazırlığı ve bedeni güçlü tutmak için yapılmıştır.
Filozoflar Antik Yunanistan'dan beri sporun önemini yansıtmaktadırlar. Sporun insan yaşamı ve kültürü üzerindeki rolü üzerine düşünceler Roma döneminde ve Orta Çağ'da devam etmiştir. Modernliğin erken dönemlerinde spor, olumlu özellikleriyle kamusal yaşamda tekrar önem kazanmıştır. Rönesans Dönemi Avrupa’sında spor, okul öğretim programlarına dâhil edilmiştir. Aydınlanma Dönemi'nde sporun karakter eğitimindeki önemi dikkat çekmiştir. Bu felsefelerden esinlenen Uluslararası Olimpiyat Komitesinin kurucu Baron Pierre de Coubertin olimpik hareketi başlatmıştır.
Spor Felsefesinin Tarihi
Spor felsefesi, özellikle Johan Huizinga’nın Homo Ludens (1938) adlı oyun oynayan insan anlamına gelen oyun felsefesi kitabından esinlenmiştir. 1870'lerden başlayarak spor felsefesi, eğitim felsefesinin bir alt dalı olarak görülmüştür. Ancak 1990’lı yıllarda kendi başına bir çalışma alanına dönüşmüştür. Bu süre zarfında, spor felsefesi “eklektik (seçme) aşama”, “sistem oluşturma aşaması” ve “disiplin olma aşaması” olmak üzere üç aşamadan geçmiştir.
Spor Felsefesinin Konusu
Erken dönem spor felsefesi “analitik felsefe” ve” kıta Avrupası felsefesi” olmak üzere iki bakış açısına sahiptir.
Analitik felsefeciler neyin spor olduğu ile ilgili gerekli koşulların ve özelliklerin neler olduğu üzerine odaklanmışlardır.
Kıta felsefecileri sporun doğası ve bireylerin spor ortamında yaşadıkları deneyimlerin felsefi olarak sorgulamaları ile ön plana çıkmışlardır.
Spor Felsefesinde Perspektifler
Normatif bakış açısının üç yönü olan sporun ne olduğunu yorumlamaya çalışan biçimcilik, gelenekselcilik ve yorumlayıcılık olarak üçe ayrılmaktadır.
Biçimcilik: Biçimcilik sporu yalnızca yazılı kuralların oluşturduğu şekli ile algılar. Biçimciliğe göre spor, onu yöneten yazılı kurallar kümesi ile vardır.
Gelenekselcilik: Gelenekselci bakış açısına göre spor, hem resmî kuralları hem de hem de resmî olmayan kuralları (toplumsal sözleşmeleri) içerir.
Yorumlayıcılık (Geniş işlevselcilik): Sporun sadece kurallardan oluştuğunu kabul eden biçimcilerin ve sporun kurallar ve geleneklerle oluşturulduğunu düşünen gelenekçilerin aksine, yorumlayıcılar sporun kurallar, gelenekler ve bunların temelinde yatan yorumlayıcı ilkelerle oluştuğunu öne sürmektedirler.
Spor Nedir?
Felsefe, bir düşünce ve bilgi üretme alanıdır. Bilgiyi üretmenin temelinde de sorular yatmaktadır. Felsefe yapmanın temelini oluşturan sorular ise genellikle “Nedir?”li sorulardır.
Spor İnsana Özgüdür: Bir spor olayı doğal değildir, doğadan gelmez. Doğada koşma, atlama, zıplama, itme ve çekme gibi hareketler vardır ancak bu hareketlerin kurallı yapılan biçimleri yoktur.
Spor Estetik Bir Eylemdir: Sporda estetik yalnızca birkaç spor dalına özgü değildir. Tüm sporlar bedensel hareket, zarafet, üst düzey birleştirilmiş hareket formları ve drama ile ilgili estetik deneyimler sunmaktadır. Pek çok felsefeciye göre estetik zevk verdiği için sanat olarak da görülmesi gerekmektedir.
Spor Mücadeledir: Sporun en önemli iki duygusu kazanmak ve kaybetmektir. Sporda rekabet edilir ancak spor sadece yarışmalardan oluşmaz. Bu mücadele unsurları da kurallar yardımıyla belirlenmiştir. Çünkü sporun rakibe karşı yarışma olmayan çeşitleri de bulunmaktadır. Doğa ile mücadele de sporun farklı bir yönüdür.
Spor Bir Oyundur: Sporun temel özelliklerinden biri de bir oyun içermesidir. İnsan doğası gereği oyun oynayan bir varlıktır. Hayvanlar için oyun doğal bir gerçeklik olarak hayatta kalmak için varken, insanlar için sembolik bir yaşamdır.
Spor Amacı Kendisi Olan Bir Eylemdir: İnsanın hareketi eyleme dönüştürmesinin ve hareketi insanlaştırmasının vazgeçilmez koşulu ise amaçtır. Eylem bir amacın gerçekleşmesi için araç konumundaysa, burada spor amacı ile yapılmıyor demektir. Ancak bir birey sporu hareketleri en doğru şekliyle öğrenmek ve bedenini şekillendirirken aldığı haz için yapıyor ise burada spor amacı kendisinde olan eylemdir.
Spor Sonradan Öğrenilendir: İnsan doğduğunda bilgisizdir ancak öğrenmek üzerine kurulu bir özelliği vardır. Yaşam dediğimiz gerçeklik de öğrenmeye dayalı bir alandır. Burada öğrenmekten kastedilen, sporu her yönüyle öğrenmek ve öğrendiklerini kullanabilmektir. Doğadaki hareketler spor ortamında tekniklere ve taktiklere dönüşmektedir.