Beden Eğitimi ve Sporun Tarihsel Gelişimi

İlk Çağlarda Spor Tarihi

İlk çağlarda bedensel hareketler hayatta kalmak üzerineydi. Avlanmak, beslenmek, düşmanlara karşı kendilerini ve toplumlarını savunmak ya da saldırmak amaçlı yapılmak durumundaydı. Sümerler, Asurlular, Etiler gibi Ön Asya/Mexopotamya devletleri daha çok savaş temelli sporlar yapıyorlardı. Örneğin, güreş, boks, avcılık, ok atma, yüzme, savaş arabaları ilgili sporları yaptıklarından bahsedilir. Antik Çin genelinde Kung Fu gibi savunma sporları, okçuluk, badminton, dans, futbol, binicilik, eskrim ve güreş gibi diğer fiziksel aktiviteler de vardı. Budizm ve Hinduizmin dinî yapıları Antik Çağ'da Hintlilerin beden eğitimi ve spor anlayışını etkilemiştir. M.Ö. 776'dan M.S. 393'e kadar düzenlenen antik olimpiyat oyunları, her dört yılda bir, Tanrılar Tanrısı Zeus'un onuruna düzenlenen dinî nitelikli bir spor etkinliğiydi.

Avrupa Temelli Spor Tarihi

Fransız bir filozof olan Jean-Jacques Rousseau’ya göre doğal özelliklerle donanmış bir çevreden iyi şekilde yapılacak eğitimle çocuklar merakları uyandırılarak düşünmeye ve öğrenmeye hazır hâle getirilmelidir. Alman beden eğitiminde, GutsMuths okul müfredatına sistematik fiziksel egzersizi yerleştirmiş ve artistik jimnastiğin temel prensiplerini geliştirmiştir. Paralel, halka, denge aleti, kulplu beygir ve barfiksi icat ederek jimnastiğin içinde yer almasını sağladı. Franz Nachtegall önderliğinde, Alman jimnastiği Danimarka'ya girdi. İp ve asılı merdivenler, tırmanma direkleri, denge tahtası ve atlama beygiri kullandı. Danimarkalı okul çocukları için zorunlu beden eğitimi yasaları oluşturmada etkili oldu. İsveç milliyetçisi Per Henrik Ling Kopenhag Üniversitesinde öğrenci olarak Nachtegall'dan jimnastik öğrendi. Hjalmar Ling jimnastik program prensiplerini alarak vücudun baştan ayağa gelişimini sağlayacak sistematik günlük egzersiz çalışma dersleri hazırladı. İngiltere’de spor ve rekreasyonel eğlenceler sosyoekonomik duruma ya da sınıflara göre ayrılırdı. Özellikle üst sınıfın yaptığı sporlar (Rugby, kriket, kürek vb.) sadece “oyun uğruna oynamak” anlayışı ile herhangi bir maddi çıkar gözetilmeden yapılırdı. 1700'lerin sonlarından 1800'lerin ortalarına kadar, üç ülke -Almanya, İsveç ve İngiltere- ABD'de beden eğitiminin erken gelişimini etkiledi.

Modern Olimpiyatlar

Baron Pierre de Coubertin modern olimpiyat oyunlarının kurucusu olarak kabul edilir. Her dört yılda bir yapılan olimpiyat oyunları ilk kez 1896 yılında Atina’da yapıldı. Olimpiyatların sembolü iç içe geçmiş beş halkadır. Mavi halka Avrupa'yı, siyah halka Afrika'yı, kırmızı halka Avustralya'yı, yeşil halka Amerika'yı ve sarı halka Asya'yı temsil eder.

Türklerde Spor

Cumhuriyet Öncesi Türk Sporu

Yaşam mücadelesi ve diğer kavimlerle olan savaşlar Türkleri özellikle binicilikte, ciritte, ok atmada ve ikili mücadele sporu olan güreşte en iyi olma durumuna getirmiştir. Bununla birlikte, kutsal günlerde, tahta geçme törenlerinde ve kurultaylarda çeşitli eğlenceler düzenlenmiş, bu eğlenceler sırasında çeşitli spor yarışmaları da yapılmıştır.

Osmanlılar Selçukluların spor ve oyun anlayışlarını devam ettirdiler. Güreş, avcılık, atıcılık, okçuluk, binicilik, kılıç, ağırlık kaldırma, gürz ve topuz kullanma, cirit, tepük, matrak, tomak, çöğen, kayak gibi etkinlikler ön plana çıkmıştır.

Tanzimat Fermanı'nın ilanından sonra askerî ve sivil okullara jimnastik dersi konulmuştur. Yabancı beden eğitimi öğretmenleri ile başlayan bu süreç Türk beden eğitimi öğretmenlerinin yetişmesi ve yabancıların yerini almasıyla devam etmiştir. 1900’lü yılların ilk zamanlarında İstanbul’da yaşayan gayrimüslimler futbol kulüpleri kurmuşlardır. Daha sonra Türklerde spor kulüpleri kurmuşlardır.

Cumhuriyet Sonrası Türk Sporu

Cumhuriyet ilanının hemen öncesi ve sonrası Türk sporuna yön veren en önemli temsilcilerinden biri Selim Sırrı Tarcan’dır. 1922'de Selim Sırrı'nın çabalarıyla Türkiye Millî Olimpiyat Cemiyeti kuruldu. Başkanlığında savaşlardan henüz çıkmış olan yeni Türkiye Cumhuriyeti ilk kez 1924 Paris Olimpiyat Oyunları'na katıldı. Türkiye’de sporun örgütlenmesi yolunda ilk adım, Yusuf Ziya Öniş’in İsviçre Spor Teşkilatı Tüzüğü’nün Ali Sami Yen, Burhan Felek ve Nasuhi Esat Baydar ile birlikte Türkçe’ye tercüme etmeleriyle başlamıştır.

Atatürk’ün direktifleri ile Haziran 1938’de TBMM’den çıkarılan 3530 sayılı Yasa'yla “Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü” oluşturuldu. Bu müdürlük kimi zaman Millî Eğitim Bakanlığına kimi zaman da Başbakanlığa bağlanmış ve adı değişikliğe uğramıştır. Bu değişiklikler sürecinin sonunda 2011 yılı ve 6223 sayılı Kanun'la birlikte “Gençlik ve Spor Bakanlığı” kurulmuştur.

Türk Spor Eğitimin Gelişimi

1926 yılında beden eğitimi öğretmeni yetiştirmek amacıyla İstanbul Çapa Kız Öğretmen Okulunda ilk kez kurs açılmıştır. 1932 yılında ise Gazi Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü Beden Terbiyesi şubesi açılmıştır. 1960’lar itibarıyla, İstanbul, İzmir, Diyarbakır illerinde beden eğitimi öğretmeni yetiştiren bölümler açılmıştır. 1978-82 yıllarında Enstitüler Yüksek Öğretmen Okullarına dönüştürülmüştür. 1982 yılında beden eğitimi ve sporla ilgili bölümler üniversitelerin eğitim fakültelerine bağlanmıştır. 1992 yılında Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Spor Bilimleri ve Teknolojisi Yüksekokulu, Eğitim ve/veya Fen Edebiyat Fakülteleri altında Beden Eğitimi ve Spor Bölümleri ve Sağlık Bilimleri Fakültesi altında Spor Bilimleri Bölümü açılmıştır. Bu bölümlerden ve yüksekokullardan Yükseköğretim Kurulu’nun şart koştuğu koşullar sağlayanlar spor bilimleri fakültelerine dönüştürülmüştür.

Atatürk ve Spor

Atatürk, genç neslin bedenen ve fikren özgür ve tam anlamıyla sağlıklı olabilmesi ve güçlü nesiller yetiştirebilmek için sporun ve spor eğitiminin gelişmesinde önderlik etmiştir. Öğretmen yetiştirilmesi için yükseköğretim seviyesinde okullar açmış, yurt dışından öğretmenler getirmiş ve yurt dışına beden eğitimi öğretmeni yetiştirilmesi için öğrenciler göndermiştir. Atatürk’ün direktifleriyle bugünkü Türk spor örgütünün temelini oluşturan 3530 sayılı "Beden Terbiyesi Kanunu" 29 Haziran 1938 günü kabul edilmiştir.