Sözlü İletişim ve Dil
Sözlü iletişimin en önemli özelliği dil varlığı üzerine kurulu olmasıdır. Sözlü iletişim sürecinde tarafların yani kaynak ile hedefin anlaşabilmesi kullanılan ortak dil ve o dilin kod sistemi ile mümkündür.
Sözlü İletişim ve Gerçeklik
Dil, sadece var olan bir şeye atıfta bulunmamakta ya da sadece tamamen dilsel bir bağlamda çalışmamaktadır. Dil, belirli duygularla birleştirilmekte ve bu duyguların doğasını şekillendirmektedir. Dolayısıyla dil ve gerçeklik, karşılıklı olarak bağımlı olan bir ilişkide birleşmektedir. Dil ve gerçeklik arasındaki ilişki sorunu, dil felsefesinin temel temalarından biri olup, anlam ve referans arasındaki ilişki, hakikat ve bilgi arasındaki ilişki, referansın anlaşılabilirliği, ontolojik görelilik ve evrensel dil sorunu gibi birçok özel yönü ifade etmektedir.
Dil iki şeyi eş zamanlı olarak yapmaktadır. İlki, nesneleri oldukları şekilde yani gerçekliği yansıtmaktır. İkincisi ise gerçekliği belirli bir şekilde inşa etmektir. Sapir‐Whorf Hipotezi’ne göre dil, dünyayı yorumlama biçimimizi belirlemekte, düşünce dile bağlı olduğundan dil varlığımızı belirlemektedir.
Dil insanların sosyal hayatlarını sürdürmedeki temel araçlardan biridir. İnsanların kullandıkları kelimeler, ortak bir deneyime atıfta bulunmaktadır. Olgular, olaylar, fikirler ve tutumlar dil ile ifade edilmektedir. Dolayısıyla dil, kültürel gerçekliği belirtmekte ve şekillendirmektedir. Dilin kendisi de kültürel değerleri içeren işaretler sistemidir. Kültür, “bilgi, inanç, sanat, hukuk, ahlak, kültürel araçlar, gelenekler ve insanın toplumun bir üyesi olarak edindiği diğer tüm yetenek ve alışkanlıkları içeren karmaşık bir bütündür.” Dil, kültürel gerçekliği ifade etmekte, şekillendirmekte ve sembolize etmektedir.
Anlam; insanlar, nesneler, mekanlar ve olaylar ile ilgili olup, iletişim sonucu ortaya çıkan, karşılıklı anlaşmaya dayanan ve insanların birbirlerini anlamalarını mümkün kılan düşünsel çağrışımdır. İletişim, mesaj aktarımı aracılığıyla bir anlam oluşturma sürecidir. Dolayısıyla bu sürecin gerçekleşmesinde dilin, anlam üretimine yönelik işlevi öne çıkmaktadır. Dil, anlam üretmeye yarayan ve anlamlandırma sürecine aracılık eden bir araçtır. Dil ve anlam ilişkisinin genel olarak göstergeler ve söylem üzerinden somutlaşır. Anlam ve anlamlandırma kavramları açısından öne çıkan düşünürler C. S. Peirce, Ferdinand de Saussure ve Roland Barthes’tir.
Sözlü İletişim ve Kültür
Dilin kültürün bir parçası olduğu ve onun içinde çok önemli bir rol oynadığı yaygın olarak kabul edilmektedir. Dil aynı anda kültürü yansıtır, ondan etkilenir ve onun tarafından şekillenir. En geniş anlamıyla dil, bir toplumun tarihini, kültürel geçmişini, hayata yaklaşımını, yaşama ve düşünme biçimlerini içerdiğinden bir toplumun sembolik temsilidir.
Dil ve kültür ilişkisi kapsamında aşağıdaki maddeler her iki kavram arasındaki ilişkiyi vurgulamaktadır:
- Kültür dili, dil de kültürü şekillendirmektedir.
- Dil, kültürün nesilden nesile aktarılmasını sağlamaktadır.
Dil, kültüre duyarlıdır. Başka bir deyişle bir kültür içerisindeki dilin yapısı ve o dilde yoğun bir şekilde kullanılan kelimeler ile başka bir kültür içerisindeki dilin yapısı ve yine o dilde sıkça kullanılan kelimeler arasında farklılıklar olacaktır.
Kültür, insan eliyle üretilen sanat eserlerini de içerdiğinden dil özellikle edebi eserlerin kalıcı bir nitelik kazanmasını sağlamaktadır.
Yazılı kültürden farklı olarak sözlü kültür ürünleri de dil aracılığıyla aktarılmaktadır.
Dil, toplumsallaşmanın bir aracıdır. İnsanlar iletişim yoluyla toplumsallaşmaktadır. Bir kültür içerisinde yaşayan ve sosyalleşen her birey dili kullanmak durumundadır. Aksi halde bireyin toplumsallaşmasının sağlanması mümkün olmayacaktır.
Bir kültür için önemli olan eğitim ve sanat gibi alanların dil ile yakın bir ilişkisi bulunmaktadır. Özellikle eğitim açısından iletişim bilimleri ile ilişkili alanlarda eğitim alan bireylerin sözlü iletişimde dil kullanım yetkinliklerinin iyi düzeyde olması beklenmektedir.
Sözlü İletişim ve Anlam
Anlam; nesneler, olaylar ve ilişkiler arasındaki olası ilişkilerin zihinsel temsili olup nesneleri birbirine bağlamaktadır. Dil ve anlam ilişkisi genel olarak göstergeler ve söylem üzerinden somutlaşır. Anlam ve anlamlandırma kavramları açısından öne çıkan düşünürler C. S. Peirce, Ferdinand de Saussure ve Roland Barthes’tir. Göstergebilim, “gösterge, “gösteren” ve “gösterilen” olmak üzere üç unsurdan oluşmaktadır. Gösterge, kendi dışında bir şeyi temsil eden ve temsil ettiği şeyin yerini tutabilecek nitelikte olan her çeşit biçim, nesne ve olgudur. Gösteren, göstergenin doğrudan duyumsanabilen ve algılanabilen bölümüdür. Gösterilen ise göstergenin doğrudan duyumsanamayan ve algılanamayan bölümüdür yani göstergenin kavramsal yanıdır. Düzanlam, anlamlandırmanın ilk düzeyi olup, bir göstergenin ilk anlamını belirtirken; yananlam ise mesajın aktarımında ikincil anlamlandırma düzeyini belirtmektedir.
Anlam sürecinin oluşumundaki dinamikler şunlardır:
- Göstergeler
- Düzanlam
- Yananlam
- Kültürel kodlar
- Söylem
Sözlü İletişimde Dilin Kullanılması
Sözlü iletişim çeşitli aracı ögeler üzerinden kurulmaktadır. Bu aracı ögelerin temelinde dil bulunmaktadır. İletişimde dil kullanımı, insanın bilişsel işleme süreci ile ilişkilidir. Bilişsel işleme süreci bir mesajın, alıcı tarafından anlamlandırılma sürecini ifade etmektedir. Sözlü iletişimde dil kullanımı, dilin oluştuğu kültürel bağlamdan ayrılamaz. Kültür, iletişimi çeşitli düzeylerde etkilemektedir. Kültür, sözlerin ifade edildiği ve yorumlandığı bir çerçeve oluşturmaktadır. İletilenler, iletişimin, dilsel eylemin oluşturulduğu unsurlarda olduğu gibi gerçekleştiği kültürel bağlama da bağlıdır.
Sözlü İletişim Engelleri
Dil engeli ifadesi bir dili konuşurken özellikle sözlü iletişimde bireyin takıldığı engelleri ifade etmektedir. Bu engeller bireyin kişisel özelliklerinden kaynaklandığı gibi kültür veya yeni bir dil öğrenme gibi nedenlerden de kaynaklanmaktadır. “Dilbilgisi yeterliği, söylem yeterliği, sosyo‐dilbilimsel yeterlik ve stratejik yeterlik” olmak üzere dört dil yeterlik seviyesi bulunmaktadır.
Dilbilgisi yeterliği dilin, temel düzeyde ve dilbilgisi kurallarına uygun bir şekilde kullanılmasına yöneliktir. Söylem yeterliği, biraz daha karmaşık cümle yapılarını içermektedir. Özellikle iletişim alanının dil, ifade ve cümle yapılarını kurma biçimleri ile olan ilgisi düşünüldüğünde bu yeterlik önem taşımaktadır.