Kültür ve Toplum
Kültür üzerinde kolayca konuşulan ama tanımlanması zor olan bir kavramdır. Kültürü kısaca ve basitçe tanımlamak zor olduğu gibi, sosyoloji, antropoloji, siyaset bilimi, iletişim bilimler vb. pek çok bilimsel alan kültür kavramını kendi perspektiflerinden tanımlarlar. Alfred Kroeber ve Clyde Kluckhohn kültüre yönelik 164 farklı tanımı bir arada sunmuşlardır. Kültür konusunda en çok benimsenen tanım, E.B. Tylor tarafından yapılmıştır. Tylor kültürü şöyle tanımlar: “Kültür toplumun bir üyesi olarak insanoğlunun kazandığı bilgi, sanat, ahlak, gelenekler ve benzeri diğer yetenek ve alışkanlıkları kapsayan karmaşık bir bütündür” (Güvenç, 1985: 22).
Kültür toplumsal yaşamda oluşan bir unsur olmakla birlikte aynı zamanda bireysel tutum ve davranışlar kültürel doku içinde önemli bir yer tutar. Toplum içerisinde aile, ekonomi, eğitim, siyaset, din ve boş zamanları değerlendirme kurumları, bireylerin temel ihtiyaçlarını karşılamak doğrultusunda kurumsallaşmış davranış tarzlarına sahiptirler. Fakat bir bütün olarak kültür, daha genel ve daha kapsayıcı bazı temel özelliklere sahiptir.
Kültürün belki de en önemli işlevi, her kültürün sosyal kişiliğin oluşmasında en başat faktör olması şeklinde açıklanabilir. Kültürün temel öğeleri, semboller, dil, değerler ve inançlar, normlardır.
Kültür kendi içinde maddi kültür ve manevi kültür olarak iki kısma ayrılır. Maddi olmayan kültür, zaman süreci içinde toplumda üretilen ve bireylerce paylaşılan, fiziki varlığı olmayan bilgi, inançlar, değerler, gelenekler - görenekler, örf ve adetler, semboller ve ahlaki değerler vb. gibi her şeyi kapsar.
Maddi kültür bir toplumun üyelerinin hayatlarını şekillendiren veya yansıtan fiziksel nesneler ve eserleri kapsar. Bunların arasında özgün giyim tarzları, mimari, icatlar, yiyecekler, müzik, sanat eserleri sayılabilir.
Kişinin kendi kültürünü ve yaşam tarzını norm olarak kabul etmesi, diğer kültür ve yaşam tarzlarından üstün kabul etmesi eğilimi etnosentrik (etnik merkezcilik) olarak tanımlanır.
Kültürel görecelilik, her kültürün kendi bağlamı içinde anlaşılması gerektiği düşüncesine dayanır. Diğer kültür ve yaşam tarzlarının o toplum ve kültür için anlamlı olduğu gerçeğinin farkına varılmasını içerir.
Kültürün temel yapılarının anlaşılması açısından oldukça önemli olan süreçler içinde özellikle kültürleme, kültürlenme ve kültürleşme süreçleri üzerinde durulmaktadır. Temel kültürel kavramlar arasında, kültürel yayılma, kültür şoku, kültürel gecikme, kültürel özümseme, kültürel bütünleşme, kültürel değişme yer alır.
Toplumun temel bir özelliği olarak kabul edilen kültür, farklı birimler, değişik yapılar ve sınıf, statü, güç ilişkileriyle ilintili olarak farklılaşma gösterir. Yüksek kültür, bir toplumda ekonomi ve yaşam biçimi olarak seçkin bir grubun beğenisini içeren kültür unsurlarıdır. Bir toplumda çoğunluk tarafından tercih edilen, paylaşılan kültür unsurları popüler kültür olarak tanımlanır.
Alt kültür, bir grubu ana kültürden farklı kılan değerler, davranışlar ve fiziki nesneler şeklinde tanımlanabilir. Karşı(t) kültür, alt kültürden farklı olarak egemen kültürel değerleri reddeden, onun yerine alternatif bir kültürel sistem koyma iddiasındaki kültürel biçimlerdir.
Kültürel küreselleşme insan hayatını, anlamlar sistemini, inanç ve değerlerini, tüketim alışkanlıklarını, müzik, sanat, eğlence beğenilerini, medya kültürlerini, turizm tercihlerini etkileyip belirlediği için çok daha fazla hissedilen, tartışılan, akademik, politik, güncel pek çok açıdan süreli ele alınan bir konudur. Kültürel küreselleşme tartışmalarında üzerinde sıkça durulan kavramlardan biri de melezleşme görüşüdür. Kültürlerin yakınlaşmasını, birbirinden farklı kültürlerin karışımını ifade eden melezleşme, kültürel farklılığa, çok kültürlülüğe dayanır.