Devlet, Siyaset ve Toplum
Devlet kurumunu, toplumsal yapıda yöneten -yönetilen ilişkilerinin düzenlenip örgütlenmesi olarak tanımlayabiliriz. Devlet, en başta siyasal bir örgütlenme şeklidir. Öncelikle siyasal bir kavrama işaret etmektedir. Devlet kurumunun ayırt edici bir özelliği ise toplumsal yapı içinde güç kullanma tekelini elinde bulundurmasıdır. Onun bu özelliği, devletin toplumsal ilişkiler zinciri içinde zorlayıcı bir buyurganlık gücüne sahip olduğunu gösterir.
Ünitemizde dikkat çektiğimiz birinci nokta, devletin siyasal ve toplumsal temelleridir. Toplum tarihinin her döneminde devlet yoktur. Kültür ve insanlık tarihi üzerinde yapılan çalışmalar, toplumsal farklılaşmaların olmadığı dönemlerde devlet gibi bir siyasal örgütlenmenin de olmadığını göstermiştir. Bu dönemler, toprak üzerinde olduğu gibi üretim araç ve tekniklerinde de özel mülkiyetin olmadığı dönemlerdir. Özel mülkiyet gelişip kurumsallaştıkça, toplumsal farklılaşmalar ortaya çıkmış, yayılmış ve güçlenmiştir. Bu farklılaşmalar sadece köle ve efendi gibi ayrımları değil, toplumsal cinsiyet rolleri arasındaki eşitsizlikleri de kapsamaktadır. İşte devlet adını verdiğimiz siyasal örgütlenmenin tarih sahnesine çıkışı, söz konusu toplumsal farklılaşmaların belirginleştiği dönemlere denk gelmektedir. Önce Mısır ve Mezopotamya’da, sonrasında Yunan, Çin ve Roma’da kurulan ilk uygarlıklar, aynı zamanda insanlık tarihindeki ilk devletlerdir.
İlgi istediğimiz ikinci nokta, siyaset ve toplum bilimlerinde devlet konusuna ilişkin olarak geliştirilmiş kuramlardır. Bu kuramlar devlet kurumunu, birbirlerinden son derece farklı bakış açılarıyla açıklayan teorilerdir. Onların devlet kurumuna yaklaşımını kısaca şöyle özetleyebiliriz:
Organizmacı -İşlevselci Devlet Kuramı: Devlet, toplumsal yapının temel örgütleyicisi ve düzenleyicisidir. Toplumdaki eşitsizlikleri ortak bir amaç çerçevesine yönlendirir. Toplum üzerinde adeta bir baba gibi kapsayıcı ve koruyucudur. Bu nedenle bir toplumsal yapıda halkın ve devletin çıkarları kesin bir bütünlük oluşturmaktadır. Platon, Hegel, Spencer, Durkheim, Comte, Weber organizmacı -işlevselci kuramın başlıca temsilcileridir.
Tarihsel -Materyalist Devlet Kuramı: Toplumun ortak duygu ve amaçlar çerçevesinde bütünleşmesi, öncelikle toplumdaki sınıfsal ve kültürel eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasıyla mümkün olabilir. Oysa devlet, toplumdaki eşitsiz yapının sürdürücüsü ve koruyucusudur. Özel mülkiyet ve sermaye sahiplerinin mülksüzler karşısındaki baskı gücüdür. Marks, Engels, Althusser ve Gramsci, tarihsel -materyalist devlet kuramının temsilcileridir.
Devlet kurumunu sınıfsal temellerine ve egemenliğin kullanılışına göre çeşitli alt başlıklar altında inceliyoruz. Sınıf, toplumsal yapıda üretim araçlarına uzaklığı ya da yakınlığı ve toplumsal statü açısından benzer konumda bulunan kitlelerdir. Devlet kurumunu sınıfsal temellerine göre incelemek, onu hangi sınıfın yönettiğiyle ilişkili bir sınıflama yapmayı gerektirir. Bu açıdan baktığımızda devleti aşağıdaki gibi öncelikle beş alt kategoriye ayırdık.
Köleci Devlet: Köle sahipleri, krallar, firavunlar ve din adamlarının egemenliğinde örgütlenmiş devlet şeklidir.
Feodal Devlet: Büyük toprak sahipleri ve din adamlarının egemenliğinde siyasal örgütlenme şeklidir.
Kapitalist Devlet: Fabrikalar ve toprak üzerinde özel mülkiyetini kuran, burjuvazi dediğimiz sermaye birikimi yoluyla zenginleşen sınıfların kontrolünde bir devlet örgütlenmesidir.
Sosyalist Devlet: Büyük bir sermayesi olmayan, sadece emek yoluyla geçinmek zorunda olan toplum kesimlerinin siyasal iktidarına dayanmaktadır.
Kozmopolit Devlet: Sermayesi ulus ötesine ulaşacak şekilde büyüyen daha geniş anlamdaki burjuvazinin kontrolündeki devlet örgütlenmesidir.
Bunun yanında, egemenliğin kullanılış biçimlerine göre devlet ayrımları söz konusudur. Konuya bu açıdan yaklaştığımızda ise üç temel devlet biçimi vardır. Onları şöyle sınıflıyoruz:
Monarşik Devlet: Egemenliğin tek kişide toplandığı devlet şeklidir. Güçler ayrılığı yoktur. Yasama, yürütme ve yargı tek kişinin kararlarına bağlıdır.
Teokratik Devlet: Egemenliğin kutsal sayılan metinlerde ya da tümüyle Tanrı’nın emirlerinde görüldüğü devlet şeklidir. Bu devlet anlayışına göre göksel irade, yersel iradeden üstündür.
Demokratik Devlet: Olabildiğince geniş toplum kesimlerinin siyasal yönetime katıldığı ve yönetimin bağımsız siyasal birimlerce sürekli olarak denetlendiği devlet biçimidir.