Çocuk Suçluluğu

Birleşmiş Milletlerin Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’ne göre 18 yaşını doldurmamış her birey çocuktur. 18 yaşını doldurmamış suç işlemiş olan bireylere de “suçlu çocuk” denmektedir. Ancak günümüzde, çocuk suçluluğu ya da suçlu çocuk kavramlarından ziyade artık “suça sürüklenmiş çocuk” kavramı kullanılmaktadır.

Yapılan çalışmalar, birçok faktörün çocuğun suça sürüklenmesine neden olduğuna işaret etmektedir. Sokakta yaşıyor olmak, olumsuz aile işlevselliği, yoksulluk, yetersiz eğitim, davranış bozukluğu, mental sorunlar, suçlu bir çevrede büyümek, akran etkisi, madde kullanımı gibi birçok neden çocuğun suç işlemesinin temelini oluşturmaktadır.

Çocuklara ilişkin ilk uluslararası belge BM’nin 20 Kasım 1989’da kabul ettiği Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’dir. Bu sözleşmeye göre 18 yaşın altında olan her birey çocuktur. Çocuklarla ilgili tüm uygulamalarda, çocuğun yüksek yararı gözetilmeli ve devletler bu konuda her önlemi almalıdır. Çocuk suçlularına yönelik en önemli uluslararası belgeler, “Birleşmiş Milletler Çocuk Ceza Adaleti Sisteminin Uygulanması Hakkında Asgari Standart Kurallar" (Pekin-Beijing- Kuralları), “Çocuk Suçluluğunun Önlenmesine İlişkin Birleşmiş Milletler Yönlendirici İlkeleri" (Riyad İlkeleri) ve "Havana Kuralları"dır.

Çocuk polisi, 18 yaşına kadar olan çocukların gelişim özellikleri, tutum ve davranışları, çocuklarla iletişim becerileri ve çocukları suça iten nedenler ve risk faktörleri konusunda eğitim almış polistir. Bu polisler aynı zamanda, çocuğa yönelik hizmetler ve çocuk suçluluğunu önlemeye yönelik uygulamalar konusunda eğitim almışlardır. Çocuk polisi ile ilgili birtakım kurallar ve yönergeler uluslararası mevzuatta ayrıntılarıyla da belirtilmiştir. Pekin Kuralları ve Havana Kuralları bunların en bilinenleridir.

Çocuk mahkemeleri özel mahkemeler olup, suça sürüklenen çocukların yargılanması ya da gerekli tedbirlerin verilmesinden görevli mahkemelerdir. Çocuk mahkemelerinin ve çocuk ağır ceza mahkemelerinin temel gerekçesi, çocukların fiziksel, psikolojik, zihinsel ve duygusal gelişimlerini tamamlamadıkları için yetişkinlerden farklı yargılanmaları gerekliliğidir.

Ülkemizde suça sürüklenmiş çocuklar, 2005 yılında kabul edilen 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun esaslarına göre yargılanır. Bu kanuna göre 12 yaşından küçük çocuklar tutuklanamazlar ve yargılanamazlar. 15 yaşını geçmemiş olan çocuk, eğer işlediği suç davranışı 5 yılı aşkın bir hapis cezası gerektiren bir davranış değilse tutuklanamaz, ancak tutuksuz yargılanabilir. Ayrıca, 15-18 yaş aralığındaki suça sürüklenmiş çocuğun ise suçun anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin bulunup bulunmadığına dair araştırılması gerekmektedir.

Çocuk adalet sistemi içerisinde sosyal çalışmacılar, sosyal çalışma görevlisi olarak belirtilen meslek grupları arasındadır. Sosyal çalışmacıların çocuk mahkemelerinde temel görevleri, görevlendirildikleri çocuk hakkında sosyal inceleme raporu hazırlayıp, ilgili mercie zamanında sunmaktır. Ayrıca suça sürüklenen çocuğun ifadesinin alınması veya sorgusu sırasında yanında bulunmakla mükelleftir.

Ceza infaz kurumlarında olan çocuklardan tutuklu olan çocuklar ile bir disiplin suçu ya da disiplin nedeniyle haklarında nakil kararı verilen çocuklar çocuk kapalı ceza infaz kurumlarında barındırılırlar. Bir diğer çocuk ceza infaz kurumu ise hüküm almış çocukların eğitim almaları, meslek edinmeleri ve doğru davranış kalıplarını öğrenmeleri için yoğun rehabilitasyon çalışmalarının yapıldığı çocuk eğitim evleridir.

Çocuk kapalı ceza infaz kurumlarında ve çocuk eğitim evlerinde çalışan sosyal çalışmacıların ve psikososyal servis elemanlarının görevlerine ilişkin düzenleme “Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfaz Hakkında Tüzük” ile belirlenmiştir.

Çocuk Koruma Kanunu’ nun 23. maddesine istinaden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıyla suça sürüklenen çocuk denetimli serbestlik sistemine dahil olur. Ayrıca aynı kanunun 37.maddesine istinaden suça sürüklenen çocuk hakkında denetimli serbestlik tedbiri verilebilir. Denetimli serbestlik müdürlüklerinde görevli sosyal çalışmacıların temel görevi çocuğun eğitim, aile, iş ve sosyal çevresiyle uyumunu desteklemek ve bu yönde ilgili çalışmaları yapmaktır. Bu amaç doğrultusunda sosyal çalışmacılar, çocuğun ihtiyacına göre bireysel görüşme, grup çalışmaları ve aile çalışmaları yapmaktadırlar.