Etik ve Sosyal Adalet

Adalet Nedir?

Sosyal adalet kavramının daha iyi anlaşılabilmesi için öncelikle adalet kavramının açıklanması gerekmektedir. Adalet; hakkaniyet ölçülerine uyma, doğruluk, meşruluk, eşitlik, iyilik, dürüstlük, hukuka uygunluk, hak, objektiflik, hak yemezlik anlamlarını içine alan geniş bir kavramdır.

Adaletin Belirme Biçimleri

Adalet ve Eşitlik

Adalet denildiğinde genellikle belirli bir eşitlik düşüncesinden bahsedilir. Ancak burada asıl sorun eşitlik kavramı ile ne kast edildiğidir. Somut olaylar ve bireysel farklılıklar göz ardı edilerek yapılan eşit muamelelerde adaletin gerçekleştiğinden söz edilemez. Gerçekten de adalet, insanlar hakkında bir yargıda bulunurken aralarındaki benzerlikler kadar farklılıkların da dikkate alınmasını gerektirir.

Adalet ve Özgürlük

İnsanın kendi başına bir amaç, başlı başına bir değer olduğu fikrinden hareket eden ve insanların emek ve gayretlerine uygun biçimde kazanımlar elde etmelerini adaletin gereği sayan yaklaşımlara özgürlükçü adalet yaklaşımları denilebilir. Adil bir sistem herkesin aynı derecede özgür olduğu ve aynı öngörülebilir kurallara tabi olduğu sistemdir.

Adalet ve Fayda

Adaleti fayda temelinde açıklayan görüşler temelde iki farklı adalet anlayışı geliştirmektedirler. Bunlardan ilki, toplumsal adaletin herkesin kendi çıkarını elde etmek üzere hareket etmesiyle ortaya çıkacağını savunan bireyci faydacılığı temel alan adalet teorileridir. İkinci anlayış toplumsal faydayı esas alan yaklaşımdır. Bu düşüncede önemli olan en büyük sayıda insanın faydası ve mutluluğudur.

Sosyal Adalet Nedir?

Alan yazında sosyal adalet kavramı için yapılmış birçok farklı tanım yer almaktadır. Miller, sosyal adaleti, toplumsal hayatta var olan avantaj (artı) ve dezavantajların (eksi) her bireye eşit şekilde dağıtılması olarak ifade etmektedir. Sosyal adalet kavramıyla ilgili yapılan tanımlar arasında Bell tarafından yapılmış olan tanım en yaygın olarak kabul edilen tanımdır. Bell sosyal adaleti, hem bir süreç hem de amaç olarak nitelendirmiştir. Sosyal adalet kavramı adil olmayan eşitsizliklerle ilgilenmekte, adaletsizlikleri mümkün olduğunca giderip adil bir toplum yaratma gayesi taşımaktadır.

Sosyal Adalet Kavramının Tarihçesi

Sosyal adalet anlayışının tarih boyunca birçok düşünürü ve araştırmacıyı etkilediği görülmektedir. Antik Çağ’da, Platon ve Aristoteles ile başlayan bu süreç boyunca adalet kavramının ele alınması ve geliştirilmesi ile beraber sosyal adalet kavramının ortaya çıktığı ve önem kazandığı dikkat çekmektedir.

Sosyal adalet terimi ilk olarak Sicilya’lı rahip Luigi Taparelli d’Azeglio tarafından 1840’larda kullanılmıştır.

Sosyal adalet anlayışının gelişmesine en çok katkı sağlayan olaylar arasında Fransız Devrimi, II. Dünya Savaşı ve Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi yer almaktadır.

Rawls ve Sosyal Adalet

Sosyal adalet anlayışının tarihsel gelişiminde etkili olan olay ve gelişmelerin yanı sıra, çalışmaları ve fikirleri ile bu süreci önemli ölçüde etkileyen düşünürler de bulunmaktadır. Bu düşünürler arasında John Rawls (1921 - 2002) “Adalet Teorisi” (1971) ve “Politik Özgürlük” (1993) adlı çalışmaları ile ön plana çıkmaktadır. Rawls’ın adalet anlayışının temelinde tarafsızlık ve hakkaniyet yatmaktadır.

Rawls’ın teorisi “Hakkaniyet Olarak Adalet Teorisi” şeklinde adlandırılmaktadır. Rawls’ın iki adalet ilkesi; temel hak ve özgürlüklerin herkese eşit dağıtılması ve sosyal ve ekonomik eşitsizliklerin kabul edilebilir olma şartları olarak ifade edilir.

Rawls, bu iki adalet ilkesine ulaşmada kullanılacak metodolojik araçlar olduğunu belirtmiş ve bu araçları aşağıdaki biçimde açıklamıştır:

  • Orijinal pozisyon
  • Bilgisizlik peçesi
  • Yansıtıcı denge
  • Maximin kuralı
  • Pareto Optimumu

Sosyal Adalet İlkeleri

Miller sosyal açıdan adaleti;

  • Sosyal minimum,
  • Eşit vatandaşlık,
  • Fırsat eşitliği ve
  • Adil dağıtım ilkeleri ile açıklamaktadır.

Sosyal minimum ilkesi, toplumda bütün bireylerin beslenme, sağlık, barınma gibi birçok ihtiyacının yerine getirilmesi ve asgari düzeyde hayatını devam ettirmesi için gerekli yaşamsal ve parasal ihtiyaçlarının korunmasıdır.

Eşit vatandaşlık ilkesi, her vatandaşın eşit sivil, siyasal ve sosyal haklara sahip olması ve bu hakları etkili bir biçimde kullanma ya da uygulamasıdır.

Fırsat eşitliği ilkesi, sosyal adaletin eşitlik bileşeni ile ilişkilidir. Her bireyin iş ve eğitim alanlarına dâhil olma gibi toplumsal olanaklara erişmelerindeki şansı; bireylerin ırkı, cinsiyeti, dini, etnisitesi ve ailenin sosyal sınıfı gibi özellikleri ile değil; bu olanakların gerektirdiği motivasyon, beceri ve yetenekler doğrultusundaki değerlendirmeye bağlı olmalıdır.

Adil dağıtım ilkesi, sosyal adaletin hak etme ilkesi ile bağlantılı olan adil dağıtım ilkesine göre, eşit vatandaşlığın bir parçası olmayan ve sosyal minimumu desteklemeyi gerektirmeyen bazı kaynaklar eşitsiz olarak dağıtılabilir. Ancak, herkes için avantajları eşit olarak dağıtmak mümkün değildir. Böyle durumlarda adil dağıtım; hak etme, seçim ve şans faktörleriyle açıklanabilir.