Sosyal Hizmette İnsanî ve Etik Değerler

Bireylerin hepsi doğuştan gelen veya sonradan kazanılan değerlere sahiptir. İnsanî değerler olarak adlandırılan olgular her bireyin hayatında kullandığı erdemli davranışların temelini oluşturmaktadır. İnsanî değerlerin bir adım daha ötesinde ahlak gelmektedir. Ahlak, bireylerin sahip olması gereken toplumsal ve vicdanî açıdan iyi veya doğru karşılanacak davranışların temelini oluşturur. Ahlakın teoriye dökülmüş hâli ise etiktir. Ahlak, genelde düşünce ve olgu bazında kalırken; etik daha çok davranış kalıplarında kullanılan bir terimdir. Ahlakî düşünceler etik davranışların temelini oluşturmaktadır.

İnsanî değerler, ahlak ve etik kavramlarının sosyal hizmetle derinden ilgili olmasının en büyük nedeni, sosyal hizmetin insanı temel almasıdır. Sosyal hizmet uzmanlarının müracaatçılarla ve diğer olgulara olan sınırlarını etik ilkeler belirlemektedir. Etik olmadan uygulanacak bir müdahale, sınırları çizilmemiş bir bahçe gibidir. Oraya isteyen kendi mahsulünü ekebilir ya da hoyratça kullanabilir, çünkü sınırları belli değildir. Bir olayda iletişimin sınırlarının çizilmemesi o iletişimin rahatlıkla kesintiye uğrayacağına veya olumsuz etki yapacağına işarettir. İletişimin sınırlarının çizilmesi de etiğe bağlıdır. İnsanî değerler, ahlak ve etiğe hayatın her alanında ihtiyaç duymaktadır.

Bütün mesleklerde olduğu gibi sosyal hizmet mesleğinde de etik değerler meslekî uygulamalardaki iyi ve kötüyü tanımlar. Etik değerler, meslekî uygulamaların nasıl olsa daha iyi olacağını, ne durumlarda daha kötü olacağını tanımlamaktadır. Mesleğin değerleri ve etiği birbiriyle uyumlu olmalıdır. Bu iki unsur arasındaki yegâne fark; değerler, mesleki uygulamalarla ilgili iyi ve arzu edileni tanımlarken; etik, doğru ve yapılması gerekenleri anlatır. Değerler hangi düşüncelerin uygun olduğunu anlatırken, etik bu düşüncelerle ne yapılması gerektiğini ve bu düşüncelerin uygulamasının nasıl olacağına işaret eder.

Sosyal hizmet uygulaması müracaatçı, toplum ve mesleğe ilişkin pek çok sorumluluğa sahiptir ve ele aldığı konular tüm toplumu ilgilendiren, çözümü oldukça zor olguları içermektedir.

Sosyal hizmette etik karar vermeye ilişkin farklı model ve perspektifler bulunmakla birlikte bunlar içerisinden Reamer ile Dolgoff, Lowenberg ve Harrington ’un geliştirdiği “Genel Karar Verme Modeli” literatürde ön plana çıkmaktadır.

Bu model meslekî değer ve sorumlulukları öncelemektedir. Sosyal hizmetin esas değerlerini kapsayan amaç ve meslekî yönelim modelin temelini oluşturmaktadır.

Sosyal hizmet uzmanları meslekî karar verme sürecinde aldıkları eğitime, mesleki uygulama ve stajlarından elde ettikleri deneyime, meslekte kendilerinden daha deneyimli meslektaşlarından almış oldukları mesleki rehberliğe (süpervizyon), kendi yetişme özelliklerine ve toplumun genel normlarına uygun olarak hareket ederler.

Sosyal hizmet uzmanlarının etik ilkeleri tüm lisans düzeyinde eğitim ile kazanılan profesyonel meslekler gibi uluslararası boyutta, evrensel olarak kabul edilen meslekî değerlerden gücünü almaktadır. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de geçerli olan ve sosyal hizmet uzmanlarının meslekî uygulamalarına ışık tutan etik ilkeler, Uluslararası Sosyal Hizmet Uzmanları Federasyonu (IFSW) tarafından geliştirilmiş ve ülkeler düzeyinde faaliyet gösteren ulusal sosyal hizmet uzmanları dernekleri tarafından da kabul edilmiştir.