Postmodern Toplum ve Siyaset

Giriş

21. yüzyılın sonunda dünya bilgi, ulaşım ve özellikle iletişim alanındaki gelişmelerle birlikte çok boyutlu bir değişim geçirir. Ekonominin giderek ulusallaşmasıyla birlikte dünya küresel bir toplum ve pazar halini alır. Toplumlar siyaset, hukuk, teknoloji ve çevre gibi alanlardaki değişimler sonucunda zaman ve mekanda bağımsız şekilde yaşamaya başlar. Bu bağımsız oluşum dünya çapında geçerliliği olan, normlara ve dikkatte alınması gereken ölçütlere bağlı kalarak dünya vatandaşlığına geçer. Aslında yerelliğin ulusallığın reddedilmeden dışına çıkılarak evrenselleşmeyi öngörür. Pek çok sosyolog ve siyaset bilimci bu değişimin yeni bir düzene doğru yol aldığını ileri sürer.

Modernizm ve Postmodernizm

İlerleme, temsil, tarihsel özne ve ideoloji gibi modernitenin temel yapıları postmodernizmin sorgulama alanını oluşturur. Modernitenin bütünsel söyleminin yanında her şeyin imge kılındığını, tüketildiğini ve insanoğlunun hayattaki çeşitli faaliyetlerini sorgulayan postmodernizm bununla kalmayarak bu durumlara karşı düzeltmeleri -değişimleri konu edinir. Şayet bir postmodernlik dönemine giriş yapılacaksa toplumsal gelişimin yörüngesi bizi moderniteden uzaklaştırır. Kabul edilen düşüncelerin eleştiriye maruz kalması epistemolojik anlamda da sorun doğurur. Hiçbir şeyin tam olarak bilinemeyeceğini belirten postmodernizm tüm temellerin sarsılmasına da neden olur. Bu değişimle beraber önemi artan ekolojik düşünce ve buna bağlı gelişen toplumsal hareket, yeni bir siyasal hareketi ve toplumsal düşünceyi doğurur.

Kültür ve Medya

İnsanlığın gerçek doğasını sınırlamada üretken güçlerin gelişmesinin sonuçları üzerine çalışmalarıyla tanıdığımız Karl Marx’ın erken dönem çalışması Georg Lukacs’ın esin kaynağıdır. Lukacs kültürün insanilikten uzaklaşarak onu baskı altına almak için dönüştürdüğü yönle ilgilenir. Marx’ın mal fetişizmi kendi düşünceleriyle harmanlayan Lukacs bütün ilişkilerin, bütün değerlerin ve iş gücünün mal biçimi tarafından şekillendiğini ifade eder.

Modern Kültür

Kültüre ilişkin son zamanlardaki tartışmaların çoğu kültürün yeni bir aşamadan geçtiği ve bu geçişte bir dönüşüm yaşayıp yaşamadığı üzerinedir. Bu tartışmanın gayesi kültürün toplumları nasıl geliştirdiğini ya da değiştirdiğini anlamak içindir. Çünkü gelişmiş endüstri toplumlarının hangi seviyede oldukları özsel değerleriyle açıklanır. Toplumu biçimlendiren şey özsel değerlerdir.

Postmodern Eleştiri

Postmodernizm tartışmaları ilk defa 20. yüzyılın ikinci çeyreğinde ortaya çıkar ve modernist yapıyı pratiklerden koptuğu gerekçesiyle eleştirir. Postmodernizm, kültürel dünyamızı bilim, endüstri ve teknoloji ışığında geliştireceği iddiasında olan modernizme olan karşıtlığıyla tanınır. Bu noktada modernitenin yapılarına karşı başlatılan bu karşıtlıkta Baudrillard, toplumsal teori üzerine konuşan ilk kişidir. Tarihsel açıdan bir kırılmanın meydana geldiğini ve bu yüzden yeni çağı kavramsallaştırmanın gerekliliğini vurgular. Özellikle siyaset alanında kitlelerin teorilerinin değiştiğini ve toplumsal eylemde bulunmaktan uzaklaştıkları söylenilebilir. Bu birliktelik yerini simülasyonlara bırakır. Yine siyaset alanında kolektif yapı bırakılıp göstergelerle ilgilenilir.

Yeni Siyaset Arayışları

20. yüzyılın son çeyreğinde sosyalist bloğun yıkılmasıyla birlikte yeni bir dönem başlar. Tarihin sona yaklaştığını, ideolojilerin son bulduğunu düşünmeye iten bu dönem birçok kuramın ve fikrin tartışılmasına neden olur. Sosyalist düşüncenin getirmiş olduğu bilgi birikimi en çok tartışmaya ve sorgulamaya muhatap olur. Demokrasi, özgürlük ve eşitlik gibi dile getirilen kavramların yeni siyaset arayışlarında konu edinilmesi sağlanır. Özellikle özne ve iktidar gibi siyaset yapmanın araçları daha geniş bir yelpaze sunar.

Sonuç

Sonuç olarak postmodernizm herkesin haklı olduğu her şeyin “meta”ya dönüştürülebildiği, kalıp ve kuralların dışında modernizme karşı başkaldırıdır.