Siyasal Sistemin Dinamik Yönü: Siyasal Katılma
Siyasal katılma, bireylerin siyasal karar alma süreçlerini etkilemek amacıyla bireysel ya da kolektif eylemler (davranışlar) gerçekleştirmesi demektir.
İnsanlık tarihinde sıradan bireylerin siyasete kitlesel katılımı, köklü bir zihniyet devrimi ve kanlı toplumsal mücadeleler sonucunda mümkün olabilmiştir.
Siyasal katılma, bireyin özgür iradesiyle tasarladığı ve gönüllü olarak gerçekleştirdiği bir eylemle mümkün olur. Başkalarının baskısı ve telkiniyle gerçekleşen siyasal katılmaya "uyarılmış siyasal katılma" denir.
Genel olarak "depolitizasyon" denince ilk akla gelen bireylerin siyasal sistem (devlet) tarafından siyasal karar alma süreçleri dışında tutulmasıdır. Ancak siyasete karşı ilgisizlik bireyin özgür tercihinden de kaynaklanabilir. Bu takdirde "siyasetten uzaklaşma" ya da "siyasetten uzaklaştırılma" durumlarının her ikisi için de depolitizasyon kavramı kullanılır.
Bireyler siyasal eylemlere bireysel olarak da katılabilir, topluluklar aracılığıyla da. Siyasal partiler, sendikalar, dernekler, baskı grupları gibi örgütler siyasal katılmanın topluluklar aracılığıyla gerçekleşmesini sağlayan aracı kurumlardır.
Siyasal katılma mevcut siyasal durumun değişmesini de hedefleyebilir aynen muhafaza edilmesini de. İstikrarlı siyasal rejimlerde yaygın olarak görülen katılım biçimi, mevcut durumun korunmasına yönelik statükocu siyasal katılma yönünde tezahür eder.
Siyasal katılmanın olağan ve olağanüstü biçimleri mevcuttur. Olağan siyasal katılma biçimleri siyasal rejimlerin izin verdiği ve normal karşıladığı eylemleri ifade eder. Olağanüstü siyasal katılma biçimleri ise genellikle suç teşkil eden ve siyasal rejimlerin hoş karşılamadığı siyasal davranışlardır. Bir siyasal sistemde bireyler taleplerini olağan siyasal katılma yollarıyla karşılayamazsa olağanüstü katılma biçimlerine yönelebilirler.
Siyasal katılma eylemleri zorluk ve yoğunluk derecelerine göre çeşitli biçimlerde sınıflandırılabilir. Bu anlamda R. A. Dahl siyasal siyasal katılmayı ilgi, önemseme, bilgi ve eylem olarak sınıflandırırken; L. Milbrath "izleyici faaliyetleri", "geçiş faaliyetleri" ve "gladyatör faaliyetleri" şeklinde bir ayrıma gitmektedir.
Siyasal katılma birbirinden bağımsız, çok yönlü faktörlerin etkisi altında ortaya çıkar. Bu faktörler sosyoekonomik, siyasal, kültürel ve psikolojik değişkenler olarak siyasal katılmanın yoğunluğunu ve yönünü etkiler.
Sosyal teoride genel olarak modernleşmenin siyasal katılımı artırdığı veya siyasal katılmanın siyasal modernleşmenin bir ölçütü olduğu yolunda genel bir değerlerlendirme mevcuttur. Ancak son dönemlerde gelişmiş Batı toplumlarındaki yaygın siyasal ilgisizlik (depolitizasyon), bu yaklaşımı tartışmalı hâle getirmektedir.
Sosyoekonomik faktörlerden gelir ve eğitim seviyesinin yükselmesinin, siyasal katılmayı olumlu anlamda uyardığı ve artırdığı öngörülmektedir.
Siyasal rejimlerin niteliği ve işleyişi siyasal katılmayı etkiler. Demokratik rejimlerin siyasal katılmayı olumlu, otoriter ve totaliter rejimlerin ise olumsuz etkileyeceği değerlendirilmektedir. Bu anlamda katılımcı demokrasiler bireylerin siyasal katılma düzeylerini artıracak mekanizmaları ve kanalları güçlendirmekle yükümlüdür. Dolayısıyla demokrasilerde bireysel katılım yanında örgütlü katılım da son derece önemlidir. Buna karşılık otoriter ve totaliter rejimlerde mevcut siyasal düzeni onayladığı sürece bir siyasal katılmadan bahsedilebilir.
Kültürel yapının da siyasal katılma üzerinde etkili olduğu söylenebilir. Geleneksel toplumlardaki siyasal katılımın, modern toplumlardan daha düşük olmasında kültürel faktörlerin de payı olsa gerektir.
Siyasal etkinlik duygusu bireylerin siyasal karar alma süreçlerini etkileyebilme inancını ifade eder. Bu duygunun büsbütün yitirilmesi bireyin siyasal katılma arzusunu kırabileceği gibi siyasal sisteme yabancılaşmasına da neden olabilir.