Siyasetin İşleyiş Yöntemi ve Düzeni: Siyasal Rejim ve Sistemler
Rejim Kavramı
Siyasi rejim, bir devleti oluşturan siyasi yapıların işleyişiyle ilgilidir. Devlet sistemi olarak da bilinen siyasi rejim terimi, bazen bir siyasi sistem içindeki yöneticilerin davranış kalıplarını belirleyen kurallar dizisi şeklinde adlandırılır. Devlet yönetiminde egemenliğin kim tarafından ve nasıl kullanılacağını belirleyen siyasi rejim; bir ülkenin yönetilme şekli, hükûmetin nasıl örgütlendiği ve hükûmetin politikaları nasıl hazırladığını ifade eder. Modern dünyada pek çok farklı siyasi rejim türü bulunur ve tarih boyunca birçok siyasal rejim türü ortaya çıkmıştır.
Siyasal rejim ve hükûmet sistemi kavramları birbirlerinin ikamesi gibi algılansa da aynı kavramlar değildir. Rejim devletin nasıl yönetileceğini, hükûmet sistemi ise devlet içerisinde bulunan güçlerin birbiriyle olan ilişkisini ifade eder. Daha açık bir ifadeyle hükûmet sistemi yasama, yürütme ve yargının birbirleriyle olan ilişkisine göre değerlendirilir. Örneğin İngiltere’nin hükûmet sistemi, kuvvetlerin yumuşak ayrılığına dayanan parlamenter hükûmet sitemi, siyasal rejimi ise anayasal monarşidir.
Siyasal Rejimlerin Sınıflandırması
Demokratik Rejimler
Yunanca halk anlamına gelen “demos” ile güç kullanma, yönetme yetkisi anlamına gelen “kratos” kelimelerinin birleşmesinden oluşan demokrasi kavramı, ideal anlamda “halkın halk tarafından halk için yönetimi” olarak tanımlanabilir. Demokratik sistemlerde belirli bir grubun hâkimiyeti söz konusu değildir; bu anlayışa göre hâkimiyeti elinde bulunduran halkın kendisidir. Demokrasilerde yönetme yetkisini halk ya doğrudan kendisi kullanır ya da kendisinin seçtiği vekillerin bu yetkiyi kullanmasına izin verir.
Anti -Demokratik Rejimler
Bir sistemin ne olduğunu tanımlamanın en iyi yolu o sistemin ne olmadığını ortaya koymaktır. Yukarıda açıklandığı şekliyle demokratik bir sistemin belirleyici unsurları bulunmaktadır ve anti -demokratik sistemler, sıralanan bu şartların ya hiçbirini ya da en önemlilerinden bazılarını sağlamayan sistemlerdir. Demokratik olmayan sistemler genellikle iki başlık altında, totaliter ve otoriter sistemler olarak ele alınmaktadır.
Kuvvetlerin (Erklerin) Düzenlenmesi Bakımından Siyasal Sistemler
Günümüzde kullanılan anlamıyla kuvvet ya da erk adı verilen yapıların en temel tanımı Aristoteles tarafından yapılmıştır. Aristoteles devlette; "yasama", "yürütme" ve "yargı" olmak üzere üç kuvvet (erk) olduğunu ileri sürmüştür. Yasama kuvveti, devletin işlerini belirleme ve düzenleme gücünü ifade etmektedir. Yasama organı toplumu temsil eden, toplum tarafından seçilen temsilcilerden oluşur. Temsilcilerin oluşturduğu meclis yasa koymak veya kaldırmak, antlaşma yapmak veya bozmak, savaşa veya barışa karar vermek gibi görevleri üstlenmektedir. Yürütme kuvveti, yürütme organınca kullanılan görev ve yetkileri ifade etmektedir. Yürütmenin görevi, var olan kanunları hayata geçirmek ve uygulamaktır. Yargı organının görevi açılan davaları kararlaştırarak sonuçlandırmak, meclisin çıkarmış olduğu kanunların anayasaya uygunluğunu ve hükûmetin uygulamalarının anayasal çerçevede uygulanıp uygulanmadığını denetlemektir.
Kuvvetler Ayrılığı Sistemi
"Kuvvetler ayrılığı" doktrini, köklerini "karma hükûmet" teorilerinin geliştiği antik dünyada bulur. Antik dünyada Aristoteles tarafından ortaya atılan fikirler "kuvvetler ayrılığı" doktrininin gelişmesinde önemli bir yere sahiptir. Modern dönemde Locke ve Montesquieu gibi düşünürlerce kavramsallaştırılan "kuvvetler ayrılığı" ilkesi modern siyasal sistemin mihenk taşını oluşturan hükûmet sistemlerinin tanımlanmasını sağlamıştır.
Bir devlette yönetimin meşru kaynakları olarak varsayılan yasama ve yürütme organlarının birbiriyle ilişkisi bağlamında iktidarın örgütlenme biçimini açıklayan “hükûmet sistemleri” (governmental system) esas itibarıyla "başkanlık sistemi" ve "parlamenter sistem" tercihi çerçevesinde tartışılmaktadır. Bu tartışma veya karşılaştırmalarda üzerinde durulan esas nokta ise rejim (political regime) değişikliği değil, yasama ve yürütme kuvvetlerinin, sistem içindeki konum ve etkinliğidir.
Parlamenter Sistem
Parlamenter sistemin oluşumuna zemin hazırlayan temel gelişme; kral karşısında, tebaayı temsil eden bir meclis oluşturarak yasama yetkisini kralın elinden alıp bu suretle kralı denetleme ihtiyacı olmuştur. Yürütme erkinin gücünün kısıtlanması amacıyla oluşturulan parlamenter sistem, yasama içinden çıkan ve ona karşı siyasal sorumlu olan bir yürütmenin bulunduğu anayasal hükûmet şeklidir.
Başkanlık Sistemi
Başkanlık sisteminde yasama ve yürütme erkleri birbirinden tamamen bağımsız iki ayrı organa verilmiştir. Başkanlık sisteminde yasama ve yürütme ortaya çıkış ve varlıklarını devam ettirmeleri yönünden işlevsel ve organik açıdan birbirinden ayrılmıştır. Yasama ve yürütme işlevlerinin ayrı olduğu; yasamanın, yasa yapma ve yürütmenin de hükûmet etme işlevlerini yerine getirmesine "işlevsel ayrılık"; yasama ve yürütmenin ayrı ayrı organlar tarafından yerine getirilmesi ve bu işlevleri yerine getiren organların birbirinden bağımsız olmasına da "organik ayrılık" denilmektedir.
Yarı-başkanlık Sistemi
Yarı-başkanlık sistemi teorik olarak Duverger tarafından üç temel şarta sahip olacak şekilde kuramsallaştırılmıştır: 1-“genel oyla seçilen bir cumhurbaşkanı";
2 -“oldukça önemli yetkilerle donatılmış bir cumhurbaşkanın yanında, parlamento desteklediği sürece görevde kalabilen bir yürütme”;
3 -“hükûmet etme yetkilerine sahip bakanlar”.