Siyasal Seçimler ve Siyasal Katılım

Siyasal Seçimler

Seçim Kavramı ve Kurumu

Seçim, vatandaşların bir kamu görevini yürütmesi veya kendisi hakkında kararlar alması için adaylar arasından seçim yapma ve buna karar verme sürecidir. Modern temsili demokrasilerde seçimler 17. yüzyıldan beri karar verme mekanizmalarının en önemlisi olarak kullanılmaktadır. Demokrasilerde seçim, yönetilenlerin kendilerini yönetecekleri belirleme işlemi ve eylemi olduğu için demokratik kuram, meşru iktidarın, kaynağını halkın onayından alan iktidar olduğunu savunur. Halkın onayına dayanmayan, kaynağını halktan almayan bir siyasi iktidar hak edilmiş bir iktidar olarak kabul edilmez. Seçimle işbaşına getirilmiş kamu yöneticisi, otoritesini, kişisel özelliklerinden değil seçilmiş olmasından alır. Yöneticiye yönetme hakkını veren de seçimle gelmiş olmasıdır.

Demokratik Seçimler

Demokrasi teorisi sorunların çözümü için çözüm önerilerini yarıştırmayı önemser. Yarışı en çok desteği alan çözüm önerisi kazanır. Bu, onun her ölçüt açısından doğru olduğunu kanıtlamaz, sadece, toplumda çoğunluğun öyle olduğunu düşündüğünü gösterir. Bununla birlikte “demokrasi sandıktan ibaret değildir”; sandık/seçim sonuçları bazı durumlarda sorunların aşılmasına yetmeyebilir.

Seçimin Tarihsel Gelişimi

Antik Yunan’daki demokrasi tecrübesi seçimlerin tarihinde ilk ve önemli bir aşamadır. Seçme ve seçilme hakkını kullanan 20 yaşını doldurmuş erkek Atinalılar tarihin ilk seçimlerinin aktörleriydi. Siyasi partiler işlevini “oligarklar” ve “demokratlar” yerine getiriyordu. Atina demokrasisinde kadınların, kölelerin ve yabancıların siyasi hakları yoktu. Orta Çağ Avrupa’sında toprağa bağlı ve tarıma dayalı (feodal) toplum düzeni hâkimdi ve toplum soylular, din adamları ve köylüler (serfler) olarak toplumsal, ekonomik ve siyasal katmanlara ayrılmıştı. Feodal yasalar ve kurallar toplumsal katmanlar arasındaki ilişkileri düzenliyordu. Seçme ve seçilme hakkı büyük ölçüde toprak sahipleri ile din adamlarına tanınmıştı. Orta Çağ'ın sonlarına doğru Avrupa’da büyük değişiklikler yaşanmış, yönetsel ve dinsel merkez konumundaki kentler üretim yapılan ve ticareti canlandıran odaklar olmuştur. Bundan sonra Avrupa’da “halk egemenliği” teorisi geliştirilmiş ve zamanla yayılarak gerçek çoğulcu ve katılımcı demokrasi uygulamaları hayata geçirilmiştir. 20. yüzyıla gelinceye kadar genel oy ilkesi oldukça yavaş ve aşamalı olarak gelişebilmiştir. 19. yüzyılın son çeyreğine kadar batı ve kuzey Avrupa ülkelerindeki seçmen kitlelerin genel nüfusa oranı yüzde 5’i geçememiştir.

Seçim Sistemleri

Demokratik rejimlerde yönetim yetkisinin kaynağı, dolayısıyla meşruiyetin temeli seçimlerdir. O nedenle çok partili demokrasilerde parlemento seçimlerinin amacı, belirli bir süre için ülkeyi hangi parti veya partilerin yöneteceğini; hangi parti veya partilerin muhalefet olarak denetim görevi yapacağını belirlemektir.

Bu belirlemeyi yapmak için genellikle üç seçim sisteminden biri kullanılmaktadır: Çoğunluk sistemi (Oyların çoğunluğunu alan adayın seçimi kazandığı sistem), nispi temsil sistemi (Değişik ve çok sayıda fikir ve siyasi görüşün parlamentoya girebildiği sistem) ile bu iki sistemin olumlu ve olumsuz taraflarını dengelemek için geliştirilmiş olan karma sistemler.

Seçim Türleri

Seçimlerin yaygınlık, katılım, seçilen yöneticiler vs. açısından farklı türleri bulunmaktadır: Genel seçim, yerel seçim, ara seçim, ön seçim, tek dereceli - iki dereceli seçim.

Anayasa değişikliği ve/veya yasama meclisince kabul edilmeyen/yeterli oyu almayan bazı yasaların kabulü amacıyla yapılan halkoylamasının adı olan “referandum” da bir başka seçim türü olarak sıklıkla kullanılan bir mekanizmadır.

Siyasal Katılım

Demokrasilerde seçimler kadar önemli olan bir başka eylem biçimi siyasal katılımdır. Mevcut siyasal durumun devamı veya değişimi yönünde etkide bulunmayı amaçlayan her türlü vatandaşlık eylemini ifade eden siyasal katılım kavramı siyasal yetkililerin/otoritelerin ürettiği kararları etkilemek, karar alınma sırasında içeriği oluşturmak için çalışmak, karar sonrasında uygulanmasını erteletmek, durdurmak, değiştirmek veya toptan ortada kaldırmak için bireylerin kendi özgür iradeleriyle yaptıkları değerlendirmeler ve eylemler olarak da tanımlanır.

Siyasal Katılım Türleri

Siyasal katılma olgusu öncelikle geleneksel/eski ve geleneksel olmayan/yeni olmak üzere iki kategoriye ayrılmaktadır. Günümüzde bu adlandırmanın yerini modern ve post -modern ayrımı almış gözükmektedir.

Siyasal Katılımı Etkileyen Faktörler

Siyasal katılım vatandaşların çeşitli niteliklerine göre farklılık gösterebilmektedir. Siyasal katılım üzerine yapılan araştırmalarda katılımı belirleyen bağımsız değişkenler şöyle belirlenmiştir: Cinsiyet, yaş, eğitim, anne babanın eğitimi, yerleşme biçimi, meslek, gelir düzeyi, medeni durum. Siyasal katılımı etkileyen faktörler bazı çalışmalarda sosyoekonomik faktörler, psikolojik ve bireysel faktörler, siyasal ve hukuksal faktörler olarak da sınıflandırılmıştır.