Sivil Toplum Örgütü Olarak Sendikalar

Kapsam

Sendikalar işçi sınıfının ekonomik örgütleri

Üyelerinin hak ve çıkarları

Demokrasinin sınırlarını geliştirme

Sendika, serbest girişim düzeni içinde, karşı koyma, sömürüyü önleme ve emeğin toplumun olanaklarından adil ölçüler içinde yararlanmasını sağlama amaçlı sınıfsal bir örgüt olarak ifade edilmektedir.

Türkiye'de Sendikacılığın Gelişimi ve Nitelikleri

Osmanlı Dönemi

Türkiye’de sendikal örgütlenme, II. Meşrutiyet’in ilan edildiği 1908 yılında patlak veren “Temmuz Grevleri” adıyla bilinen grevlerle canlanmaya başlamıştır. İlk sendikalar 1909’da yürürlüğe giren Dernekler Yasası çerçevesinde kurulmuştur. Sendikal faaliyetlerle ilgili ilk yasal düzenleme bu grevler sonrası 1909 yılında çıkarılan “Tatil -i Eşgal Kanunu” adı altında çıkarılan kanundur. Bu yasal düzenleme işçi hak ve özgürlüklerinin resmî bir hâle getirilmesi açısından dönüm noktası olmuştur.

Osmanlı İmparatorluğu’nda sendikalarla ve grevlerle ilgili ilk yasal düzenleme II. Meşrutiyet sonrasında yapılmış, bunun sonrasında bazı yazarlara göre ekonomik, bazılarına göre hem ekonomik hem antiemperyalist grevler başlamıştır. İmparatorlukta 1872 –1908 yılları arasında 46 grev yapılmışken 1908 yılının iki aylık döneminde grev sayısı 50’nin üzerine çıkmış, grev hareketleri önemli sanayi merkezlerinin yanı sıra ülkenin tüm bölgelerini etkisi altına almıştır. Genel olarak grevler gıda, demiryolu, tramvay, denizyolu taşımacılığı, dokuma, metal maden, yapı gibi imparatorluğun önemli iş kollarını etkilemiştir.

Cumhuriyet Dönemi

Türkiye’de 1923 –1946 yılları arasında ekonomik, siyasi, hukuki ve sosyal koşullar sendikaların gelişmesi için gerekli ortamın ortaya çıkmasını engellemiştir.

1924 yılında yürürlüğe giren Anayasa ile dernek kurma hakkı tanınmıştır. Kendilerine özgü birer dernek olan işçi sendikalarının kurulması için herhangi bir hukuki engel kalmamıştır. Ancak işçilerin bölünmüşlüğü ve hükümetin milli kalkınma, ekonomik toparlanma hedefleri sendikal hareketlerin engellerle karşılaşmasına neden olmuştur. Kısacası 1924 Anayasası, cemiyet kurma hakkı tanımış olmasına rağmen, 1909 Tatil -i Eşgal Kanunu, 1925 Takrir -i Sükûn Kanunu, 1926 Ceza Kanunu ve 1845 sayılı Polis Nizamnamesi’nin 12. maddesi baskıcı hükümler getirerek, grevleri ve işçilerin tüm hak arayış hareketlerini özellikle 1925 sonrasında yasal olmaktan çıkarmıştır.

1924 Anayasası ile dernek kurma hakkı

1947’de 5018 sayılı İşçi ve İşveren Sendikaları ve Sendika Birlikleri Hakkında Kanun

1963’te 274 sayılı Sendikalar Kanunu

1963’te 275 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu

Sendikalar Kanunu

1983 yılında, 274 ve 275 sayılı kanunların yerine 2821 sayılı Sendikalar Kanunu ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu yürürlüğe girmiştir. 2821 sayılı Sendikalar Kanunu, 1947’de çıkan 5018 sayılı İşçi ve İşveren Sendikaları ve Sendika Birlikleri Hakkındaki Kanun ile 1983’te çıkan 274 sayılı Sendikalar Kanunu’nun ardından çıkan üçüncü sendika kanunudur.

Türkiye'de Sendikalar

Konfederasyon değişik iş kollarında en az beş sendikanın bir araya gelmesi suretiyle meydana getirdikleri tüzel kişiliğe sahip üst kuruluşlara denilmektedir. Bugün Türkiye'de işçi sendikalarını temsil eden şu konfederasyonlardan bahsedilebiliriz:

35 üye sendikası ile TÜRK -İŞ (Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu)

17 üye sendikası ile DİSK (Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu)

11 üye sendikası ile HAK -İŞ (Türkiye Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu)

22 üye sendikası ile TİSK (Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu)