Sivil Toplum Örgütlerinin İşlevleri
Bir toplumda sivil toplumun olgunlaşması, tepeden inmeci olmayan, tabandan yükselen ve bu sebeple uzlaşma sağlama olanağı yüksek olan bir siyasal reform girişiminin de yeşermesine olanak sağlar. Bununla birlikte, sivil toplumun olgunlaştığı bir yerde, sivil toplumu oluşturanların her konuda aynı görüşte olması gerekmez. Ancak kolektif akıl, belirli ortak paydalarda buluşmaya olanak sağlayacaktır. Bu bağlamda çoğulculuk kavramı ortaya çıkmaktadır. Çoğulculuk bir sivil toplumun zenginliğidir; farklı kimliklerin, farklı düşüncelerin, farklıyı talep edenlerin de kamusal alanda söz sahibi olması, örgütlenip taleplerini duyurmasıdır.
Sivil Toplum Örgütlerinin Siyasal işlevleri
Sivil toplum kuruluşlarının en önemli işlevleri siyasi iktidara nüfuz etmek, siyasi iktidarı parçalayarak âdem -i merkeziyetçi hâle getirmek, bireyleri otoritenin baskısına karşı korumak ve böylece despotizme karşı güvence oluşturmaktır.
Yasamaya etkileri: Sivil toplum kuruluşları, seçilmiş milletvekilleri aracılığıyla yasama alanını etkilemeye çalışmaktadır. Sivil toplum kuruluşlarının yasama alanına olan ilgileri daha çok kendilerine dönük çalışmaların yapıldığı dönemlerde ortaya çıkmaktadır.
Yürütmeye etkileri: Sivil toplum kuruluşları hükümetin gerçekleştirdiği uygulamalara karşı bir ara yüzey olma işlevini görmektedir.
Siyasi partilere etkileri: Siyasi partiler, çağdaş siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarından biridir. Siyasi partiler demokrasinin yapıtaşlarını oluşturmaktadır. Demokratik rejimlerde iktidarı etkilemenin en hızlı, en etkili ve demokratik mekanizması siyasi partilerdir. Siyasi talepleri olan sivil toplum kuruluşlarının böyle bir mekanizmadan uzak kalmaları düşünülemez. Diğer taraftan siyasi partilerin de temelde sivil toplum örgütleri olduğunu akılda tutmamız gerekir.
Kamuoyuna etkileri: Demokrasinin tabana yayılabilmesi için sivil toplum kuruluşlarının sisteme yerleştirilmesi gerekmektedir. Toplumun örgütlü olması demokrasinin bir gereğidir. Katılımcılık ancak örgütlü toplum aracılığıyla hayata geçirilebilir.
Sivil Toplum Örgütlerinin Kültürel işlevleri
Çoğulcu bir toplumsal yapının oluşmasında ve çoğulculuk kültürünün toplumsal dokuya nüfuz etmesinde demokratik sivil toplum kuruluşlarının işleyiş ve örgütsel yapıları etkili olur.
Sivil toplum kuruluşlarına üyelik sayesinde oluşan grup üyeliği; üyelere belirli bir grup kültürünü paylaşma, ortak hareket etme ve davranışlarında diğer grup üyelerinin eylemlerini de hesaba katma alışkanlığını kazandırır. Bu gibi kültürel araçlarla, katılımcı demokrasi kültürünün kapıları aralanmaktadır.
Sivil Toplum Örgütlerinin Toplumsal işlevleri
Sivil toplum kuruluşları devreye girerek kendi alanları için toplumu aydınlatma ve bilgi verme görevini üstlenmektedir.
Halk kesimlerinin kendilerini ifade edebilecekleri ve çıkarlarını tanımlayabilecekleri demokratik kalkınma alternatifleri ortaya çıkartma,
Dayanışma ve ortak çalışma biçimleri yaratarak örgüt-dışı ilişkilerde demokratik alanlar ortaya çıkarma,
Yerel yönetimlerden ve ulusal yönetimlerden yola çıkarak halk alternatiflerinin tanımlanması, formüle edilmesi ve uygulanması,
Halkın yaşam koşullarının iyileştirilmesine yönelik programları gerçekleştirmektir.
Sivil Toplum Örgütlerinin Bireysel işlevleri
Sivil toplum kuruluşları, bireylerin önünü açarak sorumluluk ve yaratıcılık bilincini geliştirmektedir
Sivil toplum kuruluşlarında bir amaç için bir araya gelen bireyler; takdir edilme, belirli bir değer ve statü atfedilme karşısında, saygı, güven ve benlik ihtiyaçlarını karşılar.
Kişiler, sivil toplum örgütlerine katılarak sivil bir sorumluluk üstlenmekte, bu da kişilerin bireysel çıkarının ötesinde, toplumsal çıkarı düşünme ihtiyacından kaynaklanmaktadır.
Üyelerin tek başlarına elde edemeyecekleri bilgileri grup aracılığı ile elde ederek gerçeklere ulaşmaları, güven ve etkin olma duygularını beslemektedir.
Sosyal örgütler bireylere aidiyet duygusu kazandırarak onları yalnızlıktan kurtarır, böylece toplumsal sıkıntılarını çözmede kendilerine bir dayanak oluşturur.
Sivil Toplum Örgütlerinin Ekonomik işlevleri
Sivil toplum kuruluşları kâr amacı gütmeden yani kendileri ve üyelerinin kişisel zenginliği için ekonomik kâr elde etmeye çalışmadan, ekonomik ilişki ve organizasyonların oluşmasında bir takım işlevler edinebilmektedir.
Devlet merkezli siyasal alan ile çıkar amacını temel alan ekonomik alan arasında konumlanan sivil toplum, bir yandan devletin gücünü kontrol edip hukukla sınırlı kılarken, diğer yandan kâr amaçlı bir kazanç yaklaşımını kamu yararı anlayışına dönüştürmektedir.