Sivil Havacılık Tarihi ve Türkiye’deki Gelişimi

Havacılık ve insanoğlunun havaya olan merakı neredeyse ilk çağlara kadar dayanmaktadır.

Tüm bilimsel ve teknolojik çalışmalarda insanlığın merakı ve ihitiyaçlarını nasıl en iyi karşılarız sorusundan yola çıkıldığı tartışılmaz bir gerçektir.

Havacılıkta ilk çıkış insanların kuşları izlemesi ve onlara özenmesi ile ortaya çıkmıştır.

M.S. 1002 yılında İsmail Cevheri'nin yaptığı kanatçıklarla uçuşu da havacılık tarihinin unutulmaz eserleri arasında yerini alır. Zira Cevheri ilk Türk hava şehididir.

Havacılığın mimarlarından birisi de 4. Murat döneminde Osmanlı Devleti'nde yaşayan Hezarfen Ahmet Çelebi diye bilinen ilim adamıdır. Bilinen ilk kanatlı uçuş Galata Köprüsü'nden gerçekleştirilmiştir. Havacılık tarihinde asıl gelişme bütün birikimleri inceleyen, dönemin önemli bilginlerinden olan Chanute ile 200’den fazla yazışması olan Wright Kardeşler'e aittir.

Havacılık alanındaki yenilik ve teknolojiler ile birlikte askerî ve sivil alanda havacılık faaliyetleri oldukça hızlı bir şekilde gelişme göstermiştir. Bu artış ile hiç şüphesiz yeni standart ve kuralların ortaya çıkması doğal ve kaçınılmazdır.

Osmanlı İmparatorluğu, havacılık teşkilatını 1 Haziran 1911’de ordu sistemine dahil ederek seri şekilde ihtiyaç duyulan diğer önlemleri ve tedbirleri almıştır.

1933 yılında devlet eliyle kurulan "Hava Yolları Devlet İşletmesi" bugünkü adıyla THY 1990 yılına kadar ülkemizin tek hava yolu ticareti yapan şirketi olmuştur.

Havacılık alanında sınır yoktur. Böyle olduğu içindir ki 20.yy'ın ikinci yarısında insanlık artık uzaya ulaşmayı hedeflemiş ve kısmen başarmıştır.

Ülkemizdeki 80 sonrası havacılık atılımı ile özel hava yolu şirketlerinin de kurulmasını tetiklemiştir. Sunexpress Havayolları 1989 yılında %50 THY, %50 Lufthansa Airlines ortaklığı ile kurulmuştur. 1990 yılında Pegasus, 1992 yılında da Onur Air’in kurulması sektörde yeni bir dönem açmış ve rekabeti de beraberinde getirmiştir. 2000’li yıllara gelirken artan taleplere yetişemeyen ülkemiz havacılığın her alanında özelleşmeyi uygun görmüş ve gerekli adımları atmıştır.

Bölgesel ve yerel krizler sebebiyle zaman zaman durağanlaşan hatta gerileyen havacılık sektörü 2003-2004 yılları itibariyle büyüme konusunda bir ivme kazanmıştır. Uluslararası Hava Taşıyıcıları Birliği trafik verilerine göre, 2004 yılının ilk dokuz ayında Türkiye’nin de içinde bulunduğu Avrupa bölgesinde taşınan yolcu sayısında %8,2’lik bir büyüme gerçekleşmiştir.

Uçağın ve motorlu uçan araçların keşfi sivil havacılığın durdurulamaz yükselişinin ilk adımları olmuştur. Bundan sonraki sınırlar artık doğa bilimleri ve hayallerle sınırlıdır.

Ülkemiz havacılık alanında batı medeniyetlerinden çok da geri kalmamıştır. Hatta Cumhuriyetimizin ilk çeyreğinde yakaladığımız fırsatlarla batının önüne bile geçebileceğimiz aşikardır. Bizim en büyük potansiyelimiz insanımızdır. Sivil havacılık ve uzay alanında alacağımız iyi eğitimlerle bu konularda bölgemizde ve dünyada bir güç haline gelmemiz zor değildir.

Günümüz artık uzay çağı olarak bilinir. Ülkemiz havacılık alanındaki potansiyellerini iyi değerlendirip daha da iyi yerlere gelmelidir. Ve asıl olarak uzay teknolojileri geliştirerek bizim de söz sahibi olduğumuzu kanıtlamamız gerekmektedir.