Sultan Melikşah Dönemi (1072 -1092)
Sultan Melikşah'ın yirmi yıllık saltanatı zamanında tarihte eşi benzeri az görülen refah, huzur ve mutluluk devri yaşandı. Babası Sultan Alp Arslan onu özenle yetiştirdi. Henüz sekiz yaşındayken devlet işleriyle ilgilenmeye başladı. On yaşlarındayken babasıyla beraber Gürcistan seferine katıldı. Bizanslıların savunmuş olduğu bir kaleyi vezir Nizâmülmülk ile birlikte fethetmeyi başardı. Ayrıca Kars yakınlarındaki Meryemnişin Kalesi'nin alınmasında büyük rol oynadı.
Sultan Alp Arslan, oğlu Melikşah'ın üzerine henüz küçük yaşlarından itibaren titremeye başladı ve 1066 tarihinde resmen veliaht ilan ettiği gibi bu düşüncesini de her fırsatta etrafındakilere söyledi. Sultan Alp Arslan 1072 tarihinde şehit edildikten sonra vasiyeti üzerine on yedi yaşındaki oğlu Melikşah Selçuklu Devleti'nin yeni sultanı oldu.
Sultan Melikşah'ın saltanatının ilk iki yılı iç kavgaları bastırmak ve sınırları savunmakla geçti. Tecrübeli vezir Nizamülmülk'e geniş yetkiler tanıyarak kendisine vezir tayin etti. Devleti uğraştıran Karahanlılar ve Gazneliler'e karşı başarılı mücadeleler göstererek onları mağlup etmeyi başardı. Saltanatının ilk yıllarında isyan eden amcası Kavurd'u da yenerek ülkede düzeni sağladı.
Sultan Melikşah'ın en büyük amacı İslâm Birliğini kurmaktı. Bu amacını hayata geçirmek için büyük çabalar gösterdi ve Halife Kaim Biemrillah ile iyi ilişkiler kurdu. Halife, Sultan Melikşah'a “Kasımü emiri’l -mü’minin, Yeminü emiri’l- mü’minin, Celalüddevle ve’d- din, Muizzüddünya ve’d- din” unvanlarını verdi.
Sultan Melikşah zamanında Anadolu'nun fethi hızla devam etti. Bu dönemde Anadolu Selçuklu Devleti kuruldu. Sultan Melikşah fethi hareketlerine hız kesmeden devam etti. Kutalmışoğlu Süleymanşah ve Mansur ile Türkmen beylerinden Tutak, Artuk Bey ve Alp İlig gibi ünlü komutanlar Anadolu'da zaferden zafere koşarak Bizans ordularını yenilgiye uğratıyorlardı. Anadolu'daki Hristiyan halk, Bizans yönetiminden bıkmıştı çünkü saraydaki hileler ve devlet yönetimindeki zayıflık sebebiyle derebeyleri Anadolu'yu kasıp kavuruyorlardı. Bu nedenle de kendilerine adaletli davranan, gittikleri yere refah ve huzur götüren Selçukluları büyük bir sevinçle karşıladılar.
Selçuklu ordularının bir kolu Yeşilırmak, Kelkit ve Çoruh havzalarını ele geçirerek Ege kıyılarına kadar uzandı. Diğer bir kol da Urfa ve Nizip yakınlarında Bizans ordularını bozguna uğratarak Güney ve Güneydoğu'da fetihler yaptılar. Süleyman Şah ise İznik'i fethederek, Boğaziçi'ni kontrol altına almıştı. Kısa süre içerisinde Mardin ve Diyarbekir ile o bölgedeki birçok kale ve şehir alındı.
Sultan Melikşah zamanında ayrıca Musul, Dimeşk, Kudüs, Halep, Lazkiye, Kafkasya, Gence, Erzurum, Kars, Oltu, Trabzon, Azerbaycan, Semerkand, Buhara, Mekke, Medine ve Yemen Selçuklu Devleti'nin topraklarına dahil edildi.
Selçuklu Devleti'nin 1085'te Diyarbekir ve çevresini ele geçirilmelerinin sonucu olarak Mervaniler Devleti yıkıldı. Urfa, Menbiç ve Halep kalelerinin alınmasının ardından Antalya'ya inerek Akdeniz'e ulaşıldı.
Sultan Melikşah tahtta kaldığı yirmi yıllık süreçte Selçuklu Devleti'nin sınırlarını Kaşgar'dan Boğaziçi'ne, Kafkaslar'dan Yemen ve Aden'e kadar genişleterek o devrin en büyük siyasi gücü durumuna getirdi. "Adalet" kavramını devletin temeline oturtarak kendisine "Sultanül -Âdil" denilmesine yol açmıştır.
Ünlü veziri Nizamülmülk 1092 tarihinde Batıniler tarafından öldürüldü ve aynı yılın içerisinde Sultan Melikşah da otuz yedi yaşındayken zehirlenerek öldürüldü (20 Kasım 1092). Cenazesi Isfahan'a götürülerek kendisinin yaptırmış olduğu medresinin türbesine gömüldü.
Sultan Melikşah bilim ve sanatla uğraşan insanlar ile fakirleri korumak amacıyla devlet bütçesine ödenek koymuştur. Onun zamanında İmam -ı Gazali, Cürcânî, Kaşgarlı Mahmud gibi bilginler yetişmiştir.
Sultan Melikşah devletin topraklarını imar ettirerek halkı refaha kavuşturdu. Özellikle büyük yerleşim yerlerinde Nizamiye Medreseleri inşa ettirdi. Sultan Melikşah zamanında bilim, kültür, ticaret, sanayi ve tarım çok ilerledi. Bilim, kültür ve adaletin büyük değer gördüğü Selçuklu ülkesinde refah ve huzur hakim olarak görkemli ve gösterişli bir imparatorluk meydana getirilmiştir.