Kentsel Dönüşüm

2000 yıllarında kentsel dönüşüm hız kazanmıştır. Bu bölümde Türkiye’deki kentsel dönüşüm olgusu farklı yaklaşım ve müdahale biçimleri çerçevesinde ve tarihsel süreç içerisinde incelenmektedir.

Kentsel Dönüşüm Kavramı ve Tanımı

Kentsel alanlar birçok faktörün etkisiyle dönüşüme neden olmuştur. Özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısı ile beraber artan kentsel yayılma, mevcut kent merkezlerinin yapısının değişmesi, kentlerin çoğu zaman çöküntü alanlarına dönüşmesi ile sonuçlanmıştır. Kentlerin hızlı bir şekilde büyümesi ve çepere doğru yayılmasıyla, çoğu kez kentlerin tarihi ve geleneksel dokuları bozulmuş ve kent çevrelerinde yeni uydu kentler gibi yerleşim biçimleri gelişmiştir. Bu yeni yerleşim biçimleri çoğunlukla gelir seviyesi daha yüksek grupların kullanımına hizmet etmektedir.

Kentsel Dönüşümün Amacı ve Kapsamı

Özden, kentsel dönüşümü dört temel boyutu çerçevesinde tartışmaktadır: Sosyal, ekonomik, yasal-yönetsel ve planlama-tasarım boyutu

Kentsel Dönüşümün Boyutları

Sosyal Boyut

Konut bölgelerinde yapılacak dönüşümlerde toplumsal verilerin değerlendirilmesi önem taşımaktadır. Bu nedenle yerel halkın gelmiş olduğu yer ve ne zaman geldiği, bu yere bağlı olarak edindiği alışkanlıklar, kültürel özellikleri, eğitim durumu, gelenek ve görenekler yapılacak dönüşüm uygulamalarında değerlendirilmesi gerekmektedir. Yerel halkın yerinde muhafazasını sağlamak için bulunulan koşulların iyileştirilmesi kentsel dönüşümde önemli rol oynamaktadır.

Yukarıda özetlenen toplumsal verilerin ortaya konmasının ardından, yerel programların uygulanması amacıyla toplumsal stratejiler belirlenmelidir.

Ekonomik Boyut

Kentsel dönüşüm temelde oldukça büyük maliyetleri olan bir uygulamadır. Ancak, yarattığı kentsel rant ile bu maliyeti geri kazanabilmekte, hatta çoğu kez üstüne çıkabilmektedir. Bu nedenle, herhangi bir alanı kentsel dönüşüm alanı ilan etmeden önce fayda-maliyet analizleri yapmak, maliyetin kesin hesabını çıkartmak, hatta elde edilmesi hesaplanan rantın projeksiyonunu ortaya koymak gereklidir.

Yasal-Yönetsel Boyut

Başarılı bir kentsel dönüşüm için ilgili yasaların her birinin birbiri ile örtüşüyor ya da birbirini tamamlıyor nitelikte olması, kurumlar arası yetki paylaşımının düzenlenmesi gereklidir. Özellikle mülkiyetle ilgili konuların nasıl çözümleneceği bu süreçte çok önemlidir. Ayrıca yönetsel yapının doğru bir yetki paylaşımı sağlayacak şekilde düzenlenmiş olması gerekmektedir. Kentsel dönüşüm projelerinin en önemli uygulayıcı aktörlerinden biri olan yerel yönetimlerin yapıları ve kapasiteleri süreci yönetebilmelerini sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir.

Planlama ve Tasarım Boyutu

Planlama süreci, hükümetlerin ve yerel yönetimlerin kentsel dönüşüm politika ve programlarına karar verilmesi ve somutlaştırılarak plana dökülmesi sürecini içerir. Kentlerin dönüşümünde planlama ve tasarım süreçlerinin bütüncül ve sürdürülebilir olması sağlanmalıdır. Bu süreç yaşam kalitesini arttırıcı tedbirler getirdiği gibi, alanın özgünlüğünü de arttırmalıdır.

Kentsel Dönüşümün Gelişimi ve Farklı Yaklaşımlar

Dünyadaki kentsel dönüşüm projelerinde farklı müdahale biçimleri uygulanmıştır.

1950’lerde kullanılan yeniden yapılandırma yöntemi, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Avrupa kentlerinde savaşın yarattığı yıkımın izlerini silmek için kullanılmaya başlamıştır.

1960’lara kentsel çöküntü alanlarında canlandırmaya yönelik müdahalelerinin başladığı görülmektedir.

1970’lerde hem merkez fonksiyonları hem sanayi alanları mevcut kent merkezlerinden uzaklaşmaya başlamıştır. Bu durum kent merkezlerinde çöküntü alanlarının oluşumunu hızlandırmıştır. Bu eski kentsel alanlarda yenileme gerçekleşirken, konut alanlarında daha çok sosyal ve fiziksel iyileştirme ön plana çıkmıştır.

1980’lerde kent merkezleri yeni gelişen servis sektörünün yönetim merkezi olarak yeniden önem kazanmıştır. Bu bölgeler söz konusu yerine geçme ve yeni gelişim projeleri yoluyla yeni fonksiyonlar kullanılarak yeniden geliştirilmişlerdir.

1980 yıllarındaki kentsel yenileştirme projeleri, kent merkezlerindeki çöküntü alanlarında yaşanan kentsel sorunları kapsamlı bir yaklaşımla ele alan ve bu alanların ekonomik, sosyal, fiziksel ve çevresel yapısının uzun vadeli olarak iyileştirilmesini hedefleyen uygulamalar olarak öne çıkmıştır.

2000’lerde daha yoğun bir şekilde hissedilen kentsel dönüşüm uygulamaları ise kente yeni bir imaj kazandırmak, küresel pazarda rekabet gücünü arttırabilmek amacıyla gerçekleştirilmeye başlamıştır.

Türkiye'de Kentsel Dönüşümün Tarihi

Kentsel dönüşüm uygulamaları sadece fiziksel mekânın değişimi değil sosyal ve ekonomik yapının da değişimini ifade etmektedir. Türkiye’de kentsel dönüşüm uygulamaları, yenileme ve sağlıklaştırmave geliştirme süreçlerinden oluşmaktadır.

1950-1980 Dönemi: Gecekondu ve Apartmanlaşma

1950-1980 dönemi kendi içerisinde, uygulanan ekonomi politikalarına göre onar yıllık üç dönem hâlinde incelenebilmektedir. 1950-80 Döneminde yaşanan dört farklı dönüşüm: Büyük kentsel dönüşüm projeleri, sağlıklaştırma, yeniden yapılandırma ve kentsel yenileme şeklinde ortaya çıkmıştır.

1980-2000 Dönemi: Kentsel Yayılma

Bu dönemde farklı toplu konut uygulamaları ortaya çıkmıştır. Kooperatifler, Toplu Konut İdaresi (TOKİ), yerel yönetim – TOKİ işbirliği ve özel girişimcilerle Türkiye Emlak Bankası’nın gerçekleştirdiği toplu konut uygulamalarının ilk üçü dar ve orta gelirlileri hedeflerken sonuncusu üst gelir grubunu hedeflemektedir.

2000 Sonrası Dönem: Kentsel Dönüşümün Yasallaşması

Bu dönem özellikle büyük ölçekli kentsel dönüşüm projelerinin uygulanabilmesi için çıkarılan kentsel dönüşüm odaklı yasal düzenlemelerin gerçekleştirildiği dönemdir.

5393 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu (73.madde), 5366 sayılı Yıpranan Kent Dokularının Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun ve 6306 sayılı Afet Riskli Alanlarda Kentsel Dönüşüm Kanunu bunların en önemlileridir.