Sağlık Hizmetleri Arzı

Arz, satıcıların kendileri için uygun olan çeşitli fiyatlardan satmak istedikleri mal veya hizmet miktarıdır. Fiyat düzeyi ile arz edilen mal ve hizmet miktarı arasında pozitif yönlü bir ilişki vardır ki, buna “arz yasası” denilmektedir. Sağlık hizmetleri talebinde olduğu gibi sağlık hizmetleri arzının da diğer mal ve hizmet arzından bazı farklı özellikleri vardır.

Sağlık hizmetleri arzını; tıp doktoru, diş hekimi, eczacı, hemşire, sağlık teknisyeni, sağlık memuru, ebe, laborant ve diğer yardımcı personel gibi yetkili ve ehliyetli kişilerin yapması gerekmektedir .

Diğer mal ve hizmetlerin arzını kısa dönemde artırmak mümkün iken, sağlık hizmetlerinde bu her zaman olmaz. Çünkü sağlık hizmetleri uzman kişiler tarafından sunulması gereken bir özellik arz ettiği için kısa dönemde bu mümkün olmamaktadır. Ayrıca hastane gibi fiziki yapıların oluşturulması da kısa dönemde hizmet arzının arttırılmasını mümkün kılmayan sebeplerdendir .

Sağlık hizmetleri arzı, çeşitli sağlık hizmeti ihtiyaçlarını karşılamak üzere sağlık evi, aile hekimliği, sağlık merkezi, dispanserler, hasteneler gibi birimlerin yanında muayenehaneler, tahlil ve tetkik laboratuvarları ve diğer sağlık birimlerinde ayakta ya da yatan hastalara sunulan hizmetleri kapsamaktadır.

Arzı etkileyen temel faktörler; arz edilen mal ve hizmetin malın fiyatı, girdi (üretim faktörü) fiyatı, tamamlayıcı malların fiyatı, ikame mallarının fiyatı, beklentiler, teknoloji, vergiler, sübvansiyonlar ve üretici (firma) sayısıdır .

Eğer hizmet üretim birimlerindeki artış oranı nüfus artış oranının üstündeyse, sağlık hizmeti miktarında reel anlamda artış olacaktır. Nüfus artış oranı daha fazlaysa kişi başına düşen hizmet arz miktarı azalacaktır .

Türkiye’de sağlık hizmeti üç ana birim tarafından sunulmaktadır. Sağlık Bakanlığı, üniversiteler ve özel sektör. Bunlar içerisinde Sağlık Bakanlığı hem hastane hem de yatak sayısı açısından sağlık hizmetlerinin temel arz edicisi durumundadır.

Sağlık sektöründe devletin tuttuğu pay genel ekonomik yapı içerisindeki tuttuğu paydan daha yüksek olmaktadır. Bunun temel sebebi, sosyal devlet anlayışındaki gelişmelere bağlı olarak devletlerin vatandaşlarının yaşam haklarını güvence altına alma yönündeki çabalarıdır.

Sağlık hizmetleri arzını kısa sürede veya fiyattaki artışla eş oranlı arttırmak mümkün olmamaktadır. Yani sağlık hizmetleri arz eğrisi oldukça inelastik bir yapıya sahiptir.

Sağlık hizmetlerinin üretim maliyetlerinin ana bölümünü sağlık çalışanlarına ödenen ücretler oluşturur.

Sağlık hizmetleri arzını, tıp doktoru, diş hekimi, eczacı, hemşire, sağlık teknisyeni, sağlık memuru, ebe, laborant ve diğer yardımcı personel gibi yetkili ve ehliyetli kişilerin yapması gerekmektedir.

Sağlık hizmetleri arzının da temel belirleyici objesi doktorlardır .

Türkiye’de uzman doktorların %50’den fazlası Ankara, İstanbul ve İzmir’de toplanmıştır .

Devletin özel sektörle birlikte ekonomide var olduğu sistemlere “karma ekonomi” denildiği bilinmektedir. Günümüz itibarıyla sağlık sektöründe de karma ekonomi modelinin uygulandığını söylemek mümkündür. Ancak sağlık sektöründe devletin tuttuğu pay genel ekonomik yapı içerisindeki tuttuğu paydan daha yüksek olmaktadır. Bunun temel sebebi, sosyal devlet anlayışındaki gelişmelere bağlı olarak devletlerin vatandaşlarının yaşam haklarını güvence altına alma yönündeki çabalarıdır.

Teknoloji hem daha çok üretim yapılmasına sebep olan hem de üretim maliyetlerini düşüren bir değişkendir.

Sağlık hizmeti sunan birim sayısının artması, hizmet arz miktarının da artmasını sağlayacaktır. Eğer hizmet üretim birimlerindeki artış oranı nüfus artış oranının üstündeyse reel anlamda artış olacaktır. Nüfus artış oranı daha fazlaysa kişi başına düşen hizmet arz miktarı azalacaktır .

Sağlık hizmetleri arz miktarı hava koşullarına bağlı olarak da değişebilmektedir. Örneğin; soğuk havalarda grip vakalarına bağlı, sıcak havalarda da bulaşıcı diğer hastalıklara bağlı olarak hem hastanelerdeki sağlık hizmeti miktarı artmakta hem de ilaç arz miktarı artabilmektedir .