Sağlık Ekibi Üyesi Olarak Hemşire
Birçok meslek insanlığın var oluşu ile başlamış; geçmişten bugüne dinler ve uygarlıklar mesleklerin gelişimine katkıda bulunmuşlardır. Güçlü meslekler grubunda yer alan “sağlık meslekleri ” 21.yüzyılda çok hızlı gelişim göstererek kendi uzmanlık alanlarını oluşturmuş ve bu uzmanlık alanları doğrultusunda sağlık hizmetlerinin yürütülmesinde mesleki profesyonelliği yakalamışlardır. Hemşirelik de bu mesleki profesyonelliğe ulaşmış alanlardandır.
Hemşirelik, bireyin, ailenin ve toplumun sağlığını ve esenliğini koruma, geliştirme ve hastalık hâlinde iyileştirme amacına yönelik hemşirelik hizmetlerinin planlanması, örgütlenmesi, uygulanması, değerlendirilmesinden, bu kişilerin eğitiminden sorumlu bilim ve sanattan oluşan sağlık disiplinidir.
Temelinde bakımın yer aldığı hemşirelik mesleği insanlığın var oluşu kadar eskidir.
Modern hemşirelik öncesi dönemde hemşireliğin ayrı bir meslek olduğuna dair kanıtlar bulunsa da mesleğin uygulayıcıları, askerler, rahipler/rahibeler, şövalyeler, hayırseverler, ebeler, beceri sahibi kadınlardır.
Modern hemşireliğe doğru yapılanma gerçekleşmeden önce hemşirelik dinler ve askerî sistemin etkisinde kalmıştır. Dinler sevgi ve yardımı buyuran özellikleri ile hemşirelik mesleğinin icra edilmesi üzerinde etkili olmuştur. Açılan okullara sadece erkeklerin kabul edilmesi ile gerçekleşen ayrışma, kadınların eğitimini engellemiş, direktifler doğrultusunda mesleğin icra edilmesi yolunda ilk adımların atılmasına yol açmıştır.
Modern hemşireliğin kurucusu Florence Nightingale'dir. Nightingale ile hemşirelik hayır işi olmaktan uzaklaşmış, o güne kadar içinde konumlandığı dinsel iyilikseverlik çerçevesinin dışına çıkmıştır. Bilgi ve deneyim aktarmanın ötesinde yetiştirdiği hemşireleri İngiltere ’nin dört bir yanına göndermesi, Nightingale ’in modern hemşireliğin dünya ölçeğinde yaygınlaşmasını sağlayan önemli etkinliğidir.
Türkiye ’de modern hemşireliğin kurucusu Dr. Besim Ömer Akalın ’dır. Londra ’da 1907 yılında gerçekleştirilen Uluslararası Kızılhaç Konferansı'na Osmanlı delegesi olarak katılmış ve burada tanıştığı Nightingale ’den etkilenmiştir. Yurda döndüğünde Kızılay Cemiyeti'ni uyararak, ülkenin hemşirelik mesleğine olan gereksinimini dile getirmiştir. Besim Ömer Paşa, 1911 yılında “Gönüllü Hastabakıcılık Kursu ” vermiş; yayınlarıyla hemşirelik mesleğini yüceltmiş ve genç kadınların mesleğe yönelimini sağlamıştır.
Türkiye ’de hemşireliğin öncüsü Safiye Hüseyin Elbi ’dir. Balkan Savaşları'nda, Hilâl -i Ahmer Cemiyeti İstanbullu kadınları yaralı askerlere bakım vermek için göreve çağırdığında, Elbi ilk başvuranlar arasında yer almıştır. Birinci Dünya Savaşı ’nda Besim Ömer Paşa’nın açtığı hemşirelik kurslarına katılmıştır. Hilâl -i Ahmer Cemiyeti Hanımlar Heyeti ’nin kurucularındandır. Birinci Dünya Savaşı sonunda Avrupa ’nın çeşitli ülkelerindeki Türk esirlerin ve öğrencilerin durumunu incelemek, ihtiyaçlarını saptamak ve gerekli çalışmaları yapmak üzere Hilâl -i Ahmer Cemiyeti tarafından Avrupa ’ya gönderilmiştir. Elbi, Kızılay Hemşire Okulu kurucularındandır. Bugün ki adıyla Türk Hemşireler Derneği olan Türk Hasta Bakıcılar Cemiyeti ’nin de kurucu üyelerinden olup; cemiyet başkanlığını da üstlenmiştir.
Sivil ve örgün hemşirelik eğitimi; İngiltere ’de 1860 yılında Nightingale Hemşirelik Okulu ’nun kurulması ile başlamıştır. Türkiye'de de ilk Hemşire Okulu, 1920 yılında açılan Amiral Bristol Sağlık Lisesi ’dir. Cumhuriyet Dönemi ’nin ilk hemşire okulu da Kızılay Hemşire Okulu ’dur ( 1925 ). Üniversiteye dayalı ilk hemşirelik eğitimi dünyada 1909 yılında Amerika ’da Minnesato Üniversitesi ’nde, Türkiye'de 1955 yılında Ege Üniversitesinde başlamış olup, 2015 yılı itibarı ile 133 hemşirelik lisans programı vardır.
Hemşirelikte lisans eğitiminin gelişmesi mezuniyet sonrası (lisansüstü) eğitimin önünü açmıştır. Bunun yanı sıra 1953 ’te kurulan Ulusal Hemşirelik Birliği’nin teşviği ve 1975 yılında pratisyen hem şire eğitimi için fonların ayrılması ile hemşireler yüksek lisans dereceleri almışlardır. Türkiye ’de lisans mezunu hemşirelerin sayısındaki artış ile birlikte bilim ve teknolojideki ilerlemelerin sonucu olarak yüksek lisans eğitimi 1968 , doktora programı 1972 yılında Hacettepe Üniversitesinde başlamıştır.
Hemşirelik rollerinin gelenekselden moderne geçişi, hemşirenin kendi kararı ile yürüttüğü etkinliklerin, dolayısıyla mesleki özerklik düzeyinin artmasını sağlamıştır. Literatürde hemşireliğe yönelik 13 rol belirlenmiştir. Bu roller; bakım verme, eğitim, araştırma, yöneticilik, karar verme, hasta savunuculuğu, iletişim ve eş güdüm sağlama, rehabilitasyon, rahatlatıcı rol, tedavi edici rol, kariyer geliştirme, özerk ve sorumluluk sahibi olma ve danışmanlıktır.
Hemşirelik; Hemşirelik Kanunu ve buna bağlı çıkarılan Hemşirelik Yönetmeliği ile düzenlenen ve mesleğin tanımı, meslek mensuplarının görev, yetki ve sorumlulukları, mevzuat ile güvence altına alınmıştır.
İlk Hemşirelik Kanunu 1954 yılında çıkartılmış, 50 yıldan fazla yürürlükte kalan bu yasa 2007 yılında değiştirilmiştir. Yasada en önemli iki değişiklik; hemşirelik eğitiminin lisans eğitimine temellendirilmesi ve erkeklerin de hemşirelik yapmasına imkân veren cinsiyet ayrımcılığının kalkmasıdır.
Hemşirelik kanunundan sonra, 8 Mart 2010 tarihinde “Hemşirelik Hizmetleri Yönetmeliği ” uygulamaya konmuş ve hemşirelik kendine özgü yönetmeliği ile güçlendirilmiştir. Hemşirelikte uzmanlık, yetki belgesi sahibi olma ayrımı yapılmıştır. Hemşirelerin sağlık ve hemşirelikle ilgili bilimsel çalışmaları, planlama, araştırmalara katılma ve sonuçlarını uygulamaya yansıtma yönünde profesyonel rollerine de yer verilmiştir.
Mesleki örgütlenme, mesleğin etik kodlarının bulunması, sürekli araştırmalarla bilgi yükünü artırma ve yayın organlarının her geçen gün artması, eğitici rolü, bilim, teknoloji ve sosyokültürel değişimlerin hemşireliğe yansımaları ve fakülteleşme hemşireliğin güçlü yönleridir.
Teori ve uygulama alanları arasındaki boşluk, sağlık politikalarını etkilemedeki zayıflık, eğitimde standardizasyonun istendik düzeyde olmaması ev otonomi zayıflığı hemşireliğin güncel sorunlarıdır.