Risklerin Sınıflandırılması ve Risk Yönetim Stratejileri

Risk kavramı bir işleme ilişkin, parasal veya fizikî kaybın ortaya çıkması ya da zararın oluşması nedeniyle, ekonomik faydanın azalması şeklinde tanımlanmasının yanı sıra terminolojik olarak, “bir zarara, bir kayba, bir tehlikeye yol açabilecek bir olayın ortaya çıkma olasılığı” veya “zarara uğrama tehlikesi, riziko” şeklinde de ifade edilmektedir.

Risk, gerek tüzel kişilik ve gerekse gerçek kişiler için yaşamın her aşamasında, evrenin her yerinde ve hep değişken bir yapıyla karşımıza çıkmaktadır.

Çoğu zaman riskin tamamen ortadan kaldırılması mümkün olmadığından riski minimize etmek ve iyi yönetmek, günümüz risk yaklaşımının temelini oluşturur.

Diğer taraftan, risklerin sınıflandırılmasındaki temel amaç, risklerin daha iyi tanımlanabilmesi, ölçülebilmesi, değerlendirilebilmesi ve kontrol altına alınabilmesidir.

,Günlük hayatta mevcut risklerin bir kısmı fiziksel ortamlardan kaynaklanan rizikolar ve fiziksel riskler adlandırılmaktadır. Bunlar; dolu, sel, kuraklık gibi kötü hava koşulları, yangın, erozyon ve deprem olarak sayılabilir.

Sosyal risk kaynakları kişilerin davranışlarıdır. Sosyal risk kaynakları hırsızlık, eşya tahribatı olan kundakçılık, kişilerin hataları sonucu oluşan kazalar gibi olaylardır.

Ekonomik riskler ise, bireyler ve işletmeler gibi ekonomik koşulların sürekli değiştiği ortamlarda yer alırlar. Enflasyon, rekabet ya da arz ve talep koşullarındaki değişmeler, planlanan işletme faaliyetlerinden sapmalar meydana getirirler.

Temel riskler, geniş kitleleri etkileyen risklerdir. Genellikle katastrofik nitelikte olup; doğal afetlerde, halk hareketlerinde, terör ve savaşta olduğu gibi, gerçekleştiklerinde toplumsal sorunlar doğururlar.

Özel riskler, bireysel niteliktedirler. Kişilerin karşılaştığı sıradan kazalar, hırsızlık, taşıma, salgın olmayan hastalık ya da ölüm gibi riskler bu gruba girer.

Spekülatif riskler ise, zaman içinde riskin gerçekleşip zarar doğurması söz konusu olduğu riskler olup her iki taraf için de kazanma olasılığı veya kaybetme riski vardır.

Gerçek riskler; Kesin zarar getiren risklerdir. Bu tür riskler gerçekleşmediği sürece kişinin hayatı normal akışı içinde gider, gerçekleştiğinde kesin zarar doğurur.

Sistematik riskler, sistemden kaynaklanan faktörlere bağlı olarak varlık fiyatlarının değişme riskidir.

Sistematik olmayan riskler, sadece bir finansal kurumu etkileyen, diğer finansal kurumları etkilemeyen, finansal varlıkların bireysel ya da sektörel olarak sahip oldukları risklerdir.

Sistematik riskin kontrol edilmesi imkansız iken, sistematik olamayan risk kaynaklarında yapılan değişmelerle ve yönlendirmelerle kontrolü ve hatta yok edilmesi mümkündür.

Finansal risk şimdiki ve gelecekteki bir zaman arasında portföylerdeki olası değişimlerin ölçümü olarak tanımlanır. Finansal işlemlerdeki ve piyasalardaki riskler; faiz riski, kur riski, politik risk ve piyasa riskidir.

Diğer taraftan , risk yönetimi ise işletmelerin işlevleri sırasında ortaya çıkabilecek risklerin önceden ayrıntıları ile tanımlanıp değerlendirilmesidir ve bu riskleri minimize edecek veya tam olarak ortadan kaldıracak önlemlerin alınması olarak tanımlanabilir ki bu yöntemler Riskten Kaçınma, Rsikin Kontrol Altına Alınması, Riskin Transferi olarak tanımlanabilir ki risk transferindeki en çağdaş yöntem sigorta yaptırmaktır.

Ayrıca Riskin belirlenmesi, ölçümü, izlenmesi, kontrol edilmesi ve raporlanması evrelerinden oluşan risk yönetimi sürecinin yönlendirilmesi ve izlenmesini temin edilmesi ve uygulanan risk politikalarına ve bunlara ilişkin uygulama usullerine uygun olarak belirlenmesi gerekmektedir.

Risk yönetimi organizasyonunun yönetsel bakımdan bağımsız, hesap verebilir olmalı ve risk yönetimi organizasyonunun işletmenin genel organizasyon hiyerarşisinden bağımsız olarak tesis edilmesi önemlidir.

Güvenilir ve etkili risk yönetimi fonksiyonunun en önemli araçlarından biri risk politikalarıdır. Risk politikaları, risk yönetimi sürecinin kritik evresi olan riskin kontrolü faaliyetini olanaklı kılan üst düzey politikalardır ve politikaları yazılı halde olmalıdır.

İşletme genelinde risk kültürünün yerleştirilmesi için gerekli eğitim çalışmalarının yürütülmesi gereklidir. İşletme çalışanı, yaptığı işin risklerinin ve muhtemel etkilerinin bilincinde olmalıdır.

Veri yönetimi konusunda oluşturulmuş sistemlerin işleyişleri, ölçüme konu edilecek dış veri, işletmenin faaliyet alanı, yapısı, iç kontrol ortamı ve ölçeğine uygun olmasının yanı sıra veri tabanının güvenliği sağlanmalıdır.

İşletmenin risk seviyesini doğru şekilde yansıtacak yöntemlerle yapılması, risk profilinin izlenmesi ve kontrol altına alınması sağlanmalıdır. Risk limitlerinin ise risk bazlı olarak belirlenmesi esastır. Risk limitleri, önemlilik ilkesi çerçevesinde İşletme tarafından uygun görülecek tüm risk kategorilerinde tesis edilebilir.

İşletmelerin piyasa koşullarının olumsuz olduğu zamanda acilen sermaye artışına gitmesi, mümkün olsa bile yüksek maliyetli olacaktır ki bu sebepten olumsuz piyasa koşullarını içeren stres testleri yapılmalıdır.

Raporlama ise risk yönetimi sürecinin temel unsurlarındandır. Risk raporlarındaki bilgiler işletmenin ve iştiraklerinin durumunu yansıtmalı, gelecekte beklenen gelişmelere ilişkin riskleri gösterebilmelidir.

Raporlar, risk tutarlarını ve trendini, risklerin sermaye düzeyine etkisini ve maruz kalınan risklere karşılık olarak yeterli ekonomik sermaye bulundurulup bulundurulmadığını, gelecekteki muhtemel sermaye gereksinimlerini, stratejik planlarda bu gereksinimlere bağlı olarak yapılabilecek değişiklikleri içermelidir.

Mali tablolar ve raporlama cetvellerinde yer alan bilgiler ile risk yönetimi raporlarına girdi teşkil eden bilgilerin uyumluluğu sağlanmalı, muhasebe ve iç raporlama sistemlerinin ve finansal bilgilerin güvenilirliğini ve tutarlılığı gerçekleştirilmelidir.

İşletmeler risk yönetimi uygulamaları ve sermaye yeterlilikleri hakkında kamuyu bilgilendirmelidir.