Rekreasyon Yönetimi
İnsanların ve kurumların amaçlara ulaşmasını sağlayan aktif bir insan uğraşısı ve bir süreç olan 'Yönetim' 1960'ların başlarından itibaren eğlence tesisleri ve çok sporlu merkezler, parklar, havuzlar, sonra sanat ve eğlence merkezleri, müzik, moda, festivaller, sergiler ve turizm gibi alanların cazibe merkezleri olmaya başlamasıyla rekreasyon alanında da kullanılmaya başlamıştır.
Yönetim işleri, insanlarla ve insanlar aracılığıyla yapan ve sosyal bir süreçtir. Rekreasyon yönetimi ‘insanları, kaynakları, kurumları, hizmetleri, tesisleri ve programları; oyun, rekreasyon, kültür-sanat, spor, festival, kutlamalar, ekinlikler, sağlık-zindelik, seyahat ve turizm gibi serbest zaman-rekreasyon ürünlerini, bu ürünleri tüketmek isteyen veya tüketen müşterilere etkili ve verimli bir şekilde götürmekle ilgilenen yönetim alanıdır’.
Modern Yönetimin Başlangıcı bilimsel hareket, klasik teori, bürokrasi ve insan ilişkileri ve 'davranışçı' görüşle 20. yüzyılın ilk yarısına dayanır.
Klasik Ekol, Klasik Yönetim Teorisi adıyla ve üç farklı yaklaşım altında incelenir:
Bilimsel yönetim, bireysel çalışanla ve bilimsel yöntemi kullanarak yapılan iş analiziyle üretim verimliliğinin geliştirilmesiyle,
Yönetim süreci (teorisi) temel olarak tüm örgütün yönetimiyle,
Bürokrasi yaklaşımı, tüm örgüt içinde kuralların uygulanması ve objektiflikle ilgilenir.
Davranış ekolü, İnsan İlişkileri Yaklaşımı adı altında ve çeşitli başlıklar altında incelenebilir
İnsan ilişkileri hareketi, Elton Mayo’nun deneyleri ‘Kişiler arası ilişkiler önemlidir ve yönetim insan odaklı bir iştir.’; ‘Eğer yönetim başarılıysa, insanların etkisi örgüt koşullarından ve sistemlerinden daha fazladır.’ düşüncesini ortaya çıkardı. Yönetimde insanın önemini vurguladı ve verimliliği artırmak için klasik yönetim teorisyenlerinin yöntemlerinin yanı sıra insan ilişkilerinin de önemli olduğunu gösterdi.
Davranışçı yönetim (yaklaşım), 1950'lerin başından buyana moda olan bir yaklaşımdır. Klasik yöntemlerin katı yapılanması ve örgütsel karakterine karşı ortaya çıkmıştır.
Yönetim güdüleyiciler, McGregor’un X Teorisi iş merkezli klasik yönetim teorisi hakkındaki bazı varsayımlarını ve Y Teorisi X Teorisi'nin tam tersi insan davranışlarının önemini yansıtan varsayımlarını ortaya koydu. Herzberg, iş tatmini duygularına yol açan başarı, tanınma ve kişisel gelişimi 'motivasyon araçları'; iş tatminsizliğine yol açan çalışma koşulları, maaş, statü ve iş güvenliği gibi ‘hijyen faktörleri’ olarak adlandırdı. Hijyen faktörleri işin parçası olmayan çalışma ortamıyla ilgili politikalar, koşullar, maaş dışı haklar gibi performansı etkileyecek unsurlardır. Motive ediciler işin sorumluluk, başarıya ulaşma, prestij ve saygınlık taşımasıyla ilgilidir. Diğer davranışçılar bu fikirleri ileri taşımış ve küçük birimlere yetki devretmeyi içeren ‘yönetim 'güçlendirme' yaklaşımını geliştirmiştir. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinin ‘kendini gerçekleştirme’ konusundaki düşünceleri, insanların oyun veya iş fark etmeksizin kendilerini ifade etmesi için cesaretlendirecek yapıların serbest zamanlarında ve iş yerlerinde oluşturulması gerektiğini göstermiştir.
Çağdaş Yönetim Yaklaşımları, yönetim ve örgüt teorilerinde 1960-70’li yıllardan sonra ortaya atılan düşünceler daha önceki gelişmelerin değerlendirilmesiyle ortay çıkmış ve geniş ölçüde sistem yaklaşımından etkilenmiştir.
Sistem yaklaşımı, genel sistem teorisine dayanır. Genel sistem teorisine göre sistemler birbiriyle madde, enerji veya bilgi alışverişinde bulunan elemanlar veya parçalar anlamına gelir ve tüm sistemler birbirine bağımlı ve birbirini etkileyen alt ve üst sistemlerden oluşur. Sistem kavramı; fiziksel, mekanik, sosyal, insanla ilgili birçok konuda düşünülebilir. Yönetimde sistemler açık bir sistem olarak örgütleri birbirine bağımlı ve ilişkili alt ve üst sistemlerden oluşan bütündür.
Durumsallık yaklaşımı, bir yönetim sorununa evrensel olarak kabul edilmiş tek bir yaklaşım olmadığını ileri sürer. Çünkü farklı sorunlar farklı çözümler gerektirir. Bu yaklaşıma göre her örgütün hatta örgüt içindeki bölümlerin durumu, faaliyet konusu ve çevresine göre birbirinden farklıdır. Örgütler ve bölümleri kendilerini etkileyen koşullar farklı olduğu için çalışma biçimi ve sistemlerini kendilerine özgü yapılandırmalıdır.
Toplam kalite yönetimi, müşteri tatminini sağlamak için örgüt içinde her çalışanı kapsayan, yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya doğru çalışan bütüncül bir sisteme sahiptir. TKY, takım hâlinde çalışmayı, sorun çözmede bilimsel yolları kullanmayı, hataları ortadan kaldırmak için süreçleri sürekli iyileştirmeyi, özgür çalışma ortamı yaratmak için denetimi azaltmayı, çalışanların fikir ve yaratıcılıklarına güvenerek onları güçlendirmeyi ve sürekli kalite düşüncesiyle hareket etmeyi bir örgüt kültürü hâline getirmeye çalışır. TKY düşüncesi, müşteri ihtiyaçlarını anlama, bu ihtiyaçları her seferinde karşılama ve geçmeye çalışan bir anlayışla müşteri odaklılık üzerine kuruludur.
Yönetimin İşlevleri Fayol tarafından geliştirilmiş beş işlev üzerine kuruludur.
Planlama, amaca uygun bilgi ve belgeler aracılığıyla bir örgütün beklenen başarı seviyesine ulaşması için gereken tüm yönleri gösteren yol haritalarıdır
Örgütleme, çalışanların ve tüm kaynakların, üretim için en fazla fayda sağlayacak biçimde görevlendirilmelerin yapılması ve sorumlulukların bölümlere göre tanımlanmasını içeren yönetim işlevi
Yöneltme, genel bir yönetim sistemi içinde insanlara veya gruplara rehberlik etme sürecidir
Eş güdüm, bir örgütün faaliyetlerinin örgütün tüm birimleri ve çalışanları arasında sağlanan uyum
Denetleme, üretimin başarılı şekilde gerçekleşmesini sağlamak için kaynakların ve çalışanların performanslarına nezaret etme, gözetleme ve değerlendirme süreci.