Zaman Kavramı ve Kullanım Bölümleri

Zaman Kavramı

İnsanoğlunun varoluşundan günümüze geçen süreç içerisinde en fazla merak edilip araştırılan, birtakım araçlarla ölçülmeye (su, güneş, ay, mum vb.) çalışılıp; günümüzde ise “saat, gün, hafta, ay ve yıl” olarak ölçü değeri kabul edilen tüm bilimsel alanlar içerisinde halen incelenen hayatımızın en önemli boyutu olan “zaman kavramı” hakkında fikir birliğine varılmış net bir tanımın olduğunu söylemek oldukça güçtür.

Zaman sözlük tanımında “olayların oluş ve akış sırasını belirleyen, düzenli ve dönemli gök olaylarını birim olarak kullanan sanal bir kavram” olarak belirtilmiştir.

Zaman kavramı felsefi açıdan büyük önem taşıdığı gibi; matematiğin ve fiziğin inceleme alanına da girmiştir. Agustinus 5. yüzyılda zamanı düşünce ve eylemleri düzenlenişi açısından en alışılmış ve tanımlanması en zor kavram olduğunu vurgulamış, yalın bir biçimde tanımlanamayan bu kavram birbirinden çok farklı biçimlerde ele alınmıştır. Bazı Yunan filozofları zamanı gökcisimlerinin hareketiyle açıklamaya çalışmış, Platon zamanın ruhun yaratılışından önce var olduğunu, Aristoteles’te hareketin ölçüsü olduğunu kabul etmiştir.

Soruna eğilen filozofların genel olarak iki konuya ağırlık verdikleri söylenebilir. Bunlardan birincisi; zaman ile fiziksel dünya arasındaki ilişki, diğeri ise zaman ile bilinç arasındaki ilişkidir.

Zamanın Önemi

Zaman kavramı üzerinde çalışmalar yapılması zamanın kullanılması ve önemine işaret etmektedir. Zamanın önemine değinecek olursak kontrolümüz olmaksızın akıp giden, geri döndürülemeyen, başkasına devredilemeyen, harcandıkça tükenen, kiralanamayan, depolanamayan, durdurulamayan, yenilenemeyen, diğer kaynaklar gibi kullanılan ve tüm canlılar için eşit paylaşılan (her canlının 24 saati vardır, ne eksik ne fazla) dünyadaki en değerli kaynaktır.

Canlı yaşamının her aşamasına etki eden ve yerinin doldurulması günümüz koşullarında imkânsız olan zamanı etkili ve verimli kullanmak bireyler için gerekliliktir. Yani zamanı, hem dolu dolu hem de doya doya doya yaşamak amacımız olmalıdır. Ancak büyük bir çoğunluk zamanı israf etmektedir. Zamandan israf değil tasarruf edilmelidir. Günümüzde bireyler, zamansızlıktan çok fazla şikayet etmektedir. Ancak bu bireylerin büyük bir çoğunluğu zamanı nasıl kullanacakları konusunda bilgiye sahip değildirler.

Zamanın Kullanım Bölümleri

Modern teknolojik gelişmeler üretim aşamalarının farklılaşmasına neden olmuş; bireylerin zamana yönelik algıları ve çalışmayla ilişkilendirme biçimleri üzerinde ciddi etkiler ortaya çıkarmıştır.

Sanayileşmeyle birlikte gelen, kentleşme, ailelerin daralması, teknolojik gelişmeler, eğitim hizmetlerinin artışı, değer değişimleri gibi toplumsal değişimler; çalışma zamanı, çalışma dışı zaman ve serbest zaman ayrımında önemli rol oynamış toplumsal faktörlerdir.

Bireylerin temel gereksinimlerini karşıladığı süreye “var olma zamanı”, iş yerlerinde çalıştığı veya iş ile ilgili faaliyetlerini kapsayan süreye “çalışma zamanı” ve bu sürelerin dışında her türlü zorunluluktan bağımsız olarak geçirebildikleri süre ise “serbest zaman” şeklinde gruplanmaktadır.

Çalışma (İş) Zamanı

Çalışma insanın kendine olan güvenini artırıcı, beyinsel aktiviteyi hızlandırıcı bir unsurdur. Çalışma tarihçisi Applebaum'a göre çalışma, “insanın hayatı yaşayış şeklinin madde ve sosyal yaşantısıyla iletişiminin kendine güven, statü ve itibar kazanmanın belkemiğidir. Aynı zamanda insanların birbiriyle olan ilişkisini ve çevrelerini biçimlendiren bir olgudur. Modern toplumda, para kazanarak çalışma sağlıklı yaşam için önemli hâle gelmiştir.

Yusuf Has Hacib, tabiatın bize eşsiz güzellikleriyle her nimeti ve olanağı sunduğunu, bunlardan faydalanabilmek için de tabiata elimizi uzatmamız; yani çalışarak zahmet çekmemiz gerektiğini, zira iyi şeylere kavuşmanın çabasız ve emeksiz olmayacağını ifade etmektedir.

Çalışma Dışı Zaman

Lafargue, “Tembellik Hakkı” adlı eserinde çok fazla olan çalışma saatlerini bir çılgınlık olarak görmektedir. Bu çılgınlığa karşı çıkan ve çalışma sürelerinin azaltılarak günde en fazla 3 saatle sınırlı tutulmasını, geriye kalan zamanda, bireylerin kendilerini geliştirici etkinliklerde bulunmaları için serbest bırakılmasını savunmaktadır. Russell’da Lafargue’yi destekler nitelikteki “Aylaklığa Övgü” adlı eserinde; “Çalışkan olmak abartılmış̧bir erdemdir. Bireyler kendi ilgi alanlarına ayırdığı serbest zamanın medeni yaşamın bir gerekliliğidir.” der. Ayrıca çalışmanın bir görev olduğunu köle ahlakı olarak kabul eder. Topluma yararlı olmak için makinelerin etkinliğinden faydalanarak; günlük en fazla “dört saatlik” bir çalışmanın insana yaşamı için gerekenleri sağlayabileceği ve günün geri kalan zamanını insanın kendisi için kullanması gerektiğini savunmaktadır.

Bu açıdan değerlendirildiğinde çalışmaya ayrılan zorunlu zaman bireyleri tükenmişlik duygusuna iterek fiziksel ve ruhsal açıdan bir zorlanma oluşturmakta, çalışma dışı zamanlar ise zorunlu zamanlar dışında tekrar yenilenmek için bir araç haline gelecektir.

Serbest Zaman (bknz. Serbest Zamanın Anlamı Ve Sınıflandırılması)

Serbest zaman bir çok şekilde ifade edilebilir. İşten, çalışmadan arta kalan zaman yada kendine özgü, kişisel tatmin için meşgul olunan aktiviteler bunların arasında sayılabilir. Günümüzde “serbest zaman” maaşlı yada maaşsız yapılan iş, kişisel zorunluluklar, günlük işler dışında kalan ve bireyin öğürce seçeceği aktivitelerle geçireceği zamanı ifade eder. Aynı zamanda teknolojik, ekonomik ve sosyal farklılıklarda serbest zamanı etkileyen faktörlerdir. Ayrıca çalışma ve serbest zaman arasındaki farkın bazen belirsiz olması serbest zaman tanımı konusunda soru işaretlerine yol açabilmektedir.