Ekoloji ve Ekosistem

Geçmişten günümüze geriye kalan doğal sistemlerimiz içinde insanlar, hayvanlar ve bitkiler önemli roller oynamaya devam etmektedir. Çoğu durumda, biyojeokimyasal, ardışık değişikliklerinden sorumludurlar. İlgili değişiklikler süregelirken söz konusu yapıların içinde bulunduğu çevre ile etkileşimi önem kazanmaktadır. Bu doğrultuda çevre, canlılar için büyük bir anlam ifade etmektedir. Çevrenin doğal ya da yapay müdahalelerle değişmesi, o çevrede bulunan tüm canlıları aynı oranda etkiler. Endüstri devrimine kadar insanoğlunun doğaya olan etkisi çok sınırlı iken, daha sonraki dönemlerde bu ilişki insan lehine tek taraflı olarak bozulmuştur.

Ekoloji kavramı: Bitki ve hayvan bilimi olarak adlandırılan ekoloji aynı zamanda bitki ve hayvanların yaşam şekilleri, yetiştikleri ortam ve çevreleri ile yaşayan organizmalarla olan ilişkilerini inceleyen bir biyoloji dalı olarak nitelendirilmektedir. Ekoloji; organizmaları, canlı grup ve toplulukların canlı ve cansız fiziksel çevreleriyle olan ilişkilerini, tüm madde enerji alış verişlerini ve dönüşümlerini inceleyen bilim dalıdır. Ekoloji, kaynakların mantık çerçevesinde kullanımı ile ilgilidir. Çevre, yaşayan organizmaları çevreleyen tüm dışsal faktörleri belirtirken, ekoloji yaşayan organizmalarla çevre arasındaki ilişkilerin tanımlanmasıdır. Çevre, canlı bileşenleri saran bütün dış etkenleri ifade ederken, ekoloji canlı tüm bileşenlerle çevre arasındaki etkileşimin betimlemesini sunmaktadır. Ekoloji, canlıların çevreleri ile uyum içinde yaşamalarını sürdürmelerini inceleyen bir bilim dalı olarak tanımlanır. Ekolojinin amacı sadece canlı sistemlerini bileşenlerine ayırıp incelemek değil aynı zamanda bir bütün olarak işlevlerini anlamaktır. Ekoloji; canlıların yaşam sürelerini değil içinde yaşadıkları ortamla olan ilişkilerini inceler. Ekolojiyi diğer bilim dallarından ayıran en önemli özellik; canlı varlıkların yaşadıkları ortam ile çevresindeki cansız varlıklar arasındaki ilişkileri “bütüncül” bir yöntem ile inceleyen bilim dalı olmasıdır. Bu da insan merkezci düşüncenin reddi anlamına gelir.

Ekosistem Kavramı: Ekosistem bir topluluğun ve onun fiziksel çevresini kapsayan etkileşimli bir sistem bütünüdür. Bir ekosistemde, bir bölgenin tüm biyolojik, fiziksel ve kimyasal bileşenleri, karmaşık bir enerji akışı ve malzeme döngüsü ağını oluşturur İnsan ekosistemlerin bir parçasıdır. Bu nedenle, yaşadığımız ekosistemlerin ekolojik durumuna da bağımlı olunduğu unutulmamalıdır. Ekosistem, insan ve diğer canlıların birlikte, uyum ve denge içinde varlıklarını ve gelişmelerini sürdürebilmeleri için var olan şartların tamamını içeren bir kavramdır. Ekosistem, insan ve diğer canlıların birlikte, uyum ve denge içinde varlıklarını ve gelişmelerini sürdürebilmeleri için var olan şartların tamamını içeren bir kavramdır. Bir ekosistemin sahip olduğu çeşitlilik doğrudan ve dolaylı olarak karbon tutumunu sağlamakta, küresel iklim değişiminin olumsuz etkilerinin tamponlanmasına katkıda bulunmaktadır. Gerek biyolojik çeşitlilik sözleşmesi ve gerekse Kyoto protokolü ekosistem çeşitliliğin korunması ve geliştirilmesi hedeflerini içermektedir. Ekosistemleri oluşturan her bir canlı türü birbirine ilişkisel bir ağ ile bağlı bulunmaktadır. Örneğin böcekler ihtiyaç duydukları besin için bitkilere ihtiyaç duymaktayken, bitkiler de tozlaşma ve üreyebilme kapasitelerinin artması için böceklere ihtiyaç duymaktadır. Bu ikili ilişkilenme ağı bütünsellik prensibine vurgu yapmaktadır. Doğadaki her bir eleman, sistemin çalışması ve bütünlüğü için gerekli ve önemli bir rol oynamaktadır. Ekolojinin tarihsel süreçleri: 1860’lı yıllarda yaşanan sanayi devrimiyle birlikte antropojen faaliyetlerin artması, insanların durmak bilmeyen “daha fazla” istemleri, hızlı nüfus artışı ve sanayileşme, çarpık yerleşme ve kentleşme, yanlış arazi kullanımı, ormansızlaşma ve doğal çevrenin hızlı tahribatı doğal iklim değişiminde istikrarı bozmuştur.

Ekoloji 1896’da alman zoolog Haeckel tarafından hayvanların canlı ve cansız çevreleriyle ilişkilerini incelemek üzere türetilmiştir. Ekoloji kavramı 1970’lere kadar küçük bir alanda konuşulmaktaydı ancak şuanda küresel bir bilim dalı olarak kabul edilmektedir.

Ekosistem kavramının ortaya çıkışı 20. yüzyılın başlarına rastlamaktadır. 1935 yılında Tansley, ekosistem kavramını ortaya atmış, yine aynı tarihlerde Şukachev biogeocoenose kavramını kullanmıştır. Ancak önceleri ilgi görmeyen bu kavramlar günümüzde ekosistem kavramının önemini gözler önüne sermektedir.

Ekolojinin bir bilim dalı olarak kabul görmesinin ardından 1972’de Stockholm’de 1. Dünya Çevre Konferansı gerçekleştirilmiştir. Stockholm Konferansını 1976 yılında "Barcelona Sözleşmesi" izlemiştir. Ekolojinin miladı olarak ise 1987 yılında "Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu" tarafından yayınlanan "Ortak Geleceğimiz" başlıklı ve komisyon başkanının adıyla "Brundtland Raporu" olarak bilinen rapordur. Bu raporda insanoğlunun dünyadaki varlığının devamı için çevre ve ekonomik kalkınma arasında bir bağ kurulmasının gerekliliği vurgulanmıştır. İlgili rapordan sonra ilk etkinlik 1992 Rio de Jenerio'da gerçekleştirilmiş, "Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansı” düzenlenmiştir. Rio’da gerçekleşen konferansta alınan kararların uygulanabilir olmasını sağlamak adına 1997 yılında Kyoto’da Birleşmiş Milletler Küresel Isınma Konferansı yapılmıştır. Yapılan konferanslar ve alınan kararlar genel olarak karbon salınımının azaltılması, sera gazlarının azaltılması ve iklim değişikliğiyle mücadele yönündedir.Paris İklim Anlaşması, sera gazı emisyonlarının tavan yaptığına ve yüzyılın ikinci yarsında iklim sorununun çözülmesi gerektiğini dikkat çekerek, mümkün olan en kısa sürede uygulanması gereken küresel bir eylem planı ortaya koymaktadır. Türkiye’de bu anlaşmaya dahil olan ülkeler arasında yer almaktadır. Özellikle 1980’li yıllardan itibaren daha belirgin hale gelen küresel ısınma ve küresel iklim değişikliği su kaynaklarının azalması, besin kıtlığı, enerji sıkıntısı, kuraklık, çölleşme, göç gibi sosyoekonomik ve politik etkileri yanında, doğal peyzaj dokusunun bozulması, ekosistemler, türler ve gen kaynakları gibi biyolojik çeşitliliğin temel parçaları olan sistemleri de olumsuz etkilemektedir.

Ekosistemin özellikleri: Ekosistemler, kendini meydana getiren canlı ve cansız etmenler, madde dolaşımı ve enerji akımı, öğeler arasındaki karşılıklı ilişkiler gibi madde, enerji ve ekolojik fonksiyon ile zaman ve mekana bağlı olarak tanımlanır.

Abiyotik: Canlılık göstermeyen, cansız. Biyotik: Canlı, canlılara ait. Biyosfer: Dünyadaki ekosistemlerin bütünü. Ekosfer: Dünyada yaşayan tüm canlılar. Çevre: İnsanların ve diğer canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları, fiziki, biyolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel ortam. Habitat: Habitat, bir organizmanın yaşadığı ve geliştiği yer. Sürdürülebilirlik: Biyolojik sistemin çeşitliliğinin, verimliliğinin ve üretkenliğinin devamlılığının sağlanması. Biyosfer: Canlı yüzey de denir. Ekosfer biyosfer ve karşılıklı etkileşimin söz konusu olduğu; atmosfer, hidrosfer ve litosferden oluşan yapıdır. Evrenin canlı organizmalar tarafından yaşanabilir bölümleridir. Biyoçeşitlilik: bitki ve hayvan türlerinin bulundukları ekosistem içerisindeki sayı ve çeşitliliğini ifade eder.