Rekreasyon İşletmeciliğinde Sürdürülebilirlik
Sürdürülebilirlik
Sürdürülebilirlik, mevcut ihtiyaçların, gelecek neslin ihtiyaçlarını karşılayacağı kaynakları tüketmeden uygulanabildiği kalkınma modelidir.
Sürdürülebilir kalkınma, doğal sermaye stoğunda biz azalma meydana gelmeden sonraki nesillerin de bizim gibi aynı refah ve mutluluk düzeyine sahip olmasıdır. Sürdürülebilir kalkınma modeli aracılığıyla bütün kaynaklar verimli kullanılarak ekolojik dengenin bozulması engellenebilir ya da geciktirilebilir.
1987 yılında Birleşmiş Milletlerin hazırladığı “Brundtland Raporu”nda, doğal çevre hususunda sürdürülebilir kalkınmayı hedefleyen bir yol haritası sunulmaktadır. Bu yol haritasına göre sürdürülebilir kalkınmayla ilgili bir yaklaşım modeli ortaya koyulmuştur. Modelde sürdürülebilirlik kavramı çevresel, sosyal ve ekonomik sürdürülebilirlik yaklaşımları olarak üç kategori altında incelenmektedir.
2015 yılında New York’ta Binyıl Kalkınma Hedefleri’nin devamı olarak 17 hedef ve 169 alt hedefi kapsayan “Gündem 2030: BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH)” kabul edilmiştir. 2030 yılı Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile yeni bir küresel kalkınma çerçevesi çizerek sürdürülebilir şehirler, iklim değişikliği, kuraklıkla mücadele, biyo çeşitliliğin korunması gibi çevre konuları sürdürülebilir kalkınma gündemine alınmıştır.
Rekreasyon alanlarının bireylerin aktivitelerden keyif ve haz alması amacıyla oluşturulması, alanların fonksiyonel özellikleriyle nesiller boyu yapılabilecek etkinliklerin yönetilmesi rekreasyonel sürdürülebilirlik olarak tanımlanabilir. Sanayi ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte, içinde yaşadığımız dönemde çok farklı işlevlere sahip spor kompleksleri yapılabilmektedir.
Branşa ait butik antrenman sahaları, olimpik havuzlar, buz pateni sahaları, curling salonları, binicilik merkezleri, atletizm pistleri ve yürüyüş parkurları gibi farklı fiziksel aktivite ve sporlar için hizmet veren tesisler tasarlanmaktadır. Bununla birlikte özellikle olimpiyatlara ev sahipliği yapan veya aday şehirlerde birden fazla branşın yapılabildiği çok yönlü tesisler de mevcuttur.
Bu çeşitliliğe rağmen, inşa edilen rekreasyon alanları ya da spor komplekslerinin en önemli niteliği, müsabık düzeydeki sporcular, rekreatif olarak spor yapanlar veya izleyiciler için üst düzeyde konfor ve güvenliğini öncelemektir. Tesislerin yapımında yukarıda belirtilen nitelikler sağlanırken çevresel sürdürülebilirlik kriterleri de dikkate alınmalıdır.
Sürdürülebilir uygulamalar, bir alan ya da tesisin hizmet ömrü ve doğal çevrenin korunması hususunda etkiye sahiptir. Sürdürülebilir uygulamalar sayesinde rekreasyon alanı veya tesisin kullanım potansiyelinden en üst düzeyde yararlanılabilir.
Biyolojik çeşitlilik, canlılar ve içinde yaşadıkları çevrenin biraraya getirdiği ekolojik ortamlar arasındaki farklılığı tanımlayan devingen bir sistemdir. Biyolojik çeşitliliğin muhafaza edilmesi ekosistemlerin doğru çalışmasını sağlamaktadır. Ekosistemler bitki, hayvan ve mikroorganizma gibi canlılarla, onların ilişki içinde yaşadıkları toprak, su, hava, mineraller gibi cansızların karşılıklı etkileşim içinde oluşturdukları dinamik bir bütün olarak ifade edilebilir.
Spor alanları planlaması yapılırken ve inşa edilirken, söz konusu alanda yaşayan canlıların özellikle de muhafaza altına alınan türlerin yaşamlarını sürdürebilmeleri ve rahatsız edilmemeleri ana amaç olmalıdır. Canlı çeşitlerinin doğal yaşam alanlarda, kuluçka ve dinlenme dönemleri iyi belirlenip herhangi bir rahatsız edici müdahaleye mahal verilmemelidir.
Turizm, rekreasyon endüstrisi içinde dünyanın en hızlı genişleyen sektörlerinden olmakla birlikte, birçok ülkenin en önemli gelir kaynaklarının başında gelmektedir. Turizm hacminin büyümesi doğal güzelliklere ve çevresel dokunun turistler tarafından rağbet görmesiyle ilişkili olduğu için, bu doğal güzelliklerin muhafaza edilmesi ve tahrip edilmemesi turizmin sürdürülebilirliği açısından çok önemlidir.
Rekreasyon endüstrisinde sürdürülebilir turizm anlayışı için şehrin yönetim planlamasından sorumlu idarecilerin, turizm hacminden ziyade, doğal ve kültürel çevreye karşı hassas, şehirde yaşayanların ve turistlerin tutum, davranış ve isteklerini içselleştirerek karşılamaya çalışan bir anlayışa sahip olması gerekir.